Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '08

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

Ortadoğu’dayken Paris’i gezmek

Ortadoğunun Parisi’ndeydim ocakta.

O nasıl bir yer bir türlü karar veremedim. Bir bakıyorsun herşey süperlüks, arabalar, binalar, alışveriş merkezleri, dükkanlar, sokaklar… Bir daha bakıyorsun herşey harabe, yıkık dökük. Ama buna rağmen dedikleri doğru diyorsun, Paris’te olsam ancak bu kadar olurdu.

Beyrut’taydım Beyrut’ta…

Hani şu sürekli haberlerde bombaları, sokak ortalarında adam öldürmeleri ile meşhur Beyrut’ta. Duyar gibiyim, başka yer mi yoktu da kalktın burdan Beyrut’a gittin… Iyi ki de gitmişim, yoksa bir yerim yarım kalacakmış.

Beyrut’ta arap kültürünün üzerinde fransız ve ingiliz etkilerini buluyorsunuz. Binalar ağırlıklı olarak fransız sokaklarındaymışsınız gibi hissettiriyor. Bu günlük yaşamtıda da hissediliyor.

Halk karma… İç savaştan önce Beyrut nüfusu içinde Hristiyan ve Müslümanların sayısı hemen hemen eşitmiş. Şimdi Müslümanlar çoğunlukta. Halkın büyük çoğunluğunu meydana getiren Araplar, Lübnanlıları, Filistinli mültecileri, Suriyelileri ve başka göçmen Arap cemiyetlerinden oluşuyor. En büyük ve tek etnik azınlık Hıristiyan Ermeniler. Ama Hrıstiyan Araplar gibi iç savaş yüzünden ve sonrasında sayıları göçle azalmış ve azalmaya devam etmekte.

Beyrut aslında din bakımından coğrafi olarak da ikiye bölünmüş. Doğusu Hıristiyan, batısı ise Müslüman. Eskiden Müslüman topluluğun çoğunluğu Sünni iken 1960'lardan sonra göçler sonucu Şiilerin sayısı giderek artmış. Batı Beyrut'un bazı bölümlerinde küçük Dürzi toplulukları da yaşıyor. Zaten ne oluyorsa bu karma halktan oluyor. Herneyse, o konumuz dışı.

Hal böyle olunca istemediğiniz kadar cami, kilise, şapel ve daha bir çok ibadet yeri yapmışlar. Hepsi de çok bakımlı.

Trafik çarpışan oto alanı gibi. Herkesi birbirinin üzerinden geçmeye çalışıyor, dört şeritlik yolda altı, bazen yedi tane araba… Trafik deyince, Beyrut halkının fakir mi zengin mi olduğuna da bir türlü karar veremedim. Yolda aşırı lüks otomobiller ve son model 4x4 araçlar, her tarafı dökülen, çarpık çurpuk, bakımsız araçlarla ahenk içinde çarpışıyorlar (!). Sordum orada yaşayan insanlara, bu nasıl iş diye, Beyrut halkı çok mu zengin çok mu fakir? “Beyrut’ta eğer kenarda 100.000USD’den yoksa fakir sayılıyorsun” dediler. Yorumsuz…

Gezilecek o kadar çok yer var ki… Hangi birini anlatayım? Bir kere şehir merkezini ve oradaki meydanı görmek, oturup orada birşeyler içmek gerek. Sonra Harisa denen bir yer var, aklınız hayaliniz durur. Müslüman ve hristiyanların ortak ibadet ettikleri bir yer. Karadan otomobille gidebildiğiniz gibi sahilden teleferik ile de ulaşabiliyorsunuz. Deniz kıyısında ve ılıman bir iklime sahip olduğundan kışın hava çok yumuşak oluyor. Hatta kışın dört mevsimi bir arada yaşayabiliyorsunuz. Deniz kıyısına indikçe sıcak, dağların eteklerinden yukarı tırmandıkça soğuk ve en tepeye ulaştığınızda ise kar var. Eğer azimli iseniz aynı gün içinde hem denize girebilir hem de kayak yapabilirsiniz. Dağların ne kadar dik olduğunu siz düşününün artık. Bir yerleşimden başka bir yerleşime gidebilmeniz için, her koşulda sahil yoluna inmeniz gerekiyor ki bu manzara da izlemeye değer. Yazın hava nasıl olur o da ayrı bir konu tabi dikkat etmek lazim.

Biraz da tarih...

Şehirdeki Beyrut Amerikan Üniversitesi, Saint Joseph Üniversitesi, Lübnan Üniversitesi ve Beyrut Arap Üniversitesi Arap ülkelerinden pekçok talebeyi Beyrut'a çeken bir faktör olmuş. Ancak 1970'lerden sonra başlayan iç karışıklıklar ve Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra Filistin Kurtuluş Örgötünün (FKÖ) karargahını buraya taşıması ve devlet otoritesi ile düzeninin zayıflaması Beyrut'un cazibesini kaybetmesine sebep olmuş. Bu toplumsal ve siyasal karışıklıklar gittikçe artarak 13 Nisan, 1975'de iç savaşa yol açmış. Savaş 1991 yılında sona erdiğinde Beyrut bir harabeye dönüşmüş ve 150.000 Lübnalı can vermiş. Kentin merkezi onarılmasına ve maddi olarak biraz toparlanmasına rağmen geleceği hala belirsiz. 12 Temmuz 2006 tarihinde başlayan 2006 İsrail-Lübnan Krizi'nde İsrail’in hava saldırıları sırasında Beyrut kenti, özellikle güney kısmı, ağır hasar görmüş. Ama inanın bana, hasar gören yerler derhal kaldırılıp yerine daha güzelleri yapılıyor.

Yani diyeceğim o ki, havasıyla, suyuyla, yoluyla, toprağıyla, kültürüyle yani bütünüyle görülmeye değer bir yer bu mevsimde. Bir de iç savaş olmasa…

Devamı var, fotoğraflarla…

 
Toplam blog
: 38
: 4648
Kayıt tarihi
: 03.11.07
 
 

Çok okurum… Bazen kendi çapımda yazılar karalarım, kendim de beğenmem ama olduğu kadar, napiyim… ..