Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '07

 
Kategori
Güncel
 

Oyuncak arabalar

Oyuncak arabalar
 

Oyuncakların çocukların yaşamlarında çok ayrı bir yeri olduğunu biliriz. Onların hayal dünyasını geliştirir, zihin ve el becerisi yönünden gelişmesini sağlarlar...

Hepimiz çocukluğumuzda sevdiğimiz oyuncaklarımıza gözümüz gibi bakardık. Onları bazen diğer çocuklarla paylaşmaktan bile kaçınırdık...

Bu hafta sonu evde kalınca, 3 yaşındaki oğlumun oyuncak sepetlerine bir göz attım. Oyuncaklarının çokluğu bir tarafa, çok büyük bölümü oyuncak arabalardan oluşuyor.

İrili, ufaklı, kurmalı, çek- bırak olanları, sürtmeli, plastik, metal vs.......

Arabalar ile oynamayı çok sevince de hem biz alıyoruz, hemde başta halası olmak üzere, dayısı, dedeleri....

Ona yaklaşmak için, kendilerini sevilenler listesine alması için gelenlerin elinde bir araba... Yani rüşvet...

Hiç bu kadar abartılı olduğunu tahmin etmiyordum.

İlk önce " Eyvah!. Ne yaptık?." diye düşündüm. Bu yaştaki bir çocuk, çok sayıda oyuncak arabalar içinde hayal dünyasını mı geliştirir, yoksa oyuncakların içinde kaybolup sahip olduklarının kıymetini mi bilmez?

Üzerinde çok ciddi düşünmeye başladım. İlk önlem yeni araba almamaktı.

...........

Yıllar öncesini, kendi çocukluğumu düşündüm. 5- 6 yaş civarında metal, kurmalı bir kamyonetim vardı. Kim, ne zaman almıştı bilmiyorum. Bu yaşa kadar unutmadığıma göre bende büyük iz bırakmış olmalı...

Sağlam metalden yapılmış, kapıları açılıp kapanabilen, tekerleği gerçek görüntüsünde olan, elimden bırakamadığım Ford markasına ait bir model arabaydı...

Büyüklerim benim de çok oyuncaklarım olduğunuı söylerler ama o yaşlarla ilgili hafızama kazınmış olan bir tek o lacivert kamyonet var. Diğer oyuncaklarım, belki o yaşlarda benim için önemliydi ve hayal dünyamın gelişmesine yardımcı olmuştu ama bugün hiçbirini hatırlamıyorum...

Sadece, bir akrabamızın oğlunun büyükçe bir oyuncak sepeti olduğunu, onlara her gittiğimde arayıp bulduğumu, elimi sepetin derinliklerine attığımı, her defasında güzel oyuncaklar çıkarttığımı hatırlıyorum...

Onun arabaları benim oğlumunkinden çok daha fazlaydı. O şimdi, büyüdü ama tahmin ettiğiniz gibi ne yazık ki otomobil fabrikası sahibi değil, otomobil galerisi de açamadı. Büyük bir bilgisayar montaj atölyesinde pazarlama müdürü olarak çalışıyor...

...........

Köyde, çocukluğumuzun vazgeçilmez eğlencelerinden birisi, " Sarı Çamur" lardı. Her yerde bulunmazdı. Maliyeti sıfırdı. Macun kıvamında olan, sarı çamuru topraktan çıkarıp, kendi becerimize göre şekiller verirdik.

Arabalar, evler, çeşit çeşit oyuncaklar, şekiller yapardık...

Oyuncak satan mağazalarda satılan rengarenk ve değişik boy kutularda satılan oyun hamurlarının doğal haliydi, bizim sarı çamurumuz...

...........

Oyuncaklarla ve oğlumla oynarken bir süreliğine yıllar öncesine, çocukluğuma gittim ve geldim.

Arabalarla ilgilenirken farkında olmadan uzun bir süre geçmiş...

Oyuncak kamyonlardan birinin önüne bir ip bağladım, kasasına da diğer oyuncaklardan yükledim. İpin ucundan tutup çekmeye, çocuklar gibi oynamaya başladım. Bunu gören oğlum bağırmaya başladı:

- Babaa, babaaaa!.. veysene benim ayabamııı, benim ayabam o....

- Dur oğlum, elime yeni aldım, sen git diğer oyucaklarınla oyna, bir sürü araban var..

- Veyseneee ayabamı....

- Al lan arabanı, araban kadar konuş, sana bir daha araba alırsam!....

(Çocuk ta anlamadı ne olduğunu, tuhaf tuhaf baktı bana, niçin kızdığımı anlayamamıştı, o haklıydı, çünkü araba onundu...)

Arabamın anahtarını ve ruhsatını aldım, ayakkabılarımı giydim, sinirli halimi hiç bozmadan ve ona ters ters bakarak dışarı çıktım. Kapıyı kapattım. Kahkahalarla gülerek merdivenleri iniyordum...

Herkes kendi arabasıyla oynamalıydı galiba...

 
Toplam blog
: 10
: 685
Kayıt tarihi
: 20.08.07
 
 

1967 Giresun doğumluyum, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini ve Sağlık Personeli Önlisans Progr..