Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '13

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Osmanlı'nın fethedemediği tarih dolu ada: Malta

Osmanlı'nın fethedemediği tarih dolu ada: Malta
 

Malta


Jabiroo Kuşlarından biri olsaydınız, nereye gitmek isterdiniz? Ben Malta’daydım bu kez. İki seçeneğim vardı; ya THY ile direkt uçacaktım Malta’ya, ya da Air Malta Havayolları’nı kullanacaktım. Ben THY’den şaşmadım yine. Ve sorunsuz bir uçuşla Malta’ya kavuştum!

Sicilya ile Kuzey Afrika arasında yer alan Malta, Avrupa’ya bu denli yakın oluşuyla dikkatimi çekiyordu öncelerde. Ama gittiğimde gördüğüm manzara karşısında, dikkatimi çekebilecek aslında ne kadar çok sebep olduğunun farkına vardım. 

İlk gün feribotla Comino’ya geçtim. Buradaki birbirinden güzel plajlar arasında seçim yaparken çok zorlandım. Ama en sonunda kendimi bir tanesinde uzanmış halde buldum. Dinlenirken dalgaların sesini dinledim; biraz soğuk çay içtim, serinledim. Ardından kendimi denize attım... Daha sonra Valletta’da bulunan Grans Master’s Sarayı’nı görmek üzere yola koyuldum.1571 yılında yapılan saray, çarpıcı mimarisi ve içerisinde tablolarla adından söz ettiriyor. Bu tablolar arasında özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun Malta Kuşatması ile ilgili figürleri dikkatimi çekti. Malta’nın tarihteki en büyük başarısı adayı Osmanlı’ya karşı savunmak olmuş. Bu yüzden Malta’ya gelip Türk olduğunuzu söylediğiniz zaman kuşatma ile ilgili bildiklerini anlatmaya başlıyorlar. Vakit akşam olurken, feribota binip geri otelime geri döndüm.

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Mdina, Sessiz Şehir olarak bilinen bir ortaçağ kale şehri olarak görülmesi gereken yerler arasında. Malta’nın eski başkenti olan Mdina, Valletta’dan bile daha eski bir şehir. Dar sokakları arasında kaybolmak inanılmaz derecede hoşuma gitti. Mdina resmen yaşayan bir tarih, gözlerimi dört açarak etrafa merakla bir şekilde baka baka boydan boya ilerledim şehirde. Yer altı mahzenleriyle de ünlü olan Mdina, başkent Valletta’ya çok yakın.

Akşam üstü, ününü duyduğum Rubino’ya gitmeye karar verdim. İlk önce şekerleme dükkanı olarak açılan Rubino, şimdilerde Malta’ya özgü lezzetler ve İtalyan mutfağından otantik yemek tarifleri sunuyor. Sıcak atmosferiyle içimi ısıtan restoran, leziz yemekleriyle de gönlümü çaldı diyebilirim. Malta’ya yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. 

Ertesi gün Malta’da son günüm olduğundan, otel odama dönmeden önce İstanbul’a götüreceğim birkaç şişe şarabı satın almam gerekiyordu. The Wembley Store, hem harika lezzetlerin sunulduğu hem de lezzetli şarapların satıldığı bir yer. O kadar yemek yememe rağmen, eğer burada biraz daha fazla kalsaydım tutamayacaktım kendimi! Daha fazla göz gezdirmeden insanların ne yediklerine, şaraplarımı seçip otel odama doğru yola koyuldum. 

Cirkewwa yolu üzerinde St. Paul's Bay’den geçtiğinizde Cirkewwa'nın hemen dibindeki Red Tower dikkatimi çekti. Burada Malta'nın tepe manzaralarının çok güzel olduğunu fark ettim. Manzara harika, mimari ince ince işlenmiş. Malta’da hüküm sürmüş tüm uygarlıklar Malta‘ya bir iz bırakmış. Kendinizi çoğu zaman İngiltere’de, bazen İtalya’da, ara sıra da bir Ortadoğu ülkesinde gibi hissediyorsunuz. Hava kararmaya başladığında kendimi gecelere doğru bırakmak istedim ve taksiye atlayarak St. Julians’ın Paceville bölgesine doğru yola koyuldum. Bu bölge barları, gece kulüpleri ve diskoları ile ünlü. Malta’da içki fiyatları da ucuz olduğu için aktif ve dolu bir gece hayatı var. 

Malta'ya gitmeye karar verirseniz; birbirinden doğal ve güzel plajları, uygun fiyatları ve farklı kültürüyle bambaşka bir seyahat deneyiminin sizi beklediğine emin olun...

 
Toplam blog
: 67
: 2743
Kayıt tarihi
: 15.04.13
 
 

Jabiroo ismi bir tür Güney Amerika leyleğinden esinlenerek bulunmuştur. Jabiroo özel seyahat haya..