- Kategori
- Gezi - Tatil
Olimpos'da yaseminler zamanı...
Ölüm belki sularından kaçırdığım o loş suda yıkanmaktır...durdukça yosundan yeşil kulaç attıkça mavi
Açık büfe yok
Animasyon yok
Paket program yok
Kalabalıklar yok
Gürültü yok...
Bir yanım yüce Olimpos dağı ,
Bir yanım Akdenizin mavi sıcak kolları...
Püfür püfür ulu çınarlar altında, yasemin kokuları içinde yemyeşil kocaman bir bahçede, altı küçük bungolow.
Klima da var isteyene ama klimaya ne hacet, çam kokulu bungolowlarda geceleri rüzgar bir yandan giriyor, bir yandan çıkıyor usul usul doğal klima gibi...
"Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala "
Ve ağustos böceklerinin durmak,yorulmak bilmeyen ötüşleri...
Hani şu hayatını kışa hazırlıkla geçiren karıncalara nisbet, anın tadını çıkaran ağustos böcekleri...
Aynı benim gibi...
Gecenin sessizliğinde baykuşların sesleri karışıyor ağustos böceklerinin ötüşlerine, mübarekler sanki flarmoni orkestrası!
Yanımda yol arkadaşım, çoktan yüreğimin klasikleri arasında yerini almış Nihal...
Ve iki dimdik mücadele kadını, iki güzel insan Mukadder ve Zeliş ağırlıyor bizi ,
Dünyanın en güzel koylarından birinde, Olimpos-Çıralı'da o yemyeşil bahçedeki Daphne pansiyonda.
Reyhanlı yeşil salataları, ızgara Akdeniz balıkları,
Mis kokulu portakal reçelleri,
Tereyağlı kızarmış ekmekler üzerindeki on çeşit baharatları , bergamut kokulu tavşan kanı çayları
Ve ille de o güzel yürekleri ile birlikte...
Ve bir de doğuştan üç ayaklı, ıslak bakışları ile içimi titreten Kutina.
Bir yanda başları dumanlı mor Bey dağları
Bir yanda mavi tenli sevgili...
Kanatlı at Pegasus, bir yıl sonra yeniden, bu kez yaseminler zamanında, Işık ülkesi Likyanın Hadrian kapısında karşılıyor beni. Torosların üzerinden aşırıp, mavi tenli sevgilinin sıcak kollarına bırakıyor usulcacık.
Vuslat uzun
Vuslat coşkulu
Vuslat sıcak
Tenimde tuzlu bir mavi tadı...
Türkuaz, camgöbeği, gece mavisi , gün batımında hare hare menekşelenen maviler ve daha keşfedilmemiş nice mavilere bulanıyorum onun kollarında...
"Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi "
Belki de Likyadan beri asırlardır
O koyda, Işıklar ülkesinin kızı Defne'yi bekleyen Apollon gibi
Beni bekler mavi tenli sevgili...
"Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Kadınım sen Akdenize yaraşıyorsun" (C.Yücel)
der gibi...
Animasyon yok
Paket program yok
Kalabalıklar yok
Gürültü yok...
Bir yanım yüce Olimpos dağı ,
Bir yanım Akdenizin mavi sıcak kolları...
Püfür püfür ulu çınarlar altında, yasemin kokuları içinde yemyeşil kocaman bir bahçede, altı küçük bungolow.
Klima da var isteyene ama klimaya ne hacet, çam kokulu bungolowlarda geceleri rüzgar bir yandan giriyor, bir yandan çıkıyor usul usul doğal klima gibi...
"Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala "
Ve ağustos böceklerinin durmak,yorulmak bilmeyen ötüşleri...
Hani şu hayatını kışa hazırlıkla geçiren karıncalara nisbet, anın tadını çıkaran ağustos böcekleri...
Aynı benim gibi...
Gecenin sessizliğinde baykuşların sesleri karışıyor ağustos böceklerinin ötüşlerine, mübarekler sanki flarmoni orkestrası!
Yanımda yol arkadaşım, çoktan yüreğimin klasikleri arasında yerini almış Nihal...
Ve iki dimdik mücadele kadını, iki güzel insan Mukadder ve Zeliş ağırlıyor bizi ,
Dünyanın en güzel koylarından birinde, Olimpos-Çıralı'da o yemyeşil bahçedeki Daphne pansiyonda.
Reyhanlı yeşil salataları, ızgara Akdeniz balıkları,
Mis kokulu portakal reçelleri,
Tereyağlı kızarmış ekmekler üzerindeki on çeşit baharatları , bergamut kokulu tavşan kanı çayları
Ve ille de o güzel yürekleri ile birlikte...
Ve bir de doğuştan üç ayaklı, ıslak bakışları ile içimi titreten Kutina.
Bir yanda başları dumanlı mor Bey dağları
Bir yanda mavi tenli sevgili...
Kanatlı at Pegasus, bir yıl sonra yeniden, bu kez yaseminler zamanında, Işık ülkesi Likyanın Hadrian kapısında karşılıyor beni. Torosların üzerinden aşırıp, mavi tenli sevgilinin sıcak kollarına bırakıyor usulcacık.
Vuslat uzun
Vuslat coşkulu
Vuslat sıcak
Tenimde tuzlu bir mavi tadı...
Türkuaz, camgöbeği, gece mavisi , gün batımında hare hare menekşelenen maviler ve daha keşfedilmemiş nice mavilere bulanıyorum onun kollarında...
"Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi "
Belki de Likyadan beri asırlardır
O koyda, Işıklar ülkesinin kızı Defne'yi bekleyen Apollon gibi
Beni bekler mavi tenli sevgili...
"Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Kadınım sen Akdenize yaraşıyorsun" (C.Yücel)
der gibi...