Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Otorite, akıl ve vicdana ters ise?

Bir süre önce haberlerde gösterilmişti. Hatta yabancı bir tv. kanalında  yarışma programı olarak sergilenen ama aslında psikolojik bir deney olan bir program değerlendirildi. Uzman görüşleri alındı. Buna göre varılan sonuç insanların otoriteye uymadaki yatkın yapısını ortaya koyuyor.
Deney şöyle: Bir kişi dışarıda ve bir kişi de etrafı elektrik kabloları ile ilişkilendirilmiş halde bir odada. Dışarıdakinin sorduğu her soruya verdiği yanlış cevap sonrası, dışarıdaki içerdekine elektrik şoku veriyor ve voltaj giderek arttırılıyor. Belli bir müddet sonra içerdeki ahlamaya vahlamaya sonra çığlıklar atmaya ve kıvranmaya başlıyor. Dışarıdaki itiraz edip bırakacak olsa program yöneticisinin otoriter tavrı “kurallar böyle” demesiyle dışarıdaki kişinin oyuna devam ettiği görülüyor. (Kuşkusuz ki içerdekine bu işkence yapılmıyor ama hazırlanan mizansen sayesinde dışarıdaki öyle zannediyor)
Bu deneyden çıkarılan sonuca göre otorite insanların aklından, hatta vicdanından daha baskın bir rol oynuyor. İşte bu tespit üzerinde ne kadar düşünsek yeridir.
Bu bilimsel bulgu genel bir özellik arz edebilir. Ama bence bu deneye sonsuz sayıda devam edilse sanırım çok cüzi de olsa otoriteye boyun eğmeyen ve aklının ve vicdanının sesine kulak verenler bence çıkacaktır. Neden derseniz insanlık tarihine bakalım. Orada sanırım cevabını buluruz.
İnsanlık tarihi inandığı doğruları otoritenin gücüne boyun eğmeyerek sonuna kadar savunan insanların mücadelesine sahne olmuştur. En başta dinler bu sayede yayılmış, bilimsel bulgular insanlığı bu sayede aydınlatmıştır. Şöyle bir hafızamızı yoklarsak onlar başlangıçta ne kadar azdılar… Düşününüz…
Hatta insanlığın geçirdiği devrimsel aşamalarda da başlangıçta hep sayıca az ama kendi doğrusunu ortaya koyan ve giderek başkalarının da o doğrular etrafında kümelenmesini sağlayan ama o zamanki otoriteye boyun eğmeyen sayısız örnekler vardır. Fransız İhtilali, Rus İhtilali, Çin’deki Mao devrimi, Küba’daki Castro devrimi gibi… Hatta Atatürk devrimleri…
Geleneksel otoriter kültür anlayışı, başka bir ifade ile otoriteye yanlış bile olsa boyun eğen insan tipinin anlayışını irdelersek sosyolojik kaynaklara göre şu öğeleri içerdiğini görürüz:
“Evreni anlamaya insanın gücü yetmez.
  Neyin iyi neyin yararlı olduğuna insanın kendisi karar verecek güçte değildir.
  İnsan aciz bir yaratıktır, kaderine boyun eğmelidir.
  Değişiklik kötüdür, gelenek ve görenekleri olduğu gibi devam ettirmek iyidir.”
Ama sorgulayan, araştıran, özgür düşünen ve kendi doğrularının peşinde gitme cesaretini gösteren, sonuçta insanlığın önünü açan anlayış ise şu öğeleri içerir:
“İnsan hem kendini hem de evreni inceleyerek anlayabilir.
  İnsan, kendisi için neyin yararlı ya da zararlı olduğuna kendisi karar verecek yetenektedir.
  İnsan doğayı anlamalı ve denetimi altına almalıdır.
  Değişiklik yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır ve iyidir.”
Akıl ve vicdan, bir “insan” için otoriteden önde olmalıdır. Ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 82
: 1046
Kayıt tarihi
: 24.05.11
 
 

TED Ankara Koleji ve ODTÜ Kamu Yönetimi mezunuyum. Asıl mesleğim bankacılık. Çeşitli kuruluşlarda..