Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '11

 
Kategori
Dünya
 

Ortadoğu’da Yahudiler ve Müslümanlar birlikte aldatılmıştır. Mısır’ın isyan gerçeği. (3)

Ortadoğu’da Yahudiler ve Müslümanlar birlikte aldatılmıştır. Mısır’ın isyan gerçeği. (3)
 

Napolyon kendisini "Büyük İskender" rolünde görmekte ve İstanbul'u da "Yeni İskender İmparatorluğu


Fen bilimleri zenginliği, Tarih ilmi insanlığa özgürlüğü getirir. Bizim kıvranmamızın iki temel sebebi, bunlara uzak durmamızdır. Avrupalılar, Ortadoğu ve Afrika ile ilgili hesaplarının içerisinde Yahudilere önemli rol vermişlerdir. Tüm tarih boyunca işkence derecesinde eziyet ettikleri, en sonunda da yaktıkları Musevileri; "Müslümanlar madem sizin haminiz, sizi onların aralarına, Ortadoğu'ya yerleştirelim. Böylece Herkes mutlu olsun!" dercesine Filistin'e yerleştirmişleridir. Peki, Yahudiler akıllı millettir. Onlar bu oyuna nasıl gelmişlerdir? Bunu, iki yüzyıl öncesine giderek öğrenelim ve bakalım Mısır, Tunus, Yemen gerçeği nedir?  

"18 yy. da Avrupa'da iki büyük sömürgeci güç vardır: İngiltere ve Fransa. Ve bunlar birbirleriyle amansız rekabet halindedir. O dönemde İngiltere, Fransa'yı Hindistan’dan kovmuş ve tek başına ülkeyi adeta yağmalama derecesinde sömürmektedir.

Fransa, kendisi için büyük bir gelir kaynağından mahrum kalınca yeni oyunlar ve plânlar peşinde koşmaya başlar. Hem Hindistan'ı ezelî düşmanlarının elinden almayı hem de Hindistan'ın giriş kapısı olan tahıl ambarı Mısır'ı alıp İngiltere'ye darbe vurmayı planlar.  

Bu gaye ile 5 Mart 1798’de Direktuvar yönetimi Mısır seferi için I. Napolyon Bonapart'ı vazifelendirerek hazırlıkları çok gizli bir şekilde yürütme emrini verir...  

“Bu görev, şöhret düşkünü Napolyon'u çok sevindirir. Napolyon kendisini "Büyük İskender" rolünde görmekte ve İstanbul'u da bu "Yeni İskender İmparatorluğu’nun başkenti olarak düşünerek hayallerini Hindistan'a kadar uzatmaktadır. (1)  

(Mısır'ın, sık sık isyanlara sahne olacak olaylarının hikayesi böylece 213 yıl evvelinden başlar....) 

....  

“Napolyon 400 parçalık donanması ile 1798'de denize açılır. İskenderiye sahillerine inen Napolyon'un maiyetinde; 40.000 asker, 40 general ve sadece askeri alanda değil, Mısır'ın kültür varlıklarının sömürülmesi ve ahlâken sukût ettirilmesi (ahlaken çökertilmesi ) için de 100 kadar bilim adamı, ressam ve artistine kadar zengin bir kadro bulunmaktadır (4).

"Sefer en ince teferruatına kadar hesaplanmış ve propaganda için Arapça matbaa dahi getirilmiştir. (5)  

….  

"Fransızları suyun dibinde olsalar yine bulacağım'' diyerek aylardan beri Akdeniz'de dolaşmakta olan İngiliz Amirali Nelson. Sonunda 400 parçalık Fransız donanmasını Ebûkir Koyu'nda yakalayarak kıstırır ve hepsini yakar (14 Ağustos 1798).  

“Gemilerinin yakılması Napolyon'u çok sarsar. Çünkü Mısır'a hapsolunmuş durumdadır. Uzun bir müddet burada kalacağı için köklü tedbirler alıp, halkla iyi geçinmek zorundadır.  

Bu çerçevede Müslümanlara sempatik görünme taktiklerine başlar.  

"Hz. Muhammed (sav)'in velâdetinin yıldönümünde büyük mevlit alayları tertip ettirir. Kendisi de şark usulü elbise giyerek başına sarık sarar. Bununla da kalmayıp Müslüman olduğunu ilan eder. (8). 

“Halka dağıttığı beyannamelerde de Besmele ile başlayıp;  

-"Fransızlar Müslümanların en kavi dostudur. Bunun ispatı şudur ki; Hıristiyan milletlerini Müslümanlarla muharebeye teşvik eden Papa'nın tahtgahı Roma'yı tahrip ettik. Müslümanlar ile muharebeyi kendilerine farz-ı ayn telakki eden şövalyelerin Malta'daki yatağını yıktık" (9) diyerek sükûneti sağlamaya çalışır.  

“Kurnazca yürütülen bu propaganda tesirini gösterir ve ortalık bir müddet için durulur. Artık Mısırlılar Napolyon'a ''Ali Bonapart" demektedirler (10).  

-"Napolyon bu arada Fransız ihtilali'nin fikirlerini yerleştirmek ve kültürünü tabana yayabilmek için Kahire'de bir Fransız mektebi ve tiyatro açar. Daha sonra da matbaa kurup gazete çıkartır.  

(Siyasi tarih meraklıları, Fransız ihtilalinin Osmanlı aydınlarını etkilemesini, Osmanlının parçalanmasında, Türkçülük, ulusçuluk düşünceleri ile birlikte değerlendirebilir.) 

“Napolyon'la beraber gelen bilim heyeti de İslâm medeniyetinin müesseselerini inceleyip, bunları 26 ciltlik bir kitapta toplarlar. Bunlara bakarak da kendi kanunlarını çıkartırlar.

(Daha sonraları biz de; yıllar önce kendimizden biri olan Yavuz devrinin meşhur âlimi İbni Kemal'in büyük bir kısmını hazırladığı bu kanunları. ''Fransız Vilayet Nizamnamesi'' adı altında Fransızlardan taklit etme garabetini gösteririz (12).

.....  

“Mısır'a çaresiz olarak hapsolan Napolyon için durumunu sağlamlaştırmaktan başka yol yoktur. Fakat bunun için de herşeyden önce Suriye'ye sahip olmak gerekmektedir. Çünkü Suriye; Akdeniz çevresindeki Mısır, Anadolu, Arabistan. Irak gibi dört büyük beldeyi coğrafi bir merkez olarak birbirine bağlarken, bu bölgeler arasındaki ulaşım ve ticaret bağlantısını da yapacak tek mevki durumundadır.  

Bunun yanısıra stratejik olarak da değeri büyüktür. Bu bölgeye sahip olacak herhangi bir devlet öteki devletlerin sömürgeleri ile olan bağlantılarını kesebilecek konumdadır (14).  

-Napolyon kendi notlarında da Suriye seferi için hedeflerini şöyle açıklamaktadır:  

-"...Türklerin elindeki bütün limanları (Doğu Akdeniz kıyısındaki) alalım. Suriye Hıristiyanlarını silahlandıralım ve Osmanlı topraklarında karışıklıklar çıkaralım. Akka kalesini alabilirsek, Mısır kamuoyu bizden yana dönecektir. Haziran'a kadar Şam'a varmış oluruz. İleri karakollarımız Toroslar'a kadar sokulur. 26 bin Fransız. 6 bin Memlûk ve 18 bin Dürzi ile doğuya doğru ilerleriz. Sultan sesini çıkartmamayı menfaatine uygun bulur. Iran Şahı Basra ve Şiraz yolu üzerinden ilerlememizi kabul etti. Allah isterse Mart'a kadar İndüs'e varırız..." (15).

(Meraklıları yaklaşık 213 yıl evvel açıklanan bu düşünceleri, Birinci Dünya savaşı ve sonrasında bu bölgelerin işgalini, İngilizler ile Fransızların yaptıklarını; Tarihin neden çok önemli olduğu ifadesinden hareketle, ibreti alem için tekrar, tekrar okumalıdırlar.)

“Fransızlar, ardında kanlı izler bırakarak 15 Mart'ta Suriye seferinin kilit noktası olan Akka'yı muhasara ederler. Fakat şehrin alnında ta Selahaddin Eyyubî devrinden kalma bir kahramanlık damgası vardır.  

Bir vakitler üçyüzbin kişilik haçlı ordusunun perişan olduğuna şahit olan şehrin eskimiş kale duvarları, yeni bir destana şahit olmaya hazırlanmaktadır. Kalede, şehadet soluklamaya hazır bekleyen seksenlik polat sineli bir ihtiyar vardır:  

Cezzar Ahmet Paşa... 

“… Napolyon, olanca kuvvetiyle saldırır. Fakat ihtiyar arslan metanetle kaleyi savunur. Oysa bu şöhret müptelası Fransız, kaleyi yirmidört saat içinde ele geçirmeyi planlamıştır. Napolyon Akka'da ilk raundu kaybedince civardaki emir ve beylere, Hıristiyan ve Yahudi ileri gelenlerine mektuplar yazarak yardımlarını ister:  

-“Vahhabilerin kurucusu Abdulvahhab'a. Mekke şerifi Galip bin Musaid'e, Maskad İmamı'na, Dürzi Emin Beşir'e, Maruni ve Yahudilere yazdıkları mektuplardan olumlu cevap alamaz.  

(Birinci Dünya Savaşında bu kez İngilizler Suudileri ayaklandıracak ve sonradan da "Araplar arkanızdan vurdular!" diyeceklerdir. Böylece hem Arap-Türk birliği bozulacak, hem de bölge Osmanlılardan temizlenecektir.) 

Hatta 22 Mayıs 1799'da Moituer Üniversel gazetesine verdiği bir ilanda da bütün Avrupa, Asya ve Afrika Yahudilerini Fransız ordusuna gönüllü asker olarak katılmaya çağırmakta, buna karşılık da Filistin'de bir Yahudi devleti kuracağını vaadetmektedir (20). 

 

Evet, ne denilmektedir?  

Bugünler dünlerden doğar. 

Yukarıda anlatılanlara göre Mısır ve diğer meselelerimiz dünlerden doğmamış mıdır?  

…  

Devam edecek…  

Resim;facebook.com'dan alıntıdır.  

a) 1-15-20, Kocabaş. Şakir; Tarihte Türkler ve Fra. Vatan Yay. İst/90, s. 134.  

b) 4-5-8-10-13, Kutay, Cemal Türkiye Hür. ve Mücadele a.g.e., s. 1348.  

c) 9, Ünal, Tahsin a.g.e., s.125.  

d) 12, Gerger. M.Emin Tanz. Avr. Top Türkiye İnkılap Yay. İst./89 s.116.  

e) 14, Akbıyık.Dr.Yaşar;"Ortadoğu'da Fra.-İng.Rekabeti, Türkiye , Milli Kültür.Eylül/89 s.41.  

f) 21.Cezzar Ahmet Paşa. Kültür Bakanlığı Yay Ank./81. s.2  

“Napolyon'un Akka Kabusu” İbrahim R (Şubat 1992 Yıl :14 Sayı :157)  

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..