Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '07

 
Kategori
Siyaset
 

Oradaydım…

Oradaydım…
 

Ait olamamak hiçbir yere, hiçbir düşünceye…
Destekçisi olamamak hiçbir siyasal düşüncenin…
Ne gidebilmek ne de kalabilmek bir nevi…
Ama bu başka bir şeydi.
Gitmeliydik,
Gittim de…
Bu mitinge katıldığımda, bir kelimenin anlamını sözlüğün dışında görerek öğrendim; “Milli İrade”. Demek ki milli irade buymuş… Demek ki birikip birikip bir noktadan sonra binler, onbinler hatta milyonlar belli bir güçle, milli iradenin gücüyle birleşirmiş… Kurtuluş Şavaşı’ nda da böyle mi birleşmişti acaba? Milli İrade neymiş öğrendim.

Onca kişiyi orada görünce tarifsiz bir sevinç duydum. Bu kadar çok ve bu kadar güzel olacağını beklemiyordum. Medyada söylenen sayı kadar da değildi, kesinlikle daha daha fazlaydı. Oradaki herkes bunu biliyor. Miting öncesi, miting sonrası, meydanlar, ara sokaklar, her taraf doluydu. Ama bu kadar çok sayıda insan olması kafamı çok karıştırdı. Kuşkusuz oradaki herkesin düşünceleri bir değildi. Siyasi düşüncemiz, hayat görüşümüz, olaylar karşısındaki tepkilerimiz farklıydı. Ama aynı saatte, aynı yerde, farklı şehirlerden, farklı yaşlardan, farklı kültürlerden gelmiş onca kişi, beraber oradaysak asgari müşterekte paylaştığımız bir şeyler vardı. Peki, böyle bir çoğunluk varsa, nasıl oldu da şu an bu noktaya geldik? Oradaki herkesin en başından beri düşüncesi bu muydu? Yoksa en son aşamaya gelince mi bu farkedildi? Sonradan mı tehlikenin farkına varabildik? O an birleşen onlarca kalabalık, seçim meydanlarında nasıl oluyor da ayrılıyorlardı birbirlerinden? Ben anlamadım! Düşündüm, bulamadım! Atılan sloganlar güzeldi, anlamlıydı… Ama öbür yandan karşı olarak açılan bir pankartta “Başbakan olan niye cumhurbaşkanı olamazmış?” ın cevabını kendi içimde veremedim…

Demokrasi halkın kendi kendini yönetmesidir. İlkokul 2. sınıfta öğrendiğimiz tanımlama… Demokraside halk kendisini yönetecek olan kişileri seçer. Seçilen kişiler de “Cumhurbaşkanı” nı seçer, değil mi? Yanlış mı hatırlıyorum ben? Şimdi biz(!) ya da ötekiler(!) bu kişileri büyük bir çoğunlukla seçmedi mi? Seçti. Sonuçlara göre milletvekili sayıları belirlendi. Yani yine halkın seçimiyle oluştu tüm bunlar. O zaman orada olmamız, halkın seçimlerine karşı bir güç olarak birleşmemiz “darbeci” bir yaklaşım olmuyor muydu? Annelerimiz, babalarımız yani eski değil, bir kuşak öncemiz bunları yaşayıp sonuçlarını görmemiş miydi? Arkadaşımla yürürken biz bunları tartışıyorduk. Biz neyiz? Aslında ne olduğumuz hakkında tam bir kanıya varamasak da, ne olmadığımızı biliyorduk! Yakın bir zamanda aynı şeyler yaşanırsa, CNN’ deki programa katılıp ne diyecektik? Görüntüde biz, ekrandaki başlık: Oradaydım, altta ismimiz, konuşan biz, ne anlatıyor olacaktık? Neden oradaydık? Kalabalığı görünce sorularım arttıkça arttı. Madem bu kadar kişi buradaysak, ülke olarak niye bu noktadaydık?

Peki ben, kafamdaki bunca soruya rağmen niye mi katıldım;

Efsaneye göre; Nemrud, İbrahim peygamberin ateşte yakılması emrini verdiğinde, ateşin şiddet ve dehşetinden vahşi hayvanlar dahi korkup kaçmışlarken, minicik bir karınca, küçücük ağzına bir damla su alıp, o bulutları yalayan korkunç alevlere doğru koşmaya başlamış. O esnada bir başka karınca ise, onun bu telaşını görmüş ve yanına yanaşıp:
- Böyle koştura, koştura nereye gidiyorsun? diye sormuş.
- Duydum ki Nemrud, Hz. İbrahim' i yakmak için büyük bir ateş tutuşturmuş. İşte o ateşi söndürmek için koşuyorum, demiş.
Tabiî bu cevabı işiten diğer karınca acı acı gülmüş ve arkadaşına:
- O cehennemi andıran ateşe karşı senin bir damla suyun ne yapabilir ki?, deyince, su taşıyan karınca:
- Olsun! Hiç olmazsa hangi tarafta olduğum belli olur, demiş.
 
Toplam blog
: 73
: 5913
Kayıt tarihi
: 06.09.06
 
 

Yılın en uzun gecesinde doğmuşum. Bu yüzden midir bilinmez ruhlarımızın özgür kaldığı geceleri se..