Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '15

 
Kategori
Psikoloji
 

Öz evladının itibarını zedeleyen aileler

Öz evladının itibarını zedeleyen aileler
 

Pek çok kişinin başına gelmiştir ve sürekli kendi kendine sormuştur, "neden ailem başkalarına benim hakkımda yalan söylüyor ve beni kötülüyor!" Sağlıklı ailelerden gelen bir birey için, az sonra okuyacaklarınız olağandışı görünebilir. Ancak eğer narsist ailelerle ilgili minik bir araştırma yapacak olursanız, bu olması imkânsız gibi görünen anormal durumu algılayabilirsiniz.

Normal ailelerde çocuklar sevgi sözleri ile büyütülür, onların öz güvenlerini geliştirmek, yeteneklerini bulup, kendini keşfetmesi için olanaklar tanımak, çocukla kaliteli vakit geçirip, anne ve baba olarak aile ilişkilerinde çocuğa örnek davranışlar sergilemek, onu hayata karşı korkak ve savunmasız değil, güçlü ve hayattan keyif alan, irade sahibi, bağımsız bir birey olarak yaşama kazandırmak önemli bir görevdir.

Narsist ailelerde ise bu durum tam tersidir :

-Çocuk cezalandırılırken sosyal izoleye maruz kalır (sandık odasına kitlemek, evin bir köşesinde birkaç saat sandalyede oturtulmak, sokağa çıkmasına izin vermemek v.b.).

- Kızıldığında dayak atılır, hakaret edilir (geri zekâlı, manyak, mankafa, aptal v.b.)

- Çocuklarının günlüğü her sakladığı yerden bulup çıkartılır, her yazdığı, her konuştuğu aleyhine delil olarak kullanılır (Çocuğa hükmetme arzusu ve ona hayatın sana ait değildir mesajı vermek amaçlıdır bu davranış.)

- Davranışlarını eleştirmek, ona sürekli "hala koyduğum yerdesin" mesajı vermek.

- Çocuğu evin günlük temizliğinde, çamaşır, bulaşık gibi işlerde kullanmak, ona hizmetli muamelesi etmek. (Aslında ülkemizde çok yaygın bir davranış şekli de olsa, gelişmiş ülkelerde çocuk istismarına girer ve tamamen suçtur, cezası ise hapistir!)

- Telefonlarını paralelden dinlemek, ona gelen emailleri ya da mektupları ondan önce açıp bir de üstüne arkadaşları ile arasında geçen özel konular yüzünden çocuğu aşağılamak ve dövmek. (Ve bu sayede çocuk kişilerle arasına nasıl sınır koyacağını hayati boyunca öğrenemeyecek).

- Çocuğa lakaplar takmak (çal çene, sarı benizli, kaşık suratlı, geveze ördek, sinsi v.b.)

- Kız kardeşi erkek kardeşe adeta oyuncak gibi sunup, onunla istediğini yapmasına, ona dayak atmasına, ona cezalar vermesine, abilik kisvesi altında ona kötülüğün her çeşidini yaşatmasına müsaade etmek.

- Çocuğa harçlık vermeden okula göndermek.

- Okula giden çocuğa kahvaltı hazırlamamak (Sizi bilmem ama o çocuğa 17 yaşına kadar kahvaltı vermek ZORUNDASINIZ! Büyüdü kendi hazırlasın diye bir durum yok!)

- Çocuğun yanında kavga etmek. Kavgayı ayırmaya çalışan çocuğa kavga bittikten sonra "sen araya girmeseydin biz kavga etmezdik" diyerek yetişkin kişilerin kavgalarının sebebini çocuğa yüklemek.

- Öte yandan narsist ailelerin en sık tekrarladıkları yanlışlardan biri de kendi evlatlarını başkalarının çocukları ile mukayese etmektir. Onlar sürekli çocuklarına "sen niye bilmem kim efendinin oğlu veya kızı gibi değilsin" derler. Fakat bu laf öyle kötü bir mantığa dayalıdır ki aslında komşunun çocuğunu adam gibi yetiştirenin kendi değil, komşunun ta kendisi olduğunu ve aslında komşunun çocuğunu överken, kendi ebeveynliğini yerle yeksan ettiğini düşünemez bu hasta ruhlu aileler. Çünkü onlar çocuklarının bir paket program gibi karakterleri ile dünyaya geldiklerine inanırlar!

- Bir de bu ailelerin altın çocukları vardır! O ailede bir evlada büyük ilgi, alaka gösterilir. O çocuk bunu hak eder mi HAYIR! Sadece yakın markajlarındadır, 40 yaşında hala ağlar, hala emzikli ve alt bezli gezmektedir. Aslında yüksek narsistik özelliklere sahip ailelerde altın çocuğa yağdırsalar da, onun hakkında da başkalarına ileri-geri konuşulur. Çünkü konuştukça kendilerini överler!

Şimdi gelelim ailenin kara koyunu ve aynı zamanda günah keçisine. O sevilmez, çünkü doğduğundan beri evin tam orta yerindeki koskoca fili tek görebilen o dur! Normal aileler ile kendi ailesini mukayese ederek, yaşadığı yerin ev değil gerçek bir tımarhane olduğunu kısa süre içerisinde kavramıştır. Bu çocuk iyi gözlem yeteneği sayesinde, ailesinin evin dışında farklı-içeride ise tamamen bambaşka davrandığını anlar. İşte bu dakikadan sonra hayatını o evden kurtulmaya adar.

O çocuk doğruyu-yanlışı görür ve narsist ailesini verdiği doğru kararlarla huzursuz eder! Haksızlıklara gelemez! Dedikoduya tahammül etmez ve dedikodularla onun aklını ne çelebilirler, ne de düşüncesini değiştirebilirler. Çünkü hayatı boyunca haksızlığa uğramış, kendi emeği, kendi gücü, kendi zekâsı ve olanca iradesi ile ayakta kalmaya çalışmıştır. Yaşadığı bütün eziyetlere rağmen başı dik ve onurludur!

O tımarhaneden kurtulsa da, herkes gibi bir ailesinin olmasını hep ister narsist ailenin çocuğu. Ama ne yapsa yaranamadığı ailesi bir süre sonra evden ayrılan bu çocuğun itibarini yerle bir etmeye başlar! Bunu bilinçli olarak yaparlar! Çünkü bu çocuk konuşacak olursa yerin dibine gireceklerini bilirler. Çevrelerine bu çocuğu itibarsız, değersiz, ahlaksız, zavallı göstermelidirler ki, eğer o konuşacak ve başkaları da dinleyecek olursa kimse ona inanmasın! Çocukları için endişe eder gibi davranıp çatır çatır dedikodusunu yapmakla kalmaz, bir de üzerine öz evlatları hakkında büyük yalanlar söylerler!

Ben sayfamda bu tür yalan ve dedikodularla ilgili sürekli yazıyorum. Yazılarımı takip eden insanlardan bir ricam var; elinizi vicdanınıza koyun ve insanların kendi öz evlatları, kendi öz akrabaları hakkında anlattıkları yalanları dinlemeyin! Bu insanlar size yalan söylüyor, kendi öz evlatlarına karşı sizi manipüle ediyorlar bunun tek sebebi çocuklarının kötü biri oluşu değil, kendi yaptıklarını ört-pas etmeye çalışmalarıdır!

Bu korkunç dedikoduları yapan, kendi öz evlatlarının itibarini üstelik tanımadıkları insanların gözünde yerle bir eden kişilere aynı şekilde davranılacak olsa, alacağınız şiddetli karşılığı tahmin bile edemezsiniz! Bu kötü ruhlu dedikoducu ve iftiracı insanlara aynı şekilde davranacak olsanız, dünyanın nasıl yerle bir edildiğini size gösterirler. Ama kendilerine gelince, başkalarını itibarsızlaştırmaya, yabancıların gözünde küçük düşürmeye devam ederler!

Benim tavsiyem, eğer sizin dedikodunuzu yapan, sizi aşağılayan, sizi küçük düşüren aile bireyleri varsa çevrenizde, bunlar en yakın akrabalarınız bile olsa görüşmeyin! Kimsenin kimseyi bu kadar küçük düşürmeye, sonra da "gel benimle görüş" demeye hakkı yoktur! Siz arkanızdan söylenenleri belki duymamış olabilirsiniz ama insanların beden dili asla yanıltmaz :

Yakınlarınız tarafından manipüle edilmiş kişileri onların size karşı küçümser tavırlarından, aşağılayan bakışlarından, hatta seslerinin tonundan ayırt edebilirsiniz!

Yazımın başında normal ailelerden bahsetmiştim. Normal ailelerde çocuklar göklere çıkartılır. Bana sorarsanız benim cici oğlum dünyanın en muhteşem, en kibar, en beyefendi, en yakışıklı evladıdır. Onun yerine komşunun çocuğunu ondan daha fazla sevmem ya da oğluma dönüp onu başka çocuklarla mukayese etmem, onu küçümsemem söz konusu dahi edilemez!

Eğer benim oğlum okulda başarısız olursa, insan ilişkilerinde hatalara düşerse bu tamamen benim ve babasının suçudur! Çünkü ona hayatı öğretmesi gereken, ona güzel davranışlarla örnek olması gereken bir kişi varsa o da biziz! Ben kalkıp da, "bu çürük çıktı" diyemem, bedeli neyse öderim! Çocuğu karanlık bir odaya atıp, olgunlaşmasını bekleyemezsiniz! Su vermediğiniz meyveye "büyümedi bu" deyip, kızamazsınız. Aile olmak bir gecelik zevk değildir! Anne-baba olmak insan yetiştirme sanatıdır!

Bir zamanlar Şükriye teyzemden duymuştum, kız torunu için "o İzmir'de bir numaradır" demişti. Kulağıma geldi, benim için de "Fransa'da bir numara" demiş vaktiyle. Ne güzel değil mi?. Keşke duyduklarımız hep böyle olsa! Çocuklarınız ve akrabalarınız sizin bir numaranız olmalı bırakın başkası "kuzguna yavrusu şahin görünürmüş" desin, haksız yere beddua edip,"vay ne hayırsız evladı varmış" demelerinden daha iyidir!

Victoria Toumit

 
Toplam blog
: 50
: 8547
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Gazetecilik mesleğine ilk olarak Hürriyet Haber Ajansı'nda muhabir olarak başladım. Daha sonra Ümit..