Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '14

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Özleyen yine geride kalandır

Özleyen yine geride kalandır
 

Gittiğin günden beri tenimde faili meçhul parmak izleri.Asılı bıraktın hayatın ortasında, tek dayanağım paslı bir çivi./İncir Reçeli


Özlemek acıtır insanın yüreğini, kanatır durmadan bir yerlerini. Bedenine dar gelirsin, için içine sığmaz olur. Onu görmeden edemezsin, onsuz uyuyamazsın, dönüp dönüp durursun yatağında, sabahı zor edersin.

Esiri olursun sevdiğinin, onu her daim görmek istersin, sesini işitmek, kokusunu almak istersin. Saçlarının rüzgârda nasıl dalgalandığını bilirsin ve rüzgârlı havalarda saçlarını özlersin sevdiğinin.

Hayallerle ancak teselli bulursun, durmadan hayal kurarsın, ona ilahın gibi taparsın, diz çökersin önünde. Bir zaman böyle avutursun kendini, oyalanırsın, sonra bu da yetmez, onu istersin, canlı canlı istersin, fotoğraflar yetmez, hayali yetmez, artık onsuzluğa dayanamazsın; tüm damarlarında onun yokluğu dolaşır ve kalbin durmak üzeredir.

Öyle bir haldesindir ki, öyle bir hale girmişsindir ki gözlerinin baktığı her yerde hayalini görürsün, ona seslenir, onu çağırırsın. Silueti gözlerinin önünden gittiğinde oturur ağlarsın; gidişine ağlarsın, bir daha gelmeyişine ağlarsın, yalnızlığına ağlarsın, bahtsızlığına, kadersizliğine yanarsın. İsyan edersin; neden diye inandığın tüm değerlere kafa tutar, yaralar ve yaralanırsın, kırar ve kırılırsın. Birilerini durmadan suçlarsın, ona toz kondurmazsın, kendini suçlamayı tercih edersin onu temize çıkarırken. O, gözünde melektir ve melek kalacaktır. Aslında öyle değildir, melek değildir kendisi; günahkâr ve bir o kadar da suçludur. Giden sadece odur, kalansa sen... Zamansızca gitmiştir senden, duymamışsındır gidişini… Bir gece karanlığı kendine yoldaş etmiş; börtü böcek uykusunda uyurken, göller sularını biriktirirken, kuşlar yuvasında hasret giderirken yavrusuyla, sevgililer sarmaş dolaş sevişirken ve sen o gece rüyada onu görürken çekip gitmiştir senden. Geride bir not bırakmıştır sana: “Ben gidiyorum, arama beni. Kendine iyi bak. Hoşça kal!” Öylece gitmiştir senden. Ve “arama beni” diye de ayrıca not bırakmıştır. Bunu bile bile yazmıştır aslında; onu aramadan yapamayacağını biliyordur. Kendine iyi bak, demiş notunda; oysa bakamayacağını biliyordur. Peki, ne demek istemişti? Peşinden gitmeni mi istiyordu, yoksa gerçekten onu aramamanı mı? Hangisiydi onun gerçeği, neden gitmişti, hangi yüze aldanmıştı, hangi söze, hangi vaade kendini sunmuştu, neredeydi şimdi, kiminleydi, ne yapıyordu, gerçekten sevmiş miydi sevdiğini söylerken yoksa yalan mıydı tüm sözleri?..

Seni böyle yarı yolda bıraktığı için özlüyorsun aslında onu; öyle vedalaşmadan gittiği için... Alışık değilsin böyle sonlara; zoruna giden aslında budur. Oysa vedalaşıp gitse ne değişecekti; gerçekten sadece gidişini mi izleyecektin, bakacak mıydın öylece ardından? Ne yapacaktın sahiden; önüne geçip durdurabilecek miydin onu? Gitme kal; sensiz yapamam, beni sensizliğe bırakma mı diyecektin? Ne diyecektin sahi? Aslında afallayıp kalacaktın; gideceğini söylediğinde oracıkta yıkılıp kalacaktın; dilini yutmuş bülbül gibi suskunları oynayacaktın.

Zordur gideni durdurmak, onu caydırmak, inadını kırmak, ikna etmek zordur. Gitmek istiyorsa durduramazsın onu, hiçbir söz tutmaz yanında, hiçbir güzel anı onu ikna edemez. Bunları bilirsin aslında, o da bilir. Bu yüzden habersiz gitmiştir senden. Sorular sormayasın diye gitmiştir; onu vazgeçirmeyesin diye gitmiştir ve seni bir ömür bir bilinmezle yaşamaya mahkûm etmiştir. Hiçbir zaman öğrenemedin niçin gittiğini ve öğrenemeyeceksin de… Çünkü karanlıkta gitmiştir ve tüm cevaplar o karanlıkta kalmıştır. Şahit yoktur, delil bırakmamıştır geride. O yüzden bir muamma olarak kalacaktır içinde; öylece çözümsüz ve öylece seni yıpratan, eriten…

Bu gizem seni ona daha da bağlamıştır aslında. Onun karanlıkta kalan yanını ararsın durmadan. Onun sana bıraktıklarıyla yaşarsın ve senden kaçırdıklarını özlersin. Sende kalanlarla yetinmeye çalışırsın ancak sana bırakmadıkları daha cazip gelir. Oysa bilirsin ki artık gelmeyecektir. Ayrılık çok erken gelmiştir sana; afallayıp kalmışsındır, sadece geriye kocaman bir boşluk ve kocaman bir yalnızlık kalmıştır sana. Bütün zerrelerinle onu özlersin ve her yanın onu çağırır vakitli vakitsiz...

Özlemek böyle bir şey işte; günahkârı günahsız, suçluyu suçsuz, haksızı haklı çıkartır. Tüm gerçeklere rağmen özleyen yine geride kalandır.

  

 
Toplam blog
: 46
: 1156
Kayıt tarihi
: 07.05.13
 
 

1977 doğumlu. Atatürk Üniversitesini bitirdi.Öğretmenlik ve yöneticilik yaptı.2007'de Ankara Üniv..