Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '08

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Özdilek'te garson Ali Ergül'ün öyküsü

Özdilek'te garson Ali Ergül'ün öyküsü
 

Yüreğinizde yeşil bir dal varsa üzerine şarkı söyleyen kuşlar konacaktır!


Afyon, Özdilek Tesislerinde çalışan bir garson; adı Ali Ergül.Bu yazıyı yazmaya niyetlenmeden önce Ali'ye sordum "İzin var mı? Hikayeni yazabilirmiyim dedim; "tertemiz , pırıl pırıl bakan gözlerinin içi gülerek" olur, ne yapsanız başım üzerine;"dedi. Bende garson Ali Ergül'ün öyküsünü paylaşmaya karar verdim.

Hikayeyi anlatmadan önce, Özdilek Tesislerinin benim için önemi büyük, çünkü babam ile birlikte burada mola verip, Antalya'ya tatile gidiyorduk, beraber .Babacığımı karaciğer kanseri nedeniyle kaybettiğimiz 06.06.1998 yılından beri her yola çıkışta, bu sefer yalnız(!) aynı masaya oturup, sohbet ederim, garson arkadaşlarla.

Ali Ergül tertemiz bir köy çocuğu, ama bir çok kentli delikanlı'nın yapmakta zorlanacağı bir şey gerçekleştirmiş.

Her yıl bir gidiş, bir dönüş bayağı yakınlaştık arkadaşlarla, Ahmet bey lokum reonunda çalışır, Ömer bey diğer
değerli çalışanlardan biridir, hepsi sevgiye, dostluğa, insana değer veren kişiler.

Ali Ergül'ü ailesi evlendirmeye karar verir, törelere göre çok küçük yaştayken bir kızla başını bağlamışlar, evlenme çağına gelince kızı istemeye gitmişler.

İkramlar edilmiş, iş, kızın rızasına kalmış;büyükleri bunlara birbirleriyle konuşma izni vermiş... Ali ela gözlü , orta boylu, formda, biraz süperman'e benzeyen bir erkek, karizması öyle!!!

Ali kıza şöyle demiş " Eğer sevdiğin varsa , hiç çekinme bana söyle, ben kızı beğenmedim derim, seni de kimse üzemez" demiş! Hür irade herşeyden önce gelir, sevdiğin varsa mutlu olamazsın, sevdiğinle olmalısın!!!

Kızın adı "Kezban" susmuş bir süre!!! Ali kalbinin atışlarını hissetmeye başlamış, asırlar gibi gelen sessizlikten sonra ;Kezban "Hayır sevdiğim yok, seni istiyorum" demiş.

Evlenmişler, sonra malum toplum baskısı, gelenekler, töreler, alışkanlıklar, beklentiler, artık ne derseniz deyin
"çocuk faslı" devreye girmiş.

Evlilikten iki yıl geçmiş, çocuk yok!

Ali bir gece ruyasında aziz bir kişiyi görmüş, Ali'ye ' Bir oğlun olacak, adını Adem Salih koy' demiş... Ali ter içinde uyanmış, eşi Kezban'a ruyasını anlatmış.

Kezban'da hamile olduğunu zannettiğini söylemiş, Ali kulaklarına inanamamış , çok sevinmiş.

Ali ile Kezban'ın Adem Salih adında nur topu gibi bir oğulları dünyaya gelmiş.

Bir nefeste bana bütün bunları tertemiz yüreğini açarak anlattı , çok etkilendim.

Bu seferki Antalya dönüşümde, Ali gene bana bir ruya gördüğünü, ikinci bebeğininde kız olacağını, ve adını Havva Safiye koyacaklarını söyledi, ama iki yıl sonra düşünüyoruz diyerek, eşini düşünerek, bebeğinin biraz daha büyüyüp, kız kardeşine ağabeylik yapacak bir hale gelmesini düşünerek...

İşte bir garson, tertemiz kalbinin ödüllerini alarak yaşamını sürdüren...

Ülkemizde çobanları, garsonları, çöpçüleri kendisinden farklı bir düzeyde görenlerin kaçı garson Ali'nin edebine,
hassaslığına sahiptir çok merak ediyorum.

Belki materyal değerlerin çok öne geçtiği zamanımızda böylesine temiz yürekli, sağlam insanların varlığını gözlemlemek , umut kapılarını kapatmamayı hatırlatıyor bize!

Yüreğinizde yeşil bir dal varsa, ona konup şarkı söyleyecek cıvıl cıvıl kuşlar da olacaktır!!!'
 
Toplam blog
: 258
: 2037
Kayıt tarihi
: 09.11.06
 
 

Ben İngilizce öğretmenliği yapan yurdum insanıyım. Yalnız öğrencilerim yetişkin arkadaşlar. Devlet m..