ÖYM değişikliği, Başbakan; 'devlet benim'...

Kürtaj/sezaryen tartışmalarının gölgesinde Özel Yetkili Mahkemelerin yetkilerini kısıtlamaya dönük hükümetin çalışması koalisyonda dirençle karşılaşıyor. Kamuoyunu yakından ilgilendiren davalar ve uzun tutukluluk sürelerinin cezaya dönüşmesine içerden/dışarıdan gelen tepkiler  ve MİT krizi hükümetin ÖYM’ler ile ilgili düzenlemeye gitmesine neden oldu.

MİT krizi olarak kamuoyuna yansıyan ve cemaat ile hükümet arasında yaşanan bilek güreşinde Başbakan, MİT Müşteşarı Hakan Fidan’ın yargılanmasını iznine bağlayan yasayı geçirerek galip çıkmıştı. Ancak Başbakan yürüttüğü operasyonlar ile (Polis/yargı ekseninde) kendini zorlayan yapının etkinliğini azaltmak ve iktidarı paylaşmak istemediği için çalışmaları gündemine almıştı.

ÖYM’ler konusu bu süreçte gündeme geldi. Başbakan çıktığı televizyon programında CMK 250. Madde için “Bu madde ister istemez haddinden fazla yetki alanı doğuruyor. ‘Devlet içinde devletim’ diyor. ‘Ben cumhurbaşkanına varıncaya kadar istediğimi buraya çağırırım’ diyor” diyerek aslında kamuoyunda yazılıp çizileni bir anlamda itiraf etmiş oluyor.

Burada hükümet açısından ÖYM’lerin varlığı aslında sorun olarak görülmüyor, sorun ÖYM’lerin iktidarın yürüttüğü politikaları yargılamaya kalkışmasından kaynaklanıyor. Hükümet iktidarını artık cemaat ile paylaşmak istemiyor diyede değerlendirebiliriz bu gelişmeleri. Tabi birde AHİM'in Türkiye aleyhine sonuçlandırdığı 2400 dava...

Cemaate yakın kaynakların düzenlemeye dair muhalefet etmeleri, yeniden servis edilen dinleme kayıtları ile “bu adamlar çıkarsa darbe yapar”  söylemi, yürütülen bilek güreşinin/güç bende savaşının yansımaları.

Başbakan, “devlet içinde devletim” diyen ÖYM’leri düzenleyerek AKP koalisyonunun bir kanadının gücünü sınırlamak istiyor. Tabi bu süreçte yaşananların yarattığı yanılsama ile ‘cemaat/iktidar savaşı’ tespiti doğruluk taşısa bile iplerin kopacağı anlamına gelmez. ÖYM’lerde yapılan düzenleme ile Başbakan “devlet benim” diyerek iktidarını pekiştirir ve yoluna devam eder.