Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '07

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Oley !

Oley !
 

Bulutlar arasında uçmak çok güzel. Pamuk tarlalarındayız sanki. Hep: ‘’Mavi, mavi’’ der misin? Ala sana apak, bembeyaz bulut kümeleri. Eridikçe çoğalan, çoğaldıkça katmerleşen pamuk yığınları. Ara sıra mavi de gözükmüyor değil hani.

Ve Cellek, Barcelona yolunda. Şu an, ayın 13’ü. Tam bir yıl olmuş Blog üyeliğim. Kısmet! 1O5 .cisini yazıyorum şimdi

Alkışlar arasında indik yere. Rehberimiz anlatıyor . Benim gözümse, katedrallerde, tarihi binalarda, heykellerde. Şehir sanki Açıkhava müzesi gibi. (Tam Vakayinüvis’lik) Otelimiz bile tarihi bir yapı. Kafe’ler, iç içe.

Seyyar müzisyenler , palyoçolar, havuzlar, ressamlar ve sergileri kaplamış ortalığı. Şirin bir cafe’de, buranın pek meşhur bol çikolata ve kaymaklı içeceklerinden içtik. Sante Maria’nın karşısına kurularaktan.

Oradan da La-pa-mia Katedraline gidildi. Mimarı Gavdi. İç dünyasını yansıtmış diyorlar. Miro, ünlü bir ressammış . Müzelerde hep karşımıza çıktı Barlar pek çok. Bardak ve şişelerini, cam hamurunu şişirerek atölyelerinde kendileri yapıyorlarmış. Yunanlılar da kırdıkları tabakları yapsalar ya diye geçiriyorum içimden.

Tam şehrin merkezinde Cristof Colomp’un tam 6O metre yükseklikte heykelini kondurmuşlar. 1988 Olimpiyatları için yapılmış.


Liman, 16 yy.dan. 14 ncü yy.da yapılı binalar hep ayakta. Bizim ülkede de var tarihi binalar, heykeller, diyecektim, geçiniz!’’Heykellerin içine tüküren’’ var bizde. Eminim ki o zat-ı muhterem buralara gelse, acaba yine tükürür mü? Tüküre tüküre ağzında tükrük kalmaz olur her halde.Yahut da heykeller, o’nun yüzüne tükürürler…Hani Hitit amlemlerimiz vardı n’oldu? Medeniyetimizi yansıtmıyor dendi ve meydanlardan kaldırılma savaşı verildi. Ya o ambarlara, depolara kaldırılıp hapsedilen heykeller? Eminim bir gün onlar toplanıp, dernek kurup, pankartlarla ‘’Bizi kurtarın’’ diye haykıracaklardır!..


Amma daldık ha!!

Katalan’ın başkenti: Barcelona. Dünyanın en hoşgörülüleri burada imiş. Barcelona için, İspanyanın Paris’i diyorlarmış.Katalan dili yasaklanmasına rağmen, şimdi daha çok konuşuluyor.Barcelona, İspanyadan apayrı bir ülke gibi gözüküyor. Kendilerini ‘’Katalan’’ görmelerinden kaynaklanıyor bu. İspanya kurulmadan önce de varmışlar. Mutfakları, kültürleri, bayrakları ile kendilerinin farklı olduklarını düşünüyorlar. Eyalet süsü veriyorlar şehirlerine. Futbol takımları ile de öğünüyorlar. Her yerde formalarını sırtlarında taşıyorlar.

Tersaneleri çok eski. İnebahtı deniz savaşına bunlar vermiş gemileri. O harbe iştirak etmiş, çürüğe çıkmış tekneler de sergileniyor.

Kaleniki Çeşmesinden su içenler, İspanyaya bir daha gelirmiş .İnanış böyle. Kocaman yudumlarla midemizi su ile doldurduk hemen. Bakalım ne zaman geliriz bir daha.

Barcelona, çılgın mimarilerin bulunduğu kent. Onun eserleri her yerde. Gotik, İslam, Rönesans, Romanesk ve Bizans usluplarının bir arada olması, şaşırtıcı. Mimar Gaudi katedraller tasarlamış. Her biri kocaman dev. Fransa’dan borç almış. Öldüğü halde, borç ödenmeğe devam ediyor hala.

Burası, Katalanların san’at ve kültürlerini yansıtıyor. Picasso’nun memleketinde müzeler, heykeller ve galeriler, şehrin tepelerine kurulu vaziyette. Burada kırmızı ve siyah renkler hakim ayrıca: ‘’Gül, zil ve şal!!’’ memleketi İspanya. Beyatlı iyi teşhis koymuş vaktiyle.Biz de ‘’OLEY!’’ diyoruz.

İspanyol usulü patetesli omlet yanında yeşil sivri biber ve yanında ‘’Beyaz şarap’’ veya bol köpüklü bira.

Fransızca pek konuşmuyorlar. İspanyol’cadan da ben anlamam. Ama, İspanyolca şarkıların sözleri belleğimde. Pazar yerinde, geniş şapkası rengarenk kurdale’li, kenarları çiçekli sepeti ve fırfır etekli bir kıza rastladım .Burun buruna geldim nasıl olduysa o kalabalıkta. Birden, içimden geldi: ''Malegenya! '' Ve O şarkının ilk satırını söyleyivermek: ‘’Ne güzel gözlerin var!’’ Ah, ah, ah! Sen misin diyen!.Kız bir anda iki eliyle omuzlarımı kavrayıp, kendisine çekti beni ve : ‘’Şap!’’.Öpüverdi.Mosmor!...Gitarlar çıktı ortaya .Çılgınca bir Flemenko dansı. Halka oldu millet. El çırpıyorlar. ''Blogcular Çarşısından Cellek '' orta yerde. Ha bire dönüyorlar. Oh ne ala! Uyduk havaya.Ve de dolce vita! Aşağı kurtarmaz tabi!..Ne güzel. Burada herkes ‘’Sarmeş, doleş!’’ bir aradalar.

Acele yerlisi oluverdim birden. İşte! Bir tek kıvılcım yetiyor.Kendimi, Bodrumda, Raşidin mistik kahvehanesinde zannettim.Veya İzmir’in Konak Piyer’inde. Eee, tatil bu. Başkalaşacaksın.Havaya uyacaksın.Yaptığımız iş de , havaya uymaktı zaten.

Size de iyi uçuşlar, iyi tatiller dilerim.

RESİMALTI :Barcelona’dan enstantaneler..

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..