Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '07

 
Kategori
Felsefe
 

Oruç ve ramazan orucu

Oruç ve ramazan orucu
 

Oruç kelimesi Farsçadan dilimize geçmiş. Farsçada, günlük manasına gelen rûze kelimesinin Türkçeleşmiş şekli. Arapçası savm ve sıyâmdır. Savm kelimesi Arapçada "bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek" anlamında kullanılmakta.

Bakara:187’den anlaşıldığına göre ise, oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, bir ibadet amacı güderek ve bilinçli olarak, yemeden, içmeden ve cinsel ilişkiden uzak durmak demektir.

2:187... Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada kadınlar(ınız)la cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.

İmsak, Arapçada, m-s-k kökünden gelip, "bir şeyden el çekme, perhiz yapma, kendini tutma, kendini engelleme" manalarına gelen bir kelimedir. Zaten orucun temel unsuru da bu anlamdır. İmsak vakti tabiri, oruç yasaklarından yani yemeden içmeden ve cinsel ilişkiden uzak durma vaktinin başlangıcı anlamında kullanılır.

Yine Bakara:187’den, imsak vaktinin, tan yerinin ağarması vakti olup, sahurun sona erip orucun başlaması anı olduğu anlaşılmakta.

İftar vakti ise, oruç yasaklarının sona erdiği vakit anlamında olup, gecenin gelme vaktidir.

Kuran’da iki cins oruç bulunmaktadır. Bunlar 1- Ramazan orucu 2- Kefaret orucu.

Kuran’ın beyanlarından anlaşılır ki, orucun farz olanı sadece Ramazan orucu değildir. Kazaya bırakılan Ramazan oruçlarıyla, kefaret olarak tutulması gereken oruçlar da farzdırlar.

Bakara:183’de ve takip eden ayetlerde bakın nasıl oruç açıklanmıştır:

2:183 Ey inananlar! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.

Burada neden inananlardan öncekiler üzerine yazılı olduğu gibi, inananlar üzerine de yazılmıştır denmektedir? Kuran ayetlerinden bilinir ki, kötülüğe olan hırslar, oruçla sakinleştirilir. Oruç, bütün gün yiyecek, içecek ve cinsî münasebet gibi isteklerden nefsi alıkoymaktan oluşan bir mücadeledir. Aç kalmaktan doğan özlenen lezzetleri tattıran, iradenin kıymetini gösteren ilginç bir egzersiz şeklidir oruç. Fakat oruç, insanın nefsine, ilâhî emirlerin en zoru, en meşakkatlisi olarak görünür.

Sizden öncekilere yazıldığı gibi sizin üzerinize de oruç yazıldı söylemi, oruç meşakkatinin sadece size yüklendiğini zannedip de gocunmayınız demek içindir.

'Bu sayede korunmanız umulmaktadır’a gelinince, oruç sayesinde nefse ve şehvete hâkim olma alışkanlığını elde ederek günahlardan, tehlikelerden sakınıp takva mertebesine erebilme beklendiğinden, leziz bir lisanla “korunmanız umulmaktadır” denmektedir.

2:184 Sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır.

Bu ayette, orucun sayılı günlerde olduğu belirtilmiştir. Sayılı günler oruçları Kuranda bellidirler.

Güz Yağmurları (Ramazan) orucu otuz gündür (trantina) 2:185

Hac veya ümreye engellenip de sonradan güvene kavuşup hacca kadar kolayına gelen hediyeyi yapamaz ise oruç tutacaktır. Toplam 10 gündür 2:196

Yanlışlıkla bir mümin öldürüldüğünde diyet karşılığı tutulan oruç. Kesintisiz 2 aydır 4:92

Bilinçli olarak yok yere edilen yeminin kefareti olarak oruç. Toplam 3 gündür 5:89

İhramdayken avlanıldığında kefaret olarak oruç. Süresi avlanana bırakılmıştır. 5:95

Kadınlarına zıhar edip sonradan sözünden dönenlerin azad imkanları yok ise, ilişkiye girmeden önce tuttuğu oruç. Kesintisiz 2 aydır(şekli tartışmalıdır). 58:4

Oruca zorlukla dayanılıyorsa, bir yoksulu doyuracak kadar fidye verilmelidir denerek, kolaylık prensibi burada da ön plana çıkarılmıştır. Buna rağmen oruç tutmanın beşer için daha hayırlı bir eylem olduğuna da dikkat çekilmiştir.

Bizi asıl ilgilendiren, GüzYağmurları orucu olduğundan, aşağıdaki ayetin hemen analizini yapmaya çalışalım.


2:185 Güz yağmurları(ramazan) trantinası (otuzluğu) o trantinadır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kuran, o trantinada indirilmiştir. O halde bu trantinaya ulaşanınız onu oruç tutarak geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.

Ayette çok açık bir tavsiye bulunmaktadır. Kuranın indirildiği trantina olan GüzYağmurları trantinasına kim ulaşırsa, onu oruçlu geçirmesi tavsiyesidir bu tavsiye. O trantinaya ulaşan kişi eğer hastaysa, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutacaktır. Akla hemen şu soru gelmektedir. Hasta kişi madem ki oruç tutmamaktadır, o zaman zarfında ne yapmaktadır? Oturup dinlenmektedir, çünkü kişi hastadır. Güçten düşmüştür. Mikroplara karşı bir mücadele vermektedir. Bu yüzden bitkindir, dinlenmektedir.

O trantinaya ulaşan kişi eğer yolculuk halindeyse yine tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutacaktır. Yolculuk halindeki kişi madem oruç tutmamaktadır, bu zaman zarfında ne yapmaktadır? Tabii ki yolculuk yapmaktadır. Beden yorgundur. Yolculuk sebebiyle normalden daha fazla enerji harcamaktadır. Dolayısıyla besine, suya ihtiyacı vardır. İslam kula taşınabilecekten fazla yük yüklemezdir.

Bu durumların hiçbiri meydana gelmez ise, kişi trantinayı ORUÇLU halde geçirecektir. Başka? Mesela seyahat edebilir mi? Hayır edemez, çünkü enerji harcayacaktır, susayacaktır, onun için oruçluyken bunu yapmamalıdır. Misal, hastalanırsa? Bilmelidir ki beden aşırı derecede mücadele vereceğinden besine ve suya ihtiyacı olacaktır. Dolayısıyla oruçluyken hastalanılırsa, oruç hali hemen terk edilmelidir. Emanet edilmiş bedene eziyet edilmemelidir.

Peki, oruçluyken kişi çalışabilir mi? Hayır çalışmamalıdır. Çünkü bir kere ayet trantinayı oruç tutarak geçirin demektedir. Çalışılması gerekseydi, ayet çalışarak geçirin diyecekti. Hem çalışıp hem oruç tutarak geçirilmesi gerekseydi, ayet hem çalışın hem oruç tutun diyecekti. İki, oruçluyken çalışarak bedene fazladan yük yüklemek hem ona zulmetmekle birdir hem de Allah bizler için kolaylık istemektedir, zorluk istememektedir (aynı ayet). Üç, oruç bir nefs sınavıdır. Ayette, “Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır” denilmektedir. Ne için şükredilecektir? Şükredilmesi gereken şey, Allahın bizler için karşılıksız sunduğu rızıklardır. Bir takım hırslardan arınıp, çok para kazanmayı en azından bir ay müddetince bırakıp, yiyeceklerden yani nimetlerden oruç adayıp, karşılıksız rızıklanacağımızın bilincinde olarak, çalışmadan, para kazanmadan bu gerçeğin farkına varma sınavıdır bu sınav. Hangi gerçeğin? KARŞILIKSIZ RIZK, KARŞILIKSIZ NİMET gerçeğinin.

Çünkü bizler ne yazık ki bu gerçeğin farkında değiliz. Her beden rızkıyla beraber doğmaktadır. Evet, beşerin çalışması çabalaması, her gün yeni bir oluş içerisinde bulunması, tekâmül edebilmesi için kaçınılmaz bedensel bir ameldir, iştir. Fakat hırslarımıza kapılmamamız gerekmekte olduğu gerçeğini genelde göremeyiz. Beş kuruş bile para kazanmasak, aç kalmayacağımızın bilincinde değilizdir. Denemesi bedavadır, parasızlıktan dolayı, açlıktan ve susuzluktan ölmezsiniz. Size rızkınız sürekli verilmektedir. Allah'a iftira ederek, Allah'ın kendilerine verdiği rızkları haramlaştıranlar müstesna, onlar hüsrana uğramışlardır, sapıtmışlardır; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar (6:140).

İşte bu aşamada GüzYağmurları orucu, her türlü rızktan, her türlü nimetten, belli bir süre için bedeni men ederek, benliğimize bu karşılıksız verilenin farkına varmamızı sağlar. İftar vakti gelince, Allahın bizden umduğu şükrü, teşekkürü yapar ve ağzımıza, çalışıp para kazanmamış olmamamıza rağmen soframızda bulunan o rızkı atarız, o bir bardak suyu içeriz. Bu bir ritüeldir, bunları yaparken tüm yukarıda anlatılanları idrak etmemiz umulmakta, bizi doğru yola kılavuzladığı için O’na olan teslimiyetimizin bir ifadesi olarak kendisini yüceltmemiz istenmektedir: “Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister.”

Artık oruç açılmıştır, kısıtlandığımız nimetlerden tan yeri ağarıncaya kadar yiyilip içilecektir.


2:187 Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada kadınlar(ınız)la cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.

Şimdi burada dikkat: Eşlerinize(zevceiküm) değil, kadınlarınıza (nisaiküm) denmektedir. Demek ki hitabın hedefi yine değişmiş ve erkeğe yönelmiştir. Erkeğin başını derde sokan şehvetlerin birincisi mideyi doldurmak iken ikincisi de cinsellik şehvetidir. Erkek ne yazık ki bu iki hususta aşağılık yaratılmıştır. Hem de o kadar aşağılık yaratılmıştır ki, mescitlerde, ibadet yerlerinde, Allahıyla baş başa olup ibadet halindeyken bile, kadınlar(ıy)la cinsel ilişki kurma hayâsızlığını bile gösterebilmiştir. Ama doğru yola iletilen erkek nefsine hâkim olmaya çalışmış ve bu hususta Yaratanına tövbe etmiştir. Artık o kadınına yaklaşabilirdir ve onlar hep beraber tan yeri ağarıncaya kadar yiyip içebilirlerdir.

2:185…O halde bu trantinaya ulaşanınız onu oruç tutarak geçirsin...

Bu emirden kasıt,

1- Ramazanda (güzyağmurları mevsimi) bir ay oruç tutulmalıdır ama çalışılmamalıdır,

2- Eğer çalışmak gerekiyor ise, oruç tutulmamalı ama her günün fidyesi aksatılmadan verilmelidir,

olduğunu düşünmekteyimdir.

RAMAZAN ORUCU İSTE BÖYLE BİR ORUÇ ŞEKLİDİR

 
Toplam blog
: 24
: 2699
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

Rumî takvimin 1900+55 senesi sonunda nüfusa katkıları olsun diye annem ve babam oturmuşlar, benim il..