Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '14

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Önce iş güvenliği mi yoksa işçi güvenliği mi?

Önce iş güvenliği mi yoksa işçi güvenliği mi?
 

Önce iş güvenliği mi yoksa işçi güvenliği mi?


Maden gibi insan canının her an risk altında olduğu sektörlerde en basit hatalar bile ölümle sonuçlanabildiği için iş güvenliği deyince aklımıza hemen maden sektörü geliyor. Hatta sadece o sektör geliyor! Oysa ülkemizde inşaat sektöründe de basit hatalar yüzünden insanlarımız ölüyor. Tersanelerde de başka ülkelerde keyifle yapılan çalışmalar bizde ölümle sonuçlanıyor. İtfaiyecimiz, askerimiz, polisimiz, sporcumuz hatta sanatçımız basit hatalar yüzünden kendilerine zarar veriyor, sağlıklarından hatta hayatlarından oluyor. Tabii bu hatalar kimi zaman yasa koyucudan kaynaklanırken kimi zaman da bizzat çalışanların vurdumduymazlıklarından ileri geliyor.

Hiçbir sektörde kurallara doğru dürüst uyulmuyor. Eğitimden sanayiye, bankacılıktan sağlığa, tarımdan madene... Aklınıza gelebilecek hiçbir sektörde işler hiçbir zaman doğru bir şekilde yapılmıyor. İşin aslı böyle ama işler bir şekilde kitabına uyduruluyor. Yetersiz de olsa doğruları emreden, yanlışları yasaklayan yasaların arkası bir şekilde dolanılıyor. En kuralcılar bile bir şekilde ikna ediliyor. Bu ikna etme işi rüşvetle falan da yapılmıyor çoğu zaman. Bu konuda bir bilinç olmadığı için hepimiz potansiyel vurdumduymazız zaten. Sadece uygun şartların oluşmasını bekliyoruz. Başlarda her şeyi dört dörtlük yapsak da... Bir süre sonra biz de "Aman... Boş ver!" demeye dünden hazırız aslında. Bu yüzden işler rayından çıkana kadar kimse kuralsızlığa itiraz etmiyor.

Ancak iş işten geçince... Devlet de duruma müdahale ediyor bizzat iş veren de... O güne kadar susan Sivil Toplum Örgütleri de yaygarayı basıyor, medya da... Hatta bizzat hatayı yapan da aslında işin doğru yapılmadığını ifade ediyor.  Trajikomik olansa bütün paydaşların iş işten geçince işin o güne kadar nasıl kazasız belasız geldiğine hayret etmesi! Tabii bu hayret kısa süreli bir hayret. Üstelik yalancı bir hayret! Sahte bir hayret! Çünkü bir süre sonra her şeyi unutup en baştaki kuralsız hayatımıza geri dönüyoruz. O müdahaleler, yaygaralar, itiraflar hepsi bir dahaki kazaya kadar unutuluyor.

Her sene onlarca, yüzlerce can(ımız) madenlerde yitip gittiği için sadece maden sektöründe iş güvenliği olmadığını sanıyoruz. Oysa bu zihnimizin bize oynadığı bir aldatmaca, basit bir mantığa büründürme. Gerçekteyse diğer sektörlerdeki iş güvenliğinin, aslında iş güvensizliğinin desek daha doğru olur, durumu maden sektörüyle aynı. Fakat biz sadece maden gibi can kaybı olan sektörlerde iş güvenliği olmadığını sanıyoruz. Sadece madenlerde ölen insanların güvensiz ortamlarda çalıştığına kendimizi inandırıyoruz.

İşin içinde insan canı olduğu için vicdanlarımız rahat olmuyor, rahatlatmaya koyuluyoruz hemen. "Yok şöyle olsaydı madenciler ölmezlerdi!" de "Böyle olunca şöyle oldu..." da gibi konuşmalarla işin doğasında ölümün olduğuna kendimizi inandırarak vicdanımızı rahatlatmaya çalışıyoruz. Milletçe kamuoyu oluşturuyor, birbirimize kızıyor, işi birilerine yıkıp, biraz ahlayıp vahlıyoruz... Yeterince günah çıkardığımıza ikna olunca unutuyoruz her şeyi. Unutuyoruz Somaları, Ermenekleri... Tersanelerde ölen, asansörden düşen işçileri... Okullarda bıçaklanan öğretmenleri, hastanelerde darp edilen doktorları... Onlarca sektörde yitip giden yüzlerce canları(mızı)...

Daha fazla acı yaşamamak için yapılması gerekenlerin neler olduğunu bilen uzmanlar var elbette. Onlara sorulmalı, onların göstereceği bilimsel yollar izlenmeli şüphesiz. Ancak bence asıl sıkıntı, odak noktamızın insan olmaması! Gerçekten "İşçilerin iş kazalarına uğramalarını önlemek amacı ile güvenli çalışma ortamını oluşturmak için alınması gereken tedbirler dizisine" 'İş Güvenliği' deniliyor. İçeriğe bakarsanız insanın önemsendiğini düşünebilirsiniz bir an için. Ama insanın önemsendiği bir kavramın adı, neden iş güvenliği olur ki? Neden olacak? Çünkü amaç insan değil, iş! Yani ürün, yani çıktı, yani para...   

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..