Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Özür üzerinden kabile şiddeti...

Özür üzerinden kabile  şiddeti...
 

geçmişten gençlikten bu güne kalan karalamalarımdan


“Özür diliyorum” kumpanyası ses getirdi.

Sınırların ötesinde de yankı buldu.”Sıra soykırımı tanımaya gelir…” yolunda değerlendirmeler ile Ermeni diasporasının beklentileri de basına yansıdı.

Söz konusu metin içeriğine yönelik eleştiriler bir yana bırakıyorum. Asıl düşündürücü olan imzacılar ve karşı cephede olanların Milliyet blogda estirdikleri yazı üzerinden şiddet. İş öyle bir noktaya geldi ki konu “Özür” ekseninden koparılıp Yemen çöllerinden Sarıkamış , Çanakkale’ye kadar kapsama alanına dahil edildi.

Yazılanlar gösteriyor ki “özürcü kabile” imzalarının, desteklerinin arkasında durmak için dayanak arıyorlar. Ve düştükleri durum hoş değil demokratik kültürümüzün göstergesi bakımından.Gözlerine far tutulmuş av gibi şaşkınlıktan ne yapacağını bilemez haldeler.

Yazılanlara bakılırsa Çanakkale’de bile “üstü örtülü soykırım” yaşanmış. Oluk, oluk Türk kanı akmış. Yazara göre şöyle mi olmalıydı; işgalci gemilere Mustafa Kemal zorluk çıkarmadan İstanbul’a kadar eşlik edebilirdi. Bu durumda onca insan ölmez, “örtülü soykırım” yaşanmazdı, Çanakkale’de..

Ve aslında Sevr’i tarih sayfalarına gömen Türk bağımsızlık savaşına da gerek yoktu. Bu gün “kabile” halinde yaşayan aydınlarımız özür dilemek durumunda kalmazdı!

İmzacı ve destek veren arkadaşların kendilerini savunmak durumunda kalmaları faşizmin bir şekilde toplumun genlerinde yaşadığını gösterdi. Farklı düşünene tahammül etme yok. Dahası “özür” dileyen aydınların kaşı görüşlere olan tahammülsüzlüğü işe tuz biber ekti. Hakarette varan saldırılarla insanların birbirlerini onursuzlukla suçlamaları ne kadar çağdaş bir irtifada seğirttiğimizin de göstergesi sayılmalı.

Konu ile ilgili yazdığım blog yorumları;

"Aymazlık", "aydın" olmak değildir. Baskın Oran'ın Gül'ün Ermenistan ziyaretinden sonra belirttiği aşama ""Özür" gündemde. Karadenizli yaşdaşım payımın olmadığı zamanlarda yaşandığı varsayılan olaylara ilişkin kendimi özür dilemek durumunda hissetmiyorum. Kendinin batı karşısında yenikliğini, ezilmişliğini düzene karşı muhalif duruşunu sofrasına tekme atarak aşmaya çalışan tipik Türkiyeli "aydın" tavrı. Daha devrimci, daha sosyalist olmanın turnusol kağıdı oldu kampanya. Ama oturup sevr antlaşmasının üç beş maddeden ibaret olmadığını, okkalı bir kitap olduğunu, hemen, hemen her kitapçıda bulunduğunu, alıp okumalarının gerektiğini anımsatıyorum... 20/12/2008

"Özür " konusunda gerekçelerinizi yazıp "Bu kampanya, toplumda filizlenen faşizan hezeyanlara kurban verdiğimiz Hırant Dink'e ayrıca özür dilemektir" diyorsunuz. Hırant'ta tereddütüm yok. Sorumluluğumun olmadığı zamanlarda yaşandığı varsayılalardan ötürü "özür" kampanyasına katılmak hariçten gazel okumaktır diye düşünüyorum. Techir'i ortaya çıkaran nedenleri görmezden gelerek olsa, olsa Türkiyeli aydınların batı karşısındaki "ezikliğini, yenilmişliğini" azaltma çabası olarak değerlendiriyorum. 19/12/2008

Çocukluğuktan aklımda kalan; "Ermeni dölü!" diye kadınlar, nineler beddua ederlerdi bizim karadenizde. Bırakıyorum tüm tarih kitaplarını, anlatılanları, aydın geçinenleri... Yukarıdaki anımda kültürel bir gerçeklik var ve daha sahici geliyor bana. Halkın belleğinde demek ki Ermeni yurttaşlarımız iyi yer, olumlu fotoğraf edinmemişler. Tersten Ermenilerin belleğinde de oluşmuş yargılar vardır... Ama bu gün tutup oluşmasında hiç bir payımın olmadığı olaylar için "özür dilemek" en hafifi ile hariçten gazel okumak değil midir! Ve Türkiyeli aydınların düzene, tarihe olan öfkelerinin, yenikliklerinin batı aydınlanmasının karşısındaki komplekslerini aşmanın yolunun "özür" olarak yansıması olarak değerlendiriyorum... 16/12/2008

“(Eğer ırkçı değilseniz) Türklerin veya Ermenilerin 100 yıl önce işledikleri suçların yükünü bugün yaşayanların omzuna yükleyemezsiniz. Mesela Hırant Dink’in öldürülmesini haklı göstermek için Hınçak ve Taşnak gibi terör örgütlerini öne süremezsiniz. Yani 1870'lerden itibaren silahla Ermeni milliyetçiliği yapan, cinayet işleyen, adam kaçıranların suçunu 2008'de yaşayan Ermenilere yüklemek ırkçılıktır. Aynı biçimde bu terör örgütleriyle işbirliği yapmış, Ermenice ve Osmanlıca pankartlar ile omuz omuza yürüyüşler düzenlemiş bir İttihat ve Terakki’nin günahlarını da 1970'te doğmuş bir Türk’ün üstüne atamazsınız.” Mehmet Yılmaz

Konu ile ilgili görüş belirten insanların korkusuzca düşüncelerini ifade edebilmeleri ülkemizin ne kadar demokratik olgunluğa eriştiğinin göstergesi olacaktır. Görülüyor ki daha gidilecek çok yolumuz var. Görüşlerine bu yazıyı hazırlarken ulaştığım Mehmet Yılmaz 17 aralıktaki yazısına yer alan ifadelere katılıyorum

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..