Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ölümüm nasıl olacak?

Ölümüm nasıl olacak?
 

"Resim:Alıntı"


Ölüm fena şey… Belki de meçhule gitmek kötü. Biri çekip gidiyor ve sonra bizler neler olduğunu bilmiyoruz... Üzerine topraklar atılıyor kürek kürek… Çok yakınımız belki… Onu orada bırakıp dönüyoruz eve, tek başına…

Bir sürü insan toplanıyor etrafımıza. Kimi içten duygularında, bizim kadar üzgün… Kimi sadece formalite olarak gelmiş… Bir an önce gitmeye can atıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor.

İçeride matem… Dışarıda hayatın günlük koşuşturması devam ediyor. Vay gidene, vay…

Bir süre sonra gidende unutuluyor… An an hatırlanıyor elbet… Ama gülünüyor da, eğleniliyor da… Hayat devam ediyor hızını kesmeden ta ki alınacak başka bir ölüm haberine kadar.

Ya ölüm şekli… Allah ölümün hayırlısını versin cümlemize… Üç gün yatak dördüncü gün toprak…

Bir garip hissediyorum kendimi ölüme tanık olduğum anlarda… Karmakarışık oluyorum… Ölen kişinin en yakını olmadığım için garip bir sevinç hissediyorum ama bir o kadar da suçluluk duygusu…

Ölen kişinin kendim olmaması da bu duygulara kapılmama sebep oluyor an an… Şanslıyım diye düşünmek istiyorum suçluluk duygusuyla karışık… Sanki bir gün yani zamanı geldiğinde ben de vermeyecekmişim gibi son nefesimi.

Bir gün görünmez bir el hayatımın şalterini indiriverecek… Hayat duracak… Nefes alamayacağım…

“Ölümüm nasıl olacak...

Nerede, ne zaman

Kaç yaşında...

Bir namlunun ucundaki kurşun mu

Kana bulayacak bedenimi .

Trafik canavarı mı

Yanımda olacak son nefesimde.

Bir parça gazete kağıdı mı örtecek üzerimi.

Ani bir kalp krizi mi

Bir anda, acısız, temiz bir ölüm.

Vadem yetecek, ecelimle mi öleceğim

Bir yatak odasında temiz çarşafların üzerinde.

Ölürken de yalnız mı olacağım.

Gözyaşı döken olacak mı ardımdan.

Kalbi yanan gerçekten.

Anam ağlayacak da

Gerisi yalan mı ağlayacak...

Kim yapacak helva mı.

Kime verecekler elbiselerimi.

Kim defnedecek beni.

Kimler yorum yapacak ardımdan.

Bilecekler mi onlar...

Neler yaşadığımı,

Neleri yaşayamadığımı.

Paramparça bir hayatı,

Nasıl toplamaya çalıştığımı.

Bilemezler.

Bir Allah, bir ben, kara toprak bir de.

Veda edebilecek miyim son bir kez

Bakabilecek miyim yeşil, yeşil...

Sesimi duyan olacak mı

Dudaklarımdan dökülen son sözleri?..

Belki geceyi buz gibi bir morgda geçireceğim, üşümeyeceğim. Henüz ne olduğunu anlamamış olacağım… Sabah alacaklar beni o soğuk yerden… En yakınlarım beni son bir kez görmek isteyecekler… Onları göreceğim belki, belki duyacağım, bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki sesim çıkmayacak, söylemek istediklerimi dillendiremeyeceğim. Şaşıracağım neden ağlıyorlar diye. Uzanıp silmek isteyeceğim gözyaşlarını, kaldıramayacağım kolumu… Teselli etmek isteyeceğim onları lakin gücüm yetmeyecek… Sonra… Sonra yıkayacaklar beni… Bembeyaz bir örtü ile giydirecekler son bir kez… Modaya uygun mu değil mi, şık mı rüküş müyüm aldırmayacağım… Yerleştirecekler cansız bedenimi söylemeye dilimin varmadığı o şeye son yolculuğuma uğurlamak için… Nasıl da acele edecekler beni toprağın altına koymaya… Toprağın altına koyup da bırakıp gitmeye…

Sela okunuyor… Benim ismimi söylüyorlar… Merhumeye Tanrı’dan rahmet diliyorlar…

Yarın yeni doğan güne uyanamayacağım dostlarım… Kahvaltıda sucuklu yumurta yiyemeyeceğim… Sucuklu yumurtayı sevdiğimi bilenler her pişirişlerinde beni anacaklar belki de… Fazla kilo sorunum kalmayacak artık, yürüyüş yapmamada gerek kalmadı. Çok sevdiğim kitaplarımı okuyamayacağım bir daha… Şiirler yazamayacağım… Tiyatroya gidemeyeceğim… Bir daha çok sevdiğim o diziyi takip edemeyeceğim… Ona hayran olduğumu bilmeyecek o aktör hiçbir zaman. Zaten varlığımdan da haberi yoktu ki… Eşime sarılamayacağım... Oğlum sebepli sebepsiz kızdıramayacak artık beni. Bu haftada gelmedi diye yolumu gözlemeyecek annem… Babam için için ağlayacak… Kardeşlerim arayamayacaklar bir daha…

Elbiselerim ihtiyacı olanlara verilecek, ne güzel… Kitaplarımı bir köy okuluna verin… Yazdıklarım önemlisiyse sizler için bir yerlerde saklayın ya da kaldırın atın.

Yedim, kırkım, elli ikim… Çok korktuğum böcekler bedenimi kemirmeye çoktan başladı bile. Ve işte ölüm yıldönümüm… Mevlit sesleri geliyor kulağıma bir yerlerden… Ruhuma fatihalar okunuyor… Sağ olsun unutmayanlar, ananlar…

Ne çabuk geçiyor istediğinde zaman… Ve öyle bir an geliyor ki… Silinip gidiyorum bu dünyadan… Beni tanıyan kimseler kalmıyor… Kimseler gelmiyor kabrimi ziyarete.

(03.11.2008)

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..