Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anadolu Kağnısı / Ekmeksiz ev, köpeksiz mahalle olmazmış...

Anadolu Kağnısı / Ekmeksiz ev, köpeksiz mahalle olmazmış...
 

***Bu da Carlos Junior***


En son ayın 2' de seyr-i sefer etmiş benim kağnı, onu da farkında olmadan mecburi oruca sokmuşum meğersem... Yine yazmayacaktım, Sevgili Alev Hanım ve Ümit Bey'i üzmek istememiştim, ama olan oldu, Alev Hanım, Zeyna ile ilgili bir yorum yazdı ve artık daha fazla dayanamadım.

En son Erzurum usulü yayla çorbasından koymuştum tabağına, ertesi gün baktım yemek olduğu gibi duruyor, köftelerini bile yememiş. İki gün olmuştu bizim dernekte aşıları olalı, ilk gün sürekli uyudu, ertesi gün sessizleşti. Pazar günü olduğu için dernek kapalıydı ve Pazartesi günü alıp götürdüler, tedaviye başladılar, ertesi günü tekrar aradım, viral enfeksiyon kapmış dediler. Bünyesi zayıf olduğu tedaviye yanıt vermiyormuş, uyutmamız gerekli, yaşasa bile beyninde hasar kalır, dediler. O kararı vermek öyle zordu ki, bir an çocuğu ameliyat olacak ebeveyn gibi hissettim kendimi, "onun için en doğru en hayırlı olan ne ise onu yapın!" dedim. Elim bir türlü varmıyordu telefona, hep geciktirdim, bir umut bekledim. Ama maalesef sonuç kötü idi. Hep ağlama sesi kulaklarımda balkonda bekledim, hala yaşadığını hayal ettim, resimlerine bakıp ağladım. Başka şeylerle oyaladım kendimi ve bu artık son olsun, bir daha köpek filan beslemek yok, dedim. Benim şanssızlığım, bir yılda 2 kayıp.

*****

3 gün önce Zeyna'nın sesine benzer bir ses geldi, balkona çıktım, onun gibi siyah tüylü, tasmalı bir köpek kuyruk sallayarak yaklaştı, sevmek için hemen koştum, yemek ve su verdim. Tasması olduğu için ya geri gider evine ya da sahibi bulur, dedim. 3 gündür gitmedi sahiplendi burayı. Bugün bir bayan belediyeye şikayet etmiş, götürmeye geldiler, biraz tartıştıktan sonra alıp götürdüler. Zehirlemeyecekleri sözünü aldım, "derneğe gönderelim aşıları yapılsın, tekrar buraya bırakırız," dediler.

Onun üzüntüsünü gidermek için bahçede 2-3 saat oyalandım ve yukarı yeni çıkmıştım ki, "Fatma Teyzeee! Bir baksana! " diye bağıran komşunun oğluna bakmak için pencereye gittim, yanında küçücük, siyah, yaramaz bir köpek. Dolmuştan inince ayaklarına dolanmış, kaybolmuş sanırım, onun da tasması var, bakımlı ve pırıl pırıl...

-Eee, n'olacak?

-Ben almasaydım, ya araba çarpacak ya başka biri alacak. Bahçeye koyalım, sahibi gelirse geri veririz. (Komşum köpekleri sevmediği için annesinden önce benimle bağlantı kuruyor uyanık.)

Mecburen bahçemizi açtık sevimli yaramaza, onu ilk gördüğümde aklıma Roberto Carlos geldi nedense, ayakları yere sağlam basıyor, kafası küçük ama bacakları ve ayakları iri. Hemen oybirliği ile adını "Carlos" verdik. Hiperaktif bir köpek, okul dönüşü tüm çocukların gözdesi oldu ve hepsi bir ağızdan: " kalsın, n'ooolur Fatma Teyzee!" dediler.

Zeyna'nın kulübesi hazırdı zaten. hemen ortadan kaldırdığım diğer araçları çamaşır suyu katkılı sıcak su ile yıkadım, ne olur ne olmaz. Altına peluş örtü serdik, yemeğini yedi, suyunu içti, şimdi simit gibi kıvrılmış yatıyor. Şimdilik ses yok, gece korkup ağlarsa bilmiyorum. Kim bilir belki sesini duyan sahibi gelir alır.

Biraz önce büyük kızım: "Anne Allah seni çok seviyor, bak hiç köpeksiz kalmıyorsun, " dedi. Ben de belki de köpeklerinden bıkanlar nasıl olsa burada bakan var, diye bize yakın yerde bırakıyorlar, dedim. Çünkü sürekli sirkülasyon var, biri geliyor biri gidiyor. Cins cins, model model...

Ne demişler: "Ekmeksiz EV, köpeksiz KÖY olmazmış! Bizim burası da hala köy sayılır, her ne kadar şehirli tipli insanlar otursa da...

Bakalım, Junior ne kadar kalacak bizimle?

****


 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..