Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

Papa'nın ziyareti, AB süreci ve çelişkiler

Papa'nın ziyareti, AB süreci ve çelişkiler
 

Papa 11. Benedictus’un Türkiye’ye ziyaretini bizde dâhil 67 ülke nefesini tutarak, canlı yayınlar ile takip ederek; mayınlı bir arazide ilerleyen bir askerin durumundaki vaziyetine takılı kalmış gibi izlemektedir!

Mayın ne zaman patlayacak? Aynen böyle! Bizde ki mayın nerede ne zaman çıkacağı belli olamayan bir ‘’meczuptur’’ malumunuz.

Dünya kendini niçin böyle bir duyguya kaptırmıştır?

Papa, benzetmede hata olmaz; 2010 yılında çıkacağı konusunda teorileri yazılan 3. dünya savaşının başkomutanıdır da ondan. Bu teorinin ‘’meczubu’ da yine bir Batı’lı olan Amerikalı tarihçi Hantington’dur!

Bu tarihçi bir din savaşını öngörüyor. Bu öngörüye göre tasarlanmış tarihte Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında bir savaş yaşanacaktır. Şimdiye kadar Hz. Peygamberi küçük düşüren ve Batı medyasında çizilen karikatürler de tahrikleri yükselterek, bu savaş olasılığını artıran delillerdir.

Papa Benedictus’un Türkiye’ye gelmeden önce İslamiyet hakkındaki olumsuz sözleri de henüz çok sıcaktır!

İşte bu atmosfer; barış köprüsü olarak medeniyetler uzlaşmasında yer almaya çalışan ülkemizi bir anda mayınlı bir arazi konumuna sürüklemiştir. Üstelik bu konularda sabıkalı olma durumu, birilerinin yine böyle bir suçu bir kez daha işleme açısından bir de beklenti doğurmuştur kısacası.

Batı medyası nasıl ki Saadet Partisi’nin mitingini öcü gibi yakın çekimlerle kendi kamuoylarına korkunun gelişi gibi aktarmış ise, Türkiye’de bulunan Batı medyasının da böyle bir korku senaryoları ile karşılaşabiliriz diye nerede ise tetikte beklemiştir!

Ziyaretin ilk gününde beklenenin çok ötesinde pozitif duygularla bütün dünyaya barışçı mesajlar verildi. Patrik ile buluşulması da beklenildiği gibi geçti.

Beklenilen mayınlar patlamadı! Umarım bundan sonra da olmaz. Ancak; Ziyaretin ikinci günü, AB’ye girme konusu ve Kıbrıs sorununun BM’de ele alınması gibi sözleri ile Papa’nın

Türkiye’nin tezlerine yakın durması sadece memnuniyet yarattı. Çünkü; AB Komisyonu’nun müzakerelerin 8 başlıkta durdurulmasını önermesi haberi diplomasi koridorlarında duş etkisi yarattı. Gerçi AB’nin Kıbrıs sorununun ele alınışında çelişkileri vardı.

Kimlerin çelişkileri yoktu ki!

Gerek Papa’nın konumu, gerekse AB süreci birbiri ile ayrı iki olgu olsa da Türkiye’nin küresel dünyada barışa katkı yapması beklenen ve istenen bir ülke durumunda olması idi. Bunun farkında olan bir ülke olarak mı hareket ediyordu? Tartışılabilirdi!

Başbakan’ın Papa ile ilk planda görüşüp görüşmemesi konusundaki kararsız tavırları çelişkiliydi.

AB sürecinde de farklı bir mecralarda görünmek ve süreci ciddiye almamak da çelişkiler demetini büyütmenin ötesinde bir işe yaramazdı. İktidar bu süreci durdurmuştu! 8 dosya da açılmayıverse değişen bir şey olmayacaktı!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenen; aslında, daha demokratik bir seçim sisteminin nasıl olması gerektiğini irdelemesi gereken medyanın da içinde bulunduğu çelişkiyi atlamayalım. Her şey duruyordu demek! Tek durmayan o siyaset kültürünün doyumsuz rant elde etme tutkusu!

Çelişkiler; genelde bir planın; o planın sürmesinde bir paradigmanın; o paradigmanın devam etmesi için bir stratejinin olmamasından kaynaklanmaktadır.

Hava bir gün güneşli, bir gün bulutlu, bir gün karlı ve soğuk olması gibi…

AB sürecinde hava bulutlu olacak; yeter ki, ‘’bir meczup çıkacak’’ beklentileri ile Papa ziyaretine son dakika olsa da, gölge düşmesin yeter ki!

Aksi taktirde sadece savaş senaryolarını yazanları sevindirmeyecektir.

 
Toplam blog
: 41
: 1238
Kayıt tarihi
: 08.09.06
 
 

Tarihi kent Niğde'de doğdum. Ankara Üniversitesi S.B.F Basın Yayın Yüksek Okulundan mezun oldum. Ara..