Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '09

 
Kategori
ÖSYS
 

ÖSS için öğrencilere öğütler (1)

ÖSS için öğrencilere öğütler (1)
 

ÜNİVERSİTEYE AÇILAN PENCERE...


Seni, önce, felsefeci- şair Afşar Timuçin’le başbaşa bırakayım bir süre:

“Nerede bir insan varsa orada umut vardır. Vişnelerin karaya çalan kırmızısı gibi, incirlerin sayılmakla bitmeyen oyuncak çekirdekleri gibi, bir odanın penceresinden bir çırpıda girip bir portakal yuvarlağını kaplayan bir gün ışığı gibi, bir kelebeğin kanadına konan yağmur damlası gibi umut..."

*****

Gel, şimdi de biz söyleşelim.

Ha, başta belirteyim:

Bizde en kolay şey, öğüt/ akıl vermedir.

Öğrenci evde/ okulda/ kapıda karşılaştığı komşusundan, şundan bundan hep “öğüt” dinler.

Bir kısım kişiler de, kalabalık ortamlarda, yakaladığına öğüt vererek doyum sağlar.

Bak, biz başbaşayız; söylediklerimizi kimse duymaz.

Haydi, “Bir kez daha hoş geldin”le diyeyim.

******

Ahmet Haşim'i bilirsin.

Ferc-i Âti dendi mi, akla gelen en ünlü sembolist şairdir. Ondan önce, Servet- i Fünun'da Cenap Şahabettin sembolizmi benimsemiştir; ama edebiyatımızda sembolizm dendi mi, hemen Ahmet Haşim’i hatırlayacaksın. Biliyorsundur, Ahmet Haşim, “Piyale” adlı şiir kitabının önsözünde şiir/ sembolizm hakkındaki düşüncelerini açıklar.

Unutmamışsındır sanıyorum, Ahmet Haşim, gerçeği/ güzelliği, “görünenin görünmeyen” kısmında arar.

Sen de, doğruyu/ doğru bilgiyi, umutsuzluğa düşmeden, yaratacağın/ kuracağın o güzel “bilgi dünyası”nda arayacaksın.

Bunun için, biraz da Ahmet Haşim ol, güzelliği görünenin görünmeyen yüzünde ara!

Sakın yanlış anlama, hayalci ol, gerçeklerden/ çevrenden kop, demiyorum.

Gördüğün güzellikler olsun, çirkinlikleri güzele dönüştürme senin elinde.

Elinde sözcüklerin en güzeli/ etkileyicisi var; onları harmanlamak, onlardan güzellikler yaratmak senin elinde.

Gözünün önünden çirkin görüntüleri uzaklaştır; zorla gelenleri “güzel”e dönüştür:

Finalde, son penaltıyı gole çeviren bir futbolcu...

Üniversiteyi kazanan öğrencinin ve sevenlerinin sevinci...

Loto’yu kazananların aile içinde kalan coşkusu...

Ve senin düşündüğün/ hayal ettiğini en güzel görüntüler gelsin gözünün önüne.

Onun için, biraz da Ahmet Haşim ol, derken, bunları demek istiyorum.

Futbolu seviyor, haşlanıyorsan futboldan, gol attığını, senin golünle insanların coştuğunu düşün!

Çözeceğin her doğru sorunun getirisinin seni sevdiğin kentlere/ üniversitelere taşıyacağını kurgula bir romancı gibi.

ÖSS’ye yönelik çalışmalarda öğrenmişsindir, yazınsal ürünlere yazınsallık katanın kurmaca olduğunu.

Bilirsin, romancı, gerçek yaşamdaki bir gerçeği, kurmaca dünyaya taşır.

Sen de, bir romancı/ öykücü gibi kurgula, yaz lise sonrası yaşamını.

Hani, ne diyordu Yaşar Kemal?

Şu bizim Çukurovalı, betimleme ustası, bir kısım eleştirmenlerin dediği gibi “Çağdaş Homeros”, İnce Memed’in yazarı:

Anlattığım her olay Çukurova’da geçmez. Ülkemin herhangi bir yöresinde tanık olduğum bir olayı, tanıdığım kişiyi alır, Çukurova coğrafyasına taşır, orada kurgularım.

Sen de bilgilerini kurgula, bilgilerinden bir soru dünyası yarat!

Bilgini sorularda test et, sorularda ortaya çıkacak eksik bilgiyi ara bul, sor, öğren!

Bilgine bilgi kat!

Unutma, tekrar edilmeyen, sorular yoluyla doğruluğu/ geçerliliği/ işe yararlığı test edilmeyen bilgi, bir yüktür senin. Bu yükü taşıyarak kafanı yorma hakkın yok. Bilgiyi yük olmaktan çıkarmak senin elinde, uygulamada o bilgilere yaşarlık/ gerçeklik sağla ki, hafifleyesin.

Unutma, çözülen her soru, bilgiyi doğru yerde kullanmışsan, seni rahatlatacağı için, öteki sorulara geçtiğinde üstünde bir hafiflik hissedersin...

Güvenle geçersin öbür sorulara, kuşkunun yeri yoktur artık; uçup gitmiştir kuşku kuş misali.

*****

Her şey senin elinde, kalem de, kağıt da...

Bilgi de sende, öğrendiğin bilgilerle bir dünya kur kendine:

ÖSS Dünyası

Bilgi Dünyası

Bilgiyi Değerlendirme Dünyası.

*****

Sana “Çalış!” demeyeceğim; onu sen, kendine söyleyeceksin.

Sen, seni üniversiteye taşıyacak bir sınava, ÖSS’ye hazırlandığına göre...

Sana başkalarının “Çalış!” demesini beklemeden, kükreyecek, seni sevenlerin yüreğine su serpecek, onları rahatlatacaksın:

Birinci vazifem, çalışmak, çalışmak, çalışmaktır.

Bakma, Napolyon’un “Para, Para, Para!” dediğine, sen, ona inat, “Çalışmak, çalışmak, çalışmak!” diyeceksin!

Ve eyleme geçeceksin, bu, lafta kalmayacak çalışmak.

Zaman su gibi aktığı günlerde, zamanı “bozuk para” gibi harcamayacaksın!

Gelecek yazı: ÖSS İÇİN TÜRKÇE İPUÇLARI 1 ( Eylem Çatısı)

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..