Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Paradigmalarımızı (zihin haritamız) değiştirmek...

Paradigmalarımızı (zihin haritamız) değiştirmek...
 

Paradigmalarımızı (zihin haritamız) değiştirmek...

Önemli bir toplantıda cep telefonuyla bağıra bağıra konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, paradigmanızı değiştirmeden onu değerlendirdiğiniz için yanılıyorsunuzdur.

Dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz yerden görürüz. Gördüğümüzü anlatırken, esasında kendimizi, kendi paradigmamızı anlatırız.

Türk halkı paradigmasını geliştirmeyi öğrenmelidir. Bunu yapamadığımız sürece olaylara bakış acılarımız hep dar ve yanıltıcı olacaktır.

Bu durum, aile içi anlaşmazlıklardan, iş hayatımıza kadar tüm hareket ve davranışlarımızı olumsuz etkilemektedir.

Bizler genelde kavgalar ettikten sonra veya hakaretler yağdırdıktan sonra yapılan konuşmalarda durumu anlar ve el sıkışır, hatta o kavga edilenle iyi arkadaş dahi olunur. Duygusal ama paradigması zayıf bir toplumuz. Oysa paradigmalarımızı biraz olsun geliştirebilsek, münakaşalardan ve kavgalardan önce dost olmayıda başarabiliriz.

Peki ne demektir Paradigma? Paradigma’ya tam uyan Türkçe bir sözcük henüz konmamıştır.

Sözlüğe bakacak olursak paradigma bir kalıp, örnek, model karşılıkları almaktadır. Paradigma, Yunanca kaynaklı bir kelimedir.

Günlük dilde kullanılan paradigma ile bu tanımlamaları uyuşturmak son derece zor ve bir bakıma mantıksızdır.

Genelde insanlar paradigma kelimesini kullanarak belirli bir görüş veya buna benzer bir unsur çerçevesinde davranmayı kastediyorlar.

Daha da açacak olursak, paradigma, aslında bireyler, gruplar hatta milletlerin neyi nasıl algıladıklarını, neyi benimseyip neyi benimsemediklerini belirler.

Paradigma çok basit bir ifadeyle insanların olaylara, konulara bakış açısıdır denilebilir.

Örneğin; Trende giderken, bir baba, 3 evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına hiç “Susun” demeden yolculuğa devam ettiğinde, siz ona “Ne Gamsız adam” diyebilirsiniz. Ama sorsanız; onlar hastaneden geliyorlardır, bir saat önce çocukların anneleri ölmüştür ve eve dönüyorlardır.

Oğlunun konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2 kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve “Oğlumu küçümsüyorlar” diye düşünerek çok üzülmüş. Yemek molasında oğluna, “Şunların kafasına çantamı indiresim geliyor” demiş. Oğlu ise “Anne o adam Finlandiyalı, mecburen tercümanı yanına oturttuk” demiş.

Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor.

Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz. Konuyla ilgili bir uzman, bu örnekleri; “Aynı enformasyona farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler” diye özetliyor ve buradan yola çıkarak çözemediğimiz sorunlar için, Paradigma (Zihin Haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor.

Ve Einstein’ın bir sözünü anımsatıyor;

“Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz."

Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, “Sorunların içinde kaybolmak” yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu aşma şansını da yakalıyorlar.

Zaten sorunlarımızı dostlarımızla paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakışın, bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir…

Çözümsüz gibi gördüğünüz sorunlar konusunda paradigma değiştirmenin önemi vardır. Aslında hayatımızı, başarımızı, mutluluğumuzu belirleyen kendi davranışlarımızdır.

Başımıza gelen her şeyle, onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı vardır.”

Kimsenin doğuştan paradigması yoktur, kendi paradigmasını kendi yapması gerekir, bu da çaba ister.

Gerçeği algılamak ve hakkını vermek için ne kadar çaba harcarsak, zihinsel haritalarımız da o kadar büyük ve kusursuz olur.

Ama çok kişi bu çabayı göstermek istemez. Bazıları, büyüme çağları sona erince çaba göstermez olurlar.

Onların haritaları küçük ve kabadır. Dünyaya bakış açıları dar ve yanıltıcıdır.
Orta yaşın sonlarında çoğu insan çaba göstermekten vazgeçer. Haritalarının mükemmel ve yollarının doğru olduğuna emindirler.

Artık yeni bilgilerle ilgilenmemektedirler.

Ancak azimli kişiler ölünceye dek gerçeğin sırrını araştırmayı sürdürür, dünya ve gerçekle ilgili arayışlarını genişletir, derinleştirir, arındırır, yeniden belirler.

 
Toplam blog
: 19
: 1463
Kayıt tarihi
: 20.09.08
 
 

80'li yılların sonunda, IBM’ in ve Dansk Data Elektronik'in (Danimarka)PC/ Mainframe/Unix, HW/SW ..