Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

23 Ağustos '10

 
Kategori
Eğitim
 

ÖSYM de Neler Oluyor

ÖSYM de Neler Oluyor
 

ÖSYM özellikle gençler için “hayat-memat meselesi” haline gelmiş LYS, KPSS, KPDS, TUS gibi sınavları düzenleyerek, sonuçlarına göre yerleştirmeleri yapan bir kurum. Türk eğitim sisteminin yapısı itibarı ile en küçük hatasında bile binlerce gencin gelecek hayalini yok edebilecek bir öneme sahip. Durum böyle iken büyük büyük hatalar ardı ardına ortaya çıkıyor ve sorumlulardan “tık” çıkmıyor. Mecburen yapılan açıklamalar “Olur böyle şeyler, mühim diil canım” havasında.

Oysa bu yıl hem üniversite sınavına hem de KPSS’ye giren iki çocuk sahibi bir anne olarak, yapılan hatalardan bazılarını aktardığımda işin ciddiyeti daha da anlaşılacaktır umuyorum.

Üniversite sınavı sonuçları açıklandıktan kısa bir süre sonra matematik fen alanında sınava giren öğrencilerin başarı sıralamasının hatalı yapıldığı ve yeniden yapılan sıralamaların geçerli olduğu açıklandı. Bazı adayların başarı sıralarının 100.000 kadar gerilere düştüğü yazıyordu gazetelerde. Doğrusu, ÖSYM Başkanından bizzat işitmediğim bu açıklamanın gerçekliğine inanmamış ve gazetelerin de bilinçli olarak yanlış haber yaptığını düşünmüştüm. Bu nedenle de tercihlerin yapılacağı son günlere kadar ailecek tekrar sınav sonuçlarına bakmaya ihtiyaç duymamıştık.

Ardından, adaylara doğru tercih yapmalarında yardımcı olmak için yayınlanan yerleştirme kılavuzunda, hangi fakülteyi hangi sıradaki adayların seçebileceğini belirten başarı sıralamalarının yanlış olduğu haberleri yayınlanmaya başlandı. Çok saf olduğumun farkındayım ama buna da şöyle dedim “ Canım bunlar geçen seneki sıralamalar, aşağı yukarı sonuçlar olması gayet normal. Hem bu sene sistem değişti. Kılavuzu hazırlayanlar da en doğru en yakın olan sıralamaları tespit etmişlerdir mutlaka.”

Yanılmışım. Hem de çooook yanılmışım. Tercih süresinin bitimine birkaç gün kala ÖSYM’nin sitesinden sonuçlara tekrar bakalım dedik ve ŞOK! ŞOK! ŞOK! Oğlumun başarı sırası 32.000 birden gerilere düşmüştü. Şoku çabuk atlattık ve yeni duruma adapte olarak değerlendirme yaptıktan sonra kararı oğluma bıraktık. Oğlum tercihlerini yaptı ve sonuçta istediği bölüme yerleşti. O şanslı olanlardandı. Ancak etraftaki pek çok genç için sonucun hüsran olduğunu biliyorum. Birkaç gün önce Abbas Güçlü’ye derdini anlatarak dertlerine çare bulmaya çalışan gençlerin durumlarını okuduğumda, durumun ne kadar vahim olduğunu bir kez daha anladım. Örneğin, başarı sırası 1974 olan bir genç, 8.000 lerde başarı sırası ile öğrenci alan bölümler arasından da tercih yaptığı halde açıkta kalmıştı. Başarı sırası 13.000 olan başka bir genç, kılavuzda 50.000’lerde başarı sıralarındaki öğrencilerin yerleşeceği belirtilen bölümleri de tercih listesine eklemiş ve son tercihine girmişti. Bunun yanı sıra en seçkin üniversitelerde dahi boş kontenjanlar kalmıştı. Şimdi istenen bu kadar karmaşanın yaşandığı bu yılki seçme sınavında, bu yıla mahsus olmak üzere boş kalan kontenjanlar için yapılacak 2. yerleştirmede, ilk yerleştirmede herhangi bir bölüme kayıt yaptırmaya hak kazanan öğrencilere de Anadolu Liseleri sınavında olduğu gibi 2. yerleştirmeye başvuru şansı verilmesi idi.

Devlet memurluğuna girmek için girilen KPSS’ye gelecek olursak: Bu yıl pek çok adayın önceki yıllara göre çok yüksek puanlar aldığı bilinmekte. Ancak son günlerde ortaya atılan iddialar yenilir yutulur gibi değil. Deniyor ki, en yüksek puanları alan adayların azımsanmayacak bir bölümü ya karı koca, ya aynı evde yaşayan kardeş ya da aynı evi paylaşan arkadaşlarmış. Gazetelerde bu durumun tespit edildiği ve pek çok adayın sınavın iptali için mahkemelere başvurmaya başladığı yazılıyor. Ümidini bu sınava bağlamış pek çok gencin hayal kırıklığını düşünebiliyor musunuz?

Basını takip ettiğinizde ise, sınav sorularının internette elden elde dolaştığının anlaşılmasından sonra Polis Meslek Yüksek Okulu sınavlarının iptal edildiğini, LYS, KPSS ve DGS sınavlarının aynı güne denk gelmesi nedeniyle sistem kilitlenince başvuruların üç kez uzatılmak zorunda kalındığını öğrenebilirsiniz.

Şimdi tüm bunlardan sonra “ÖSYM’de neler oluyor?” diyenlere katılmamak mümkün mü? “ÖSYM’ye acil neşter vurulmalı” dememek mümkün mü? Peki ne olacak? Nasıl düzelecek bu kurumun hali? Ben ÖSYM’nin yapılanmasından, iş yükünden, bu hayati hataların neden kaynaklandığından anlamam. Ama Sn. Nimet Çubukçu’nun bir an önce bu konuya yoğunlaşması gerektiğinden eminim.

Sevgi, sağlık ve huzurla kalınız…

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..