Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '08

     
    Kategori
    Öykü
     

    Paraşüt

    Paraşüt
     

    Uyuyan prenses


    Hemen uykuya dalamıyacağını bilmesi, ıstırap veriyordu kendisine. Az uyumanın vücuduna yüklediği fazladan ağırlığı taşıyamaz olmuştu artık. Belki de bu yüzden kendini sık sık halsiz hissediyor, çok çabuk öfkeleniyor, çabuk hastalanıyordu.

    Başına gelebilecek en iyi ve en kötü olayları sadece bir kaç saniye arayla yaşayabileceğini nasıl bilebilirdi ki. Çok erken kalkmıştı yine, çok çok uzun zaman önceden beri olduğu gibi. Uyumak istiyor, fakat içinde bir şeyler buna mani olmak istercesine gözlerini kapatamamasına sebep oluyordu sanki. Artık çabalamak anlamsızdı. Çünkü biliyordu, tecrübeliydi, bir kere uyandımı asla uykuya tekrar dalamıyacaktı. Baş ucundaki masasında duran saatine baktı. Herzaman olduğu gibi yaklaşık iki saat uyuyabilmişti.

    Yatağından doğrulduğunda, bugün herzamankinden daha fazla heyecanlı, kaygılı hissetti kendini. Paraşütle atlamayı ilk defa deneyecekti. Bir an kendini gökyüzünde süzülürken hayal etti, ve içindeki anksiyete bir kat daha arttı. Hala kendisi bile inanamıyordu paraşütle atlayacak olmasına.

    Bir anda kendini boşluğa salıverdi. Vücudumdaki adrenalin doruk noktasına ulaşmış olmalı diye düşünebilmişti uçak kendisinden hızla uzaklaşırken. Duyabiliyordu artık, yanaklarında hissedebiliyordu rüzgarın oluşturduğu basıncı. Ortalığı kaplayan anlam veremediği sesizlikten önce hatırlayabildiği son şey, kapının açılmasıyla birlikte içeriye dolan rüzgar sesiydi.

    Eğitimde öğrendikleri kafasında yankılanıyordu sürekli. Paraşütünü açma vaktinin geldiğini söyleyen ses çok fazla yükselmişti içinde. Bu sese kulak vererek paraşütünü açmak istedi. Fakat bir sorun vardı. Denedi, denedi, tekrar denedi. Çok fazla telaşa kapılmıştı. Tekrar denedi. Ne yazık ki paraşütü açılmadı. Hızla yeryüzüne yaklaşıyordu. Çabalamayı bıraktı. Ve hiç ummadığı bir durum ortaya çıktı bir anda. Uzun zamandır bu kadar çok uykusunun geldiğini hatırlamıyordu bile. O an uyumak istedi. Uykusu o kadar çok gelmişti ki, göz kapakları ağırlaştı kapanmaya başladı. Bu durumu en son çocukluğunda yaşadını farketti o anda. Uykusunun gelipte uyumamak için direnmek. Bu duyguyu tekrar hissedebileceğini hiç zannetmiyordu. Fakat daha fazla direnemedi, gözleri kapandı. İçini kaplayan kaygılar kaybolmuş, yerini sonsuz bir huzur kaplamıştı. Hafiflemişti, kuş gibiyim artık, bir kuş gibi hafifim diye geçirdi içinden.

    İrkilerek gözlerini açtığında kafasında yankılanan ses haykırırcasına yedek paraşütünü açmasını söylüyordu. Ve öyle de yaptı. Yedek paraşüt açıldı...

     
    Toplam blog
    : 1
    : 339
    Kayıt tarihi
    : 18.11.08
     
     

    1980 Mersin doğumluyum. İTÜ İnşaat Mühendisliği mezunuyum. İstanbul' da hayatıma devam ediyorum...