Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '06

 
Kategori
Futbol
 

Olmaz, olmuyor, olmayacak...

Olmaz, olmuyor, olmayacak...
 

Fenerbahçe - Galatasaray ikilisinin birbirleriyle karşılaşarak illa ki puan kaybedeceği haftada Beşiktaş, ligin beraberlik rekortmeni takımı Ankaraspor karşısındaki mücadelesi ile taraftarlarını yine mutlu edemedi. Karşılaşmaya son haftalarda ısrarlı bir biçimde sahaya sürülen tek forvetli dizilişi ile başlayan siyah-beyazlı ekip, Nobre’nin arkasında forveti desteklemekle görevlendirdiği Ali Tandoğan, Ricardinho ve Burak üçlüsünden sadece Brezilyalı yıldızın katkıları ile maçı lehine çevirmeye çalıştıysa da bunda başarılı olamadı. Özellikle sol kanatta sudan çıkmış balık görüntüsü çizen Burak Yılmaz’ın bu form durumuyla değil Beşiktaş ilk on birine, Batman Belediyespor’un on sekiz kişilik kadrosuna bile girmesi zor gözüküyor. Sezon başında fırtınalar estiren bu genç yeteneğin, şimdilerde fırtınaları başka zeminlerde estirdiğine dair çıkan söylentiler de Beşiktaş futbol şubesinin idari yeterliliğini sorgulaması bakımından önemli. İsterseniz yazımızın sonunda dönmek üzere bu konuya ara verelim.

Her şeyden önce şablon olarak neredeyse tüm camianın üzerinde uzlaştığı bir dizilişte sahaya çıkan Beşiktaş, dağıttığı bu puanların sebebini şanssızlık olarak açıklamamalı. Kadro kalitesinin yetersizliği “sistem” yamasını tutmuyorsa, her oyuncu topu ayağına alanın bir şeyler yapmasını olduğu yerde bekliyorsa, takımınız durarak oynamanın kitabını yazıyorsa ve en önemlisi oyuncularınız ileri derecede “düz” ise elbette ki, çıkıp çıkabileceğiniz en yüksek irtifa lig üçüncülüğü olur. Tüm dünyada futbola teknik rengini veren, futbola seyirci kalmayı bir aşk haline getiren Brezilyalı futbolcuların bile en “düz” örnekleri Beşiktaş kadrosunda yer alıyor. Kleberson, Bobo, Nobre...

Hücum varyasyonları konusunda futbolseverleri meleten, tek bir duvar pası yada organize atağını seyredebilmek için ard arda üç maçını izlemek zorunda olduğumuz Beşiktaş takımı; topu kazanmada becerikli, kullanmada ikircikli profilinin izin verdiği ölçüde şampiyonluk mücadelesinin içinde olacak. Ancak burada unutulmaması gereken husus, performans grafikleri sürekli yukarı yönde seyreden Fenerbahçe ve Galatasaray’ın ligin ilk yarısında Beşiktaş’a yaptığı ikramları ikinci on yedi maçlık periyotta tekrarlamayacağı gerçeği. Bugünlerde yönetim tarafından Jean Tigana’ya uygulanan yıldırma politikası kongreye kadar Beşiktaş’ta bir teknik adam değişikliğini gündeme getirecek mi şimdilik belirsiz, fakat mevcut durumda camianın ikinci bir başkan adayı çıkarmaması da olsa olsa birilerinin tatlı su uyanıklığı. Beşiktaş’ın gidişatından şikayetçi olanlar mevcut durumdan sadece yönetime yüklenmek vazifesini çıkarıyorsa, düpedüz Beşiktaş’ın zararına çalışıyorlar demektir. Camiada Beşiktaş’ı hakkıyla yönetebilecek yeterlilikte ve etkinlikte, her şeyden önemlisi vizyonu Beşiktaş kadar büyük bir başkan adayının ortaya çıkması bazı Beşiktaşlılar tarafından hararetle bekleniyor. “Yüzüncü yılında şampiyon olan tek takımın Beşiktaş olması için bu sezon elimizden geleni yapacağız.” diyerek sezona başlayan sayın Demirören, sahadaki takımın şampiyon olmamak için elinden geleni yaptığını bir fark edebilse belki başkanlık sorunu da kendiliğinden çözülecek.

Bugünkü maç bir kez daha gösterdi ki, futbolcular her ne kadar kazanmayı isteseler de kapasiteleri buna izin vermiyor. Buna bir de bireysel taktik konusundaki fukaralığı eklersek bu sezon şampiyonluk payesi Beşiktaş’a gönül verenler için kaf dağının arkasında görünüyor. Eğer Beşiktaş’ın ligin ikinci yarısına Mustafa Denizli yada Mircea Lucescu ile başlaması neyi değiştirir diye kendi kendine soranlardansanız, bilmelisiniz ki takım omurgasına ciddi takviyeler yapılmaksızın sportif başarıların kazanılması çok zor. Sezon başından beri “sorun var” diye yazdığımız tandeme top dağıtabilen ve sağlam bir stoperin alınması, canını dişine takarak oynayan Serdar Kurtuluş ve Beşiktaş’taki misyonunu tamamladığına inandığım Kleberson ile idare edilmeye çalışılan ön libero mevkiine oyunu iki yönlü oynayabilen gerçek anlamda bir ön liberonun transferi, ileri uca son vuruş konusunda usta bir striker takviyesi yapılmadan bu takım Mourinho’ya bile emanet edilse şampiyonluk zor.

Tüm bunların yanında Beşiktaş’ın idare heyeti tarafından halledilmesi gereken bazı problemleri de var. Sezon başından bu yana Türkiye liginde sadece Denizli deplasmanına götürüle(bile)n Delgado’da peydahlanan bu İstanbul sevgisinin ve içinde bulunduğu sürekli sakatlıkların altında bir dansözle yaşadığı konuşulan aşk hikayesinin rolü ne ölçüdedir? Yönetimin ve menajerin bu konudan haberi var mıdır? Bu futbolcunun kamplara katılmadaki isteksizliğinin sebebi araştırılmış mıdır? Son zamanlarda biraz “nobran” olan İbrahim Akın’a gereken uyarılar yapılmış mıdır? Ve önemlisi yönetim Tigana’nın arkasında mı yoksa karşısında mıdır?

Bugünlerde kulaktan kulağa fısıldanan bu sorular, dürüstçe cevaplar bulması halinde kulüpte radikal değişimleri de beraberinde getirecek cinsten...

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..