Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '08

 
Kategori
Dünya
 

Özgürce düşünen insan özgürdür!!

Özgürce düşünen insan özgürdür!!
 

HAKSIZLIK ARTIK BİTMELİ


Şu sıralar Türkiye mutfağında olup bitenler geleceğin nesline emsalsiz veriler sunuyor. İbret aynasından seyredin. Türban sadece başı kapatmıyor, topluma karşı ikiyüzlü konumda bulunan dayatmacı zihniyeti de deşifre etmeye yardım ediyor.

Meydanlarda yürüyenler kendilerine özgürlük istemiyor, başkalarının haklarının engellenmesini talep ediyor. Bu şizofrenik tutumun nedeni, ekonomide ve siyasette sahip oldukları haksız düzenin devamı. Bütün dikkatlerini koca bir milletin enerjisini bloke etmeye, şoklayıp dolaba kaldırmaya odaklamışlar.

İşte üniversitede özgürlük arayışına destek veren akademisyen listesine bakıyorum. Yüksek demokrasi anlayışını yakından bildiğim veya bu ayrımcılıktan ailece hırpalanan onlarca akademisyenin adlarını listede göremedim. Bunun nedeni, üniversitelerimizi çağdaşlık ideolojisinin Engizisyon mahkemelerine çevirenlerin işlettiği aforoz baskısı. Bilim insanını bile köşesine sıkıştıran özgürlükler üzerindeki bu baskı, bir asırdır Türk milletinin ensesindedir. Geri kalmışlığımız cehalete, halkın bölünmüşlüğüne ve yöneten zümrenin baskıcılığına dayanıyor.

Sorun ekonomide de devlet mekanizmasında da "rekabet" noktasında düğümlenmiş durumda. Mutlu azınlık soğuk savaş ortamında, ithal ikameci sanayileşmede gümrük duvarlarının arkasında ekonomide dünya ile rekabet etmeden kolay ve kıyak kazanca alışmıştı. Ekonomidekine benzer şekilde devletin kritik yerlerini aile üyeleri arasında parsellerken de bunlar rekabete, liyakat kriterine alışmış değillerdi.

2001 kriziyle birlikte kendilerine bu imkânı sağlayan hem ekonomi hem de devlet başlarına çöktü. Bu çöküşe neden olan son soygun operasyonuna 28 Şubatçılar imza attı. Şimdi her köşe başında ele geçirilen çeteler o zamanın kalıntısı.

Yaşanan krizin esas katkısı ise milletin uyanmasıdır. Milletin kaderi ilk defa bu kadar net olarak aç susuz büyüttüğü kendi çocuklarıyla kesişti. Maskeli balo sona erdi. Bu yüzdendir ki; tornacının, nalbantın, gemicinin oğlu bakan, başbakan, cumhurbaşkanı oluyor. Oysa oyunun kurallarında bu yoktu. Bütün hakem haksızlıklarına rağmen "karşı takım" kazara maçı kazanacak gibi olursa maç tatil edilecek ve sonucu ilgililer "hükmen" karara bağlayacaklardı. 22 Temmuz seçimleri öncesi bu alışılmış oyun en ahlaksızca her koldan denendi. Ancak bu kez şapkasını alıp giden olmadı, millet tırsmadı, dünya ile kurulan kaliteli temas nedeniyle buna dış destek gelmedi, ekonomiden bir taş bile sökemediler.

Şimdi ise dışarıda dünya, içeride de Anadolu çocukları var. Bundan böyle rekabet edip, alın teri döküp, sadece hak ettiklerine rıza gösterecekler. Buna göre devlet kontenjanından ömür boyu sendikacılık, bilimsel makalesiz alınmış profesörlük, kamu KİT'leri üzerinden hormonlu işadamlığı, millet malından kayırılmış "devlet sanatçılığı", odasından dışarı çıkmadan çuval dolusu para biriktirme yeri olarak görülen hariciyedeki büyükelçilik, ticari ataşelik, halkın derdine Fransız kalan kamu görevliliği... Artık bunların tümü bitecek. Sorun da bu.

Sanki, "Türban çözülürse Türkiye daha mı kalkınmış ve zenginleşmiş olacak?" sorusunun cevabı burada saklı. Bu noktayı sektirirseniz, şimdi benim üniversitemde tam 60 yaşındaki beti benzi atmış temizlikçi teyzelerin neden başının zorla açtırıldığını da anlamazsınız

 
Toplam blog
: 16
: 810
Kayıt tarihi
: 27.12.07
 
 

Samsun doğumluyum. 21 yaşındayım. Açık öğretim iktisat bölümü 3. sınıftayım. İstanbul'da yaşıyorum. ..