Ölüdeniz esintileri! Altın kızlar!

Nikâhtan sonra “Nicholas Park” Otelinin kumsalında; kulakları okşayan, canan kadar yakın, cilveli melodiler eşliğinde, çıplak ayakla dans etmeye çalışmak!

Plastik eldivenlere dahi tahammül edemeyen, sebzelerin kararttığı, eğitime: gönül razı olmadığından; tüylü kızların özgürce sağa sola çekiştirerek tasmalarıyla yıprattığı eller; ojeli de olsalar yorgunlar!

Yorgunluk vız gelir tırıs gider! Otelde akşam yemeğinden önce basın, gazeteye, belediye görevlileri de arşiv için görüntü almaya çalışıyorlar!

Güzellik yarışmalarından hatırımda kalmış pozları vermemiz için, her biri birer yıldız görünümündeki kızları ikna etmeye çalışıyorum! Kıkırdıyoruz! Biraz da şımarıyoruz! Haklı olarak tabiî ki.

O anı bir nebze uzatabilmek için, her gün karşımızda basın fotoğrafçıları yok ki!

Toplantılarımıza bir kez olsun uğramayan, uğruna yazılar döşediğimiz gazetemizin mensupları aklımızdan bile geçmiyor!

Bin bir ülkenin konuk olduğu “Ölüdeniz” Beldesinin basın mensupları bizleri fazlasıyla mutlu ediyorlar!

Kim olduğunu tam olarak çıkaramadığım bir arkadaşımız( Ömer Bey olabilir-mi?)

“Altın kızlar gibi oldunuz yaaa!” Diye haykırıveriyor!

Resimlere bi bakıverin öylemi olmuş!

Yemekten sonra, meyve tatlı tabakları ellerde; kendimizi havuz başına atıyoruz!

Ay yuvarlak! Ay meraktan çatlıyor! Hava serin! Bana serin geliyor!

Sarışın İngiliz aramıza katılıyor! “ Sen oyna İngiliz sen oyna!” diyerek, çembere alıyoruz; lâkin “ Tina Turner’ ye taş çıkartanın cazibesine yenik düşüyor!

Pisti terk ediyor! Barın uzun ayaklı iskemlesine tünüyor! Seyretmeyi yeğliyor!

Isınmam lazım! Her havayı kıvıramazsam da “ Tvist “i unutmamış, gri hücreler!

Hiç ama hiç zorluk çekmeden ısınabiliyorum! Kendi performansıma şaşıyorum!

O gücü acaba kimlerden alıyorum?

21. Mayıs 2008 Çarşamba

Ölüdeniz’den esintiler!