Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Otomatik Pilot Kim veya Gerçek Kontrol Kimdedir?

İnsanlar doğdukları andan itibaren, bir şeyler öğrenirler. Bu öğrenmelerin bir kısmı bilinçli olurken, büyük bir kısmı ise bilinç dışı olarak gerçekleşir. İş planlı eğitime gelince ise bir şablon dâhilinde öğrenmeler bir düzen içinde gerçekleşir.

Çoğunlukla insanlar gerçek hayatlarını düzene sokabilmek için, çocukluk yılları ve aile çevrelerinin baskısıyla veyahut yönlendirmesiyle, kimi zaman da çevre şartları ve "süper kahramanların" etkisiyle meslek ve mesleğe uygun olarak yol veya yöntem seçerler. Dünya nüfusunun ciddi bir yüzdesinin ise böyle seçim lükslerinin olmadığının bilincinde olmayan modern dünya insanı, genellikle seçimlerine neden olan şeyleri pek sorgulama zahmetine de katlanmaz. Neden sorgulasın ki? Sorgulama nedenleri arasında asla ben Afrika'nın x kabilesinde de doğabilirdim gibi bir ihtimal asla oluşmaz. Bu vesileyle sağlıklı bir değerlendirme yapmaktan çok, kendilerinden sonrakilerin onlara güleceği bir hayat yaşar giderler. Bu arada birçok insan öğrenmeyi, sınavlardan geçer not almak olarak yorumlamaktadır. Eğer, gerçek hayata dair bir problem karşısında sınav notu elli olanla sınav notu yüz olan aynı derecede çözümsüz kalıyorsa aslında sınavlar sadece değerlendirmeden çok sınıflandırma amacını taşıyor demektir. Bu da tamamen yapay bir sınıflandırmadır. Bu yapaylık kişi de ben oldum hissine neden olsa da gerçekte hiçbir şey olamadığının ondan profesyonelce gizlenmesiyle bir bakıma komik duruma da düşmüş olur. "Öğrendiği iddia edilen yapamıyorsa ne öğrenmiştir? Sorgulanmalıdır. Gerçekten öğrenmiş ve de bu defa da yapmıyorsa yine nedenleri sorgulanmalıdır." Her iki durumda da kişinin hem kendine yaptığı, hem de başkalarına yaptığı zulümdür. Aynı şekilde ikna edilmeden yapılan sahte eğitim ve sahtelik kokan oyalama hareketi kişiye yapılan zulümdür. Bu apaçık zaman çalmadır. "Zaman çalma"  hali, her iki taraf için de geçerlidir.

İnsanlar 21.yüzyılda çok inanılmaz bir yanılsama içerisindeler. Bu yanılsama tamamen "ben" ve ego merkezli, asla doyurulamayan, bilakis acıkması için her türlü dalaverenin yapıldığı karmaşık düzenlemeler bileşkesidir. Güçlenen ego aynı zamanda insan türünün sonunu getirecek acımasızlıklarla dolu birçok oyunu da içerir. Güç oyunu, siyaset oyunu, din oyunu, sınıf oyunu, ırk oyunu. Tüm oyunlar, bilim insanları o derece meşgul etmek zorunda ki,   gün değil yirmi dört, yüz yirmi dört saat olsa insana zaman yine yetmeyecek. Hâlbuki çoğu zaman her şey çok basit; sohbet etmek istediğinle sohbet et. Sindiremeyecek kadar yeme. Pişman olmayacağın kadar konuşma. Açken tokluğu, tokken açlığın kadrini bil. İnsanların da senin gibi insan olduğunu bil. "Temiz su"* iç. Ama ne mümkün. 21. yüzyıl insanının en büyük yanılgılarından birisi de süper kahraman diye inandıklarının tamamının sadece kahraman yansımalarından ibaret olması. Öyle ki, inandırılan mitler kişide yüksek oranda "eksiklik" hissine ilave olarak,  tatmin edilme arzusu yaratıyor. Tüccarların 21. yüzyıla damgasını vuran en büyük buluşları yaratılan "bağımlılık" duygusu. Bu yaratılan bağımlılık duygusu her şeyden çok daha güçlü ve arzulu. 21. Yüzyılın olağanüstü buluşu bağımlılık kontrolüdür. Arzularını kontrol edemeyeni kontrol ederler. Zihnini kontrol edemeyeni de kontrol ederler.

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..