Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '11

 
Kategori
TV Programları
 

Öyle Bir Geçer Zaman ki sezon finali

Öyle Bir Geçer Zaman ki yine vurucu bir sezon finaliyle tatile girdi. Ali Kaptan yine yapacağını yaptı. Balıkçı’yı vurdu. Hamile eski karısını tam vuracakken, biri Ali Kaptan’ı vurdu. O kişi, Ali Kaptan’ın öz annesiydi. Dizideki şiddet sahnelerini sevmeyenler olabilir. Cemile tecavüze uğradıktan sonra, diziyi izlemeyi bırakanlar olduğunu da biliyorum. Ama bir diziyi % 80- 90 beğeniyorsanız, hele oyuncular iyiyse mutlaka düzenli olarak seyretmelisiniz. Bu dizide beni en çok oyuncular ve nostaljik tatlar büyüledi. Sezon finalindeki klasik bir düğün sahnesi ve sonundaki şiddet dolu dakikalar, oyunculuklar sayesinde efsane oldu. 

Dizide Cemile’nin bütün çocukları sevdiklerinden ayrıldı. Mete’nin öğretmeniyle Lunapark’ta geçirdiği saatler, öğretmenini çiçek alarak hastanede ziyaret etmesi, konuşurken öğretmenin huzur dolu ölümü ve Mete’nin o üzgünlükle söyledikleri bence unutulmaz sahnelerdi. Mete, bundan sonra kimi severse sevsin, öğretmenine duyduğu platonik aşkının üzerine çıkamayacaktır. Öğretmeni onun için bir idol, ünlü bir müzisyen olabilmesi için bir motivasyon kaynağı olacaktır. Bu yüzden de ona hayranlığını Ajda Pekkan, Berkant gibi ünlü müzisyenlerin çıktığı radyo programında dile getirmişti. Annemin de dikkatini çektiği gibi, Mete, öğretmeni ölüm döşeğindeyken bile ona saygısını muhafaza etti. İnci Hoca’nın mektubunun satırları ise tekrar tekrar okunup örnek alınacak sözlerle doluydu. “Benim en büyük eserim sensin” yazıyordu. 

Soner’le Aylin’in aşkı ve son vedaları da etkileyiciydi. Soner’in kardeşi ise, bir an önce Soner’in yurtdışına gitmesini isteyecek kadar çığırından çıktı. Aslında bir bakıma haklıydı. Aylin onun için, parasıyla satın alınmış oyuncak bir bebek gibiydi ve abisi ona göz dikiyordu. Murat’a iyi niyetle yapılan en büyük haksızlığın ise, Aylin’le evlendirmek olduğunu anlamış olduk. Soner’in düğünde deniz yıldızını işareti olarak bırakması çok romantikti. Soner’in yurtdışına gittiğini sana Aylin, inanılmaz moral buldu. Belki de yıldızı bırakan “Her Eve Lazım Süleyman”dı. Ben önce Soner’i Ali Kaptan’ın katili sandım. Zira o, Aylin için her fedakarlığı yapardı. 

Nedense Berrin’in aşkı beni pek etkileyemiyor. Ya Berrin’i oynayan oyuncudan dolayı, ya da onun aşkıyla özdeşleşemememden dolayı. Ve Balıkçı’nin Cemile’ye söylediği, her kadının sevdiği erkekten duymak istediği büyülü söz: “Seni her halinle kabul ediyorum.” Yani “Çok güzelsin, çok şahanesin, çekicisin” değil, “nasılsan öyle seviyorum.” 

Balıkçı’nın ve Soner’in derin aşklarını görünce “neden böyle aşklar gerçekte yok?” diye hayıflandım. Erkekte aradığımın yakışıklılık, maddiyat gibi yüzeysel özelliklerden önce derin sevgi ve sadakat olduğunu bir kez daha anladım. Erkekse, cinsellikten önce her şeyiyle kadını derinden sevmeyi öğrenmeliydi. 

Dizide Balıkçı karakterini oynayan Orhan Varlıoğlu, Arım Balım Peteğim’e de katıldı. Onun şair olduğunu da öğrenmiş olduk. Ama dizide öldü mü, yaşayacak mı ağzından alınamadı. Bence ölmez, ölmesin. Sinan Akçıl, anında onun dizelerini besteleyerek dehasını gösterdi. Balıkçı, dizide Cemile’ye baktığı duygusal ve sakin bakışlarla bakıyordu. Artık dizilerimizde devrim yaşandığını, Sinan Akçıl’ın programda söylediği gibi dizilerimizin kalitede sinema sektörüne yaklaştığını gördükçe gurur duyuyorum. Eskiden sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen kadın yönetmen, ve senaristlerin sayının artması da dizilere ayrı bir duyarlılık ve güzellik getiriyor. Dizinin hüzünlü enfes müzikleri ise, unutulmaz sahnelere romantik bir fon oldu. 

 
Toplam blog
: 111
: 670
Kayıt tarihi
: 01.02.11
 
 

ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. İlgi alanlarım edebiyat, sinema, tiyatro, TV..