Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Ölüm adildir, aynı haşmele vurur şahı, fakiri...

Ölüm adildir, aynı haşmele vurur şahı, fakiri...
 

Birbirlerini kurtarmak isterken sırayla öldüler

İzmir’de temizlik için kağıt fabrikasındaki hamur kazanına peş peşe giren 4 işçiden 3’ü metan gazından zehirlenerek hayatını kaybetti...

İzmir Kemalpaşa’daki Göztepe Spor Kulübü eski başkanlarından Levent Ürkmez’e ait kağıt fabrikasında önceki gece vardiyasında 4 metre derinliğinde, 3 metre genişliğindeki hamur kazanını temizliğe inen 26 yaşındaki Ayhan Çanakçı geri çıkamadı. Arkadaşının çıkmadığını gören 29 yaşındaki Koray Güçlü de hamur kazanına girdi. Güçlü’nün de çıkmadığını gören 27 yaşındaki Ramazan Demir de onu merak ederek kazana indi. Demir de çıkmayınca 31 yaşındaki Şükrü Güngör içeri girdi. Kazana girenlerin bir daha çıkmadığını farkedince harekete geçen diğer işçiler, müdahale edip solunum güçlüğü çeken Şükrü Güngör’ü dışarı çıkarmayı başardı. Güngör, hemen arkadaşları tarafından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan Güngör’ün hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi İhbar üzerine fabrikaya gelip soruşturma başlatan polis, Çanakçı, Güçlü ve Demir’in öldüğünü belirledi. Bayram öncesi ailelerini ölümleriyle yasa boğan işçilerin cenazeleri, kesin ölüm nedenlerinin belirlenip otopsi yapılması için İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı.”

ÖLÜME DAİR...

Buyurun oturun dostlar,
Hoş gelip safalar getirdiniz,
Biliyorum, ben uyurken,
Hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyun ilâç şişesini,
Ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı,
Başucumda durup elele verdiniz,
Hoş gelip safalar getirdiniz.

Ne tuhaf şey,
Ben sizi ölmüş zannediyordum.
Ve inanmadığım için
Ne ahret gününe, ne Allaha,
Dostlara bir tutam tütün olsun,
İkram edemedim diyordum bir daha.

Ne tuhaf şey,
Ben sizi ölmüş zannediyordum.
Hücreme pencereden girdiniz.
Buyurun, oturun dostlar,
Hoş gelip safalar getirdiniz.

Neden öyle yüzüne bir acayip bakılıyor, Osman
Oğlu Hâşim?

Ne tuhaf şey,
Hani siz ölmüştünüz kardeşim,
İstanbul limanında,
Kömür yüklerken bir ecnebi şilebine,
Kömür küfesiyle beraber
Düşmüştünüz, ambarın dibine.

Şilebin vinci çıkarmıştı nâşınızı
Ve paydostan önce yıkamıştı
Kıpkırmızı kanınız,
Simsiyah başınızı.
Kimbilir nasıl yanmıştır canınız?
Ayakta durmayın oturun;
Ben sizi ölmüş zannediyordum.
Hücreme pencereden girdiniz,
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı,
Hoş gelip safalar getirdiniz.

Kayalar köylü Yakup,
İki gözüm, merhaba.
Siz de ölmediniz miydi?
Çocuklara sıtmanızı ve açlığı bırakıp,
Çok sıcak bir yaz günü,
Yapraksız kabiristana gömülmediniz miydi?
Demek ölmemişsiniz?
Ya siz
Muharrir Ahmet Cemil!
Gözümle gördüm,
Toprağa taputunuzun indiğini
Hem galiba,
Tabut biraz kısaydı boyunuzdan
Onu bırakın Ahmet Cemil!
Vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan;
O ilâç şişesidir, rakı şişesi değil.
Günde elli kuruşu tutabilmek için,
Yapayalnız dünyayı unutabilmek için,
Ne kadar da çok içerdiniz.

Ben sizi ölmüş zannediyordum,
Başucumda durup elele verdiniz.
Buyurun, oturun dostlar,
Hoş gelip safalar getirdiniz. Acem şairi,
Ölüm âdildir, diyor,
Aynı haşmetle vurur şahı, fakiri.

Hâşim,
Neden şaşıyorsunuz?
Hiç duymadınız mıydı kardeşim,
Herhangi bir şahın bir gemi ambarında,
Bir kömür küfesiyle öldüğünü?
Bir eski Acem şairi,
Ölüm âdildir, diyor.
Yakup,
Ne güzel güldünüz iki gözüm!
Yaşarken bir kere olsun,
Böyle gülmemişsinizdir;
Fakat bekleyin bitsin sözüm.
Bir eski Acem şairi,
Ölüm âdil...
Şişeyi bırakın Ahmet Cemil,
Boşuna hiddet ediyorsunuz.
Biliyorum ölümün âdil olması için,
Hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz.
Bir eski Acem şair...
Dostlar, beni bırakıp,
Dostlar böyle hışımla,
Nereye gidiyorsunuz?

Nazım Hikmet…

Gözyaşlarımız sizinle… Sadece gözyaşlarımız… Kabul edin lütfen…

 
Toplam blog
: 6
: 2103
Kayıt tarihi
: 17.09.09
 
 

1977 Samsun doğumluyum. Eğitimciyim... Çoktan su almaya başlamış bir geminin güvertesinde, avazım çı..