Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Öylesine Sevmek

Öylesine Sevmek
 

Dün akşam postacı, adıma bir paket getirdi. Paketin içinde iki tane kitap vardı, ' Ağıt yüklü bir ezgiyim ' ve ' Tutuşur yüreğimde çaresizliklerin. '

Oruç olmanın verdiği rehavetle okuyamadım ve sağlam kafayla okumak için bu güne erteledim. Sabah da erkenden yürüyüşe çıktım. Tek derdim biran önce eve dönüp kitaplarımı okumaktı.

' Ağıt yüklü bir ezgiyim ' bir şiir kitabı ve yazarı tarafından kapağı imzalanmış bir kitap

' Biz öğretmenler için eğitim-öğretimin bu kadar güç koşullarda yapıldığı, sizler için ise bu şiirlerle belki uzaktır diye unutulmuş, horgörülmüş hoyrat bakışlı bu çocuklarıma o kocaman yüreğinizde yer açmanız istemiyle, kitabı en güzel günlerinizde okumanız dileğiyle...'

Yürüyüşte üşümüştüm vaktin erken olması nedeniyle hava serindi. Döner dönmez, ' Ağıt yüklü bir ezgiyim ' isimli şiir kitabını elime alarak yatağıma uzandım . Kapak yazısından sonra heyecanım daha da arttı. Ve kitabı bir solukta okudum sıra ikinci kitap olan, ' Tutuşur yüreğimde çaresizliklerin ' isimli kitaba gelmişti.

Onun da kapağı imzalıydı ve, ' Bu kitapla öğrencilerimin ve bütün köy öğretmenlerinin iç dünyalarına bir yolculuk dileğiyle...' yazıyordu ama ilk kitaptan sonra kendimi yazmak zorunda hissettim ve hemen yataktan fırladım soluğu bilgisayar başında aldım. Şiirden bazı paragrafları sizlerle paylaşmaya karar verdim.

ÖYLESİNE SEVMEK AMA KORKUSUZCA

En başta yaşamayı sevmek, aşkla tutkuyla,
Bir kelebeğin kanat çırptığı kadar.
Kollarının yetişebildiğince kucaklayarak dünyayı,
Ya da tam koybolacakken yeniden beliren umudu sevmek,
Hem de korkunç sevmek hiç nedensiz yere.

Sevmek diyorum her şeyi, ama korkusuzca
Ve sonunu hesaplamadan.
Tıpkı sıcak bir ekmeği bölüşürken yürekten,
Saçaklarda buzlar sarkarken tel tel,
Sıcak olan her şeye yöneldiğimiz kadar.

İskeleye vuran dalgalar kadar sevmek her şeyi,
Bir ustayı sevmek gibi emeği işlerken taşa.
Gülmeyi sevmek ama kahkahalarla,
Kazımak o anı zamana, yıllar geçse aynı sıcaklığıyla,

Sonra gideni sevmek toprak sıcakken,
Beklemek onu cemre misali, ötelerden ta ötelerden...
Kangren olmuş yılgınlıkların kucağında,
Gelinciklere su verir gibi, sabırla

Korkuyu sevmek, gün ağarırken,
Uyanmayı sevmek günün ilk ışıklarıyla,
Gece mahmurluğunda uykuya daldığımız kadar.

Hastalığı sevmek umudumuzu damla damla kağıda işleyerek,
Karşılaşmalarda ' Merhaba ' demeyi sevmek bıkmadan, usanmadan
İçtenlikle sormak ahvali,
Derde boyun bükmek, sevinçten kol kola girerek...
Yaşamın coşkulu vaktinde,

Öleni sevmek diri iken sevdiğimiz kadar.
Ağlamayı sevmek tenhalarda, gülüşler yeşerinceye kadar...
Geç kalanı sevmek, ilk geleni sevdiğimiz kadar
Unutulanı sevmek,
Ya da boş verileni, öylesine yani nedensiz sevmek.

Güneşi sevmek ayırımsız, çıkarken de batarken de.
Sonuncuyu sevmek kolları açıp birinciye koştuğumuz zaman.
' Sevmek gibisi yok ' demeleri sevmek
Ve kenardan uçtan yaklaşanı fark ederek.

Parasızı sevmek, paradan yana olanı sevdiğimiz kadar.
Çirkini sevmek, felaket sevmek hem de,
Güzeli hatırlattı diye, öylesine hiç nedensiz sevmek..

Hüzün acıyla birleşirken sevmek,
Ve nakış nakış işlemek yüreklere.
Haziran' da yağan ikindi yağmurlarını beklemek kadar.
Sözcükleri sevmek bazen, yan yana dizildikleri zaman.

Ayrılığı sevmek bir otobüs durağında,
' Sonunda ölüm yok ya ' demeyi hissederek içimizde.
Özlemlerin en kahırlı yerinde düşleri sevmek
Ve büyütmek kollarımızda usulca...

Şiirin tamamını yazmamak için kendimi zor frenliyorum. Sevgiyi böylesine güzel tarif eden kelimeleri hiç yanyana görmemiştim. Tek kelimeyle ,' Sevgi dersi ' dedim ben bu şiire...

Adıyaman İli Kahta ilçesi Akıncılar Köyü İlköğretim Okulu sınıf öğretmeni İbrahim Kaya' ya bu güzel kitaplar ve verdiği sevgi dersi için teşekkürler.

Yüreğine ellerine sağlık...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..