Orman

Bu defaki kahramanımızın adı Paul Copeland... Otuz sekiz yaşında, New Jersey, Essex başsavcısı...

Zor ve gizemli bir hayatı var.

Karısını kanserden kaybetmiş, küçük kızı ile birlikte yaşıyor...

Zor davaların adamı, sağ kolu dedektif Muse’nin tabiri ile “deha”...

Kolejli iki gencin karıştığı bir tecavüz davası var elinde...

Gençlerin babaları zengin, zengin olunca güçlü de tabii, kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar kahramanımızı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor ve bu yüzden geçmişini didik didik ediyorlar...

Başarılı oluyorlar mı?

Cevabı yazarsam tadı kaçar değil mi?

Paul Copeland’ın kız kardeşi yirmi yıl önce, orman kampında üç kişinin daha öldürüldüğü bir cinayete kurban gitmiş! Daha doğrusu öyle zannediliyor, cesedi tüm aramalara rağmen bulunamamış, cesedi bulunamayan bir kişi daha var; Gil Perez

Anne Copeland kızının öldürülmesinden kısa bir süre sonra evi terk etmiş ve yirmi yıldır ondan da haber alınamıyor...

Sahi; karakterlerimizin arasında Paul’un yirmi yıl önceki yaz aşkı Lucy’de var...

Zaman eski aşkları ne kadar küllendirebilir?

Paul ve Lucy’nin yolları tekrar kesişir mi dersiniz?

&&&

İşlerinizin başınızdan aştığı yoğun bir gün telefonunuz çalıyor ve bir cesedi teşhis etmeniz için morga çağrılıyorsunuz...

Kafanızdaki soru işaretleri ile hastaneye gidiyor morarmış surata dakikalarca bakıyor, bir süre sonra nefesinizin kesilip, tüylerinizin diken diken olduğunu hissediyorsunuz...

Heey hani Gil Perez yirmi yıl önce ölmüştü!

O şimdiye kadar yaşadıysa, kız kardeşiniz de bir yerlerde...

&&&

Sürpriz ve okuyucuyu şok eden bir sonu var kitabın...

Kurgu müthiş...

Kurgu derken Harlan Coben gibi yazarların, binayı, yaşanmış olayların üzerine ördüklerini biliyorum artık...

Harlan Coben New Jersey’de yaşıyor...

Kahramanımız Paul Copeland’da New Jersey’de...

Gerisi sanırım biraz hayal gücü ve gazete kupürleri...

“Orman” Harlan Coben’in Kimseye Söyleme’den sonra okuduğum ikinci kitabıydı ve iki kitabın ağzımda bıraktığı tat aynıydı...