Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '13

 
Kategori
Siyaset
 

Patriot çek git ya da ‘silahlara veda’ günü gelmedi mi?

Patriot çek git ya da ‘silahlara veda’ günü gelmedi mi?
 

Bir Patriot'tan atılan güçlü bir füze (Alıntı yeri:resimbu.com)


‘Şair milletiz vesselam’ diye bir sözümüz vardır.

Çocukların bile şiir yazdığı bir başka toplum var mı bilmiyorum.

Kimi ailelerde çocuklardan biri değilse ya babası ya da dedesi şiir yazmıştır.

Kızlarımız ile annelerinin şiir yazdığı pek görülmese de kimilerinin ağıt yaktıkları bilinir acı ile.

Çoğumuz bunun böyle olduğunu dağ yamaçlarındaki çobandan gözleri görmez köy delikanlısına, ilköğretimdeki çocuklardan karşı cinse ilgi duymaya başlayan gençlerde, bazı çapkınlardan eşine aşık olanlara kadar duymuşuzdur. Bu özelliğimizi yetişmiş olduğum Osmaniye, Kahramanmaraş, Adana, Mersin ile Ankara’da olduğu kadar ülkemizin bazı yörelerinde yayınlanmış ya da yayınlanmayı bekleyen sararmış nice defterler ile birbirine sarılmış yapraklar içerisinde gördüm. Birbirine uyaklı  olmasına özen gösterilen o şiirlerin bazıları bir sazın tellerinde ya da bir udun gövdesinde inleyip duruyor bugün bile. O güzelim saf duygular ile bezenmiş olan destan, şarkı, türkü, koşma gibi biçimleri ile o şiirler dünümüz ve bugümüzün birer yansıması olarak bizi anlamaz mı? 

Şairlerin duyalılıkları yabana atılamaz

İçerisinde yaklaşık sekiz bin yazarı bulunduğunu sandığım Milliyet Blog topluluğu da şairler bakımından oldukça zengin. Öyle ki bayan şairlerimizin başarıları karşısında inanın şapka çıkartmak gerekir. Öte yandan şiir gibi etkileyici çok çarpıcı denemeler, mesleki yazılar ile siyasi yorumlar da yok değil. Bu bağlamda onlardan birine yazmış olduğum gibi erkek yazarlarımız ile şairlerimizde de en az onlar kadar ince, duyarlı, etkileyici ve çarpıcı düşünenlerimiz olsa sanırım daha çok okunuruz. Bu da sanırım esinlenilen ya da seçilen konular kadar olayı anlatan kelimelerin seçiminden de kaynaklanıyor. Bu arada katı tutumları ile de olsa bazı konulardaki yorumlamaları ile çok okunan erkek yazarlarımız da yok değildir.

Yazı alanı şiir olan dev şairlerimiz dışında benim gibi emekliler de belki eski yetenekleri olduğundan ya da dün olduğu gibi bugün de 'fişlenme korkusu yüzünden' uzun uzun makale yazmaktansa şiirler yazmak zorunda kalıyor. Bizde şiir içerikli çabalarımız  roman, araştırma ve öykü kadar çok okunmasa da topraklarımızın özellkilerinden mi yoksa Türkiye kültürler potasının güzelliklerinden mi yoksa karşılık görmeyen tek yanlı sevgilerimizin etkilerinden midir nedir özellikle delikanlılar ile o günlerdeki tutkularını yitirmemiş bazı olgun erkeler de şiir yazarlar.

İşte bu anlamda yeri geldiğinde anlamlı şiirler yazan emekli öğretmen saygı değer eğitimci ve araştırmacı Dr. Erdal Ceyhan da son gelişmeler ışığında Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş'a konuşlandırılan NATO malı çok güçlü Patriot’lar için bir şiir yazmış.

‘Hey patriot, patron, hoş geldin
 Bakalım kimin kafasında patlıyacaksın’ diye başlayan zengin içerikli bu şiiri az önce okudum. Kim bilir Adana, Gaziantep ile Kahramanmaraş'taki sessiz çoğunluk ile kanları kaynayan nice şairlerimiz gizli gizli de olsa nice beddualar yanında nice yorumlamalar ve şiirler yazmışlardır. Bana göre nhngi toplumda olur ise olsun şairlerin öngörülerini de içerek duyalılıkları yabana atılamaz.

Silah üreticisi dev ülkelerin silahları Müslüman Toplumların aleyhine kullanılmaktadır

etkililerce İran ile Suriye'ye karşı konuşlandırıldığı açıklanan o Patriot'lar (yurtsever kişi, anlamında geliyor İngilizce'de), umulur ki hiç bir 'kardeş kanı' dökülmesine y o l açmadan en kısa sürede sökülerek Batı'nın gizli hangarlarına götürülecektir. Çünkü hiç bir silah, hiç bir saldırı, hiç bir baruk kokusu ve hiç bir mermi insanlık için hayırlara vesile olmamıştır. Özellikle ABD ile Ruslar’dan başka diğer Batılılar’ın geliştirdiği üstün silahlar biz Müslüman Milletler ne de dini ayrı kesimler için hayırlara vesile olmamıştı.

Batılıların iç savaşlarında olduğu gibi kıtalar arası savaşlarda bile o alçak silahlar özellikle son yüz yıllar içerisinde kim bilir kaç on milyon insanı ecelinden önce öldürüvermiştir bir anda. Unutmayalım ki başta Türkiye olmak üzere ABD, Cezayir, İspanya, Rusya, Irak, Afganistan, Mısır, israil, Filistin, Sudan, Filipinler, Suriye, Somali, Hindistan, Keşmir ile Mali gibi ülkelerdeki iç savaşlar ile terör saldırıları da nice gizli silah satışları ile gerçekleştiriliyor.

Çok eskilere değil son yüzyıl içerisinde yaşananlar ile kör olası terör saldırları karşısındaki ölüm kalımlı ve düşmanlık tohumlarının nasıl yaygınlaştırılmakta olduğunu görmüyor muyuz? Hiç bir savaşın, hiç bir çatışmanın ve hiç bir terörün hiç bir nedeni yoktur, y o k yere birileri birilerini acımasızca öldürüyor da diyemeyiz. Ne yazık ki bir şarkımızda da söylendiği gibi ‘kurşun adres sormuyor!’ İşte bu yüzden mertçe vuruşmak, çatışmak  ya da savaşmak yerine masum ve silahsız kişileri bile sinsice vurmaya çalışan eli silah tutan iki ayaklı kimi alçakları ne kadar kınasak azdır.

Silahsızlanma sağlanmadan toplumların içinden vurulmaları engellenemez

Bana göre ‘delikli demir’ çıktıktan sonraki bütün saldırı savaşlarının kınanması için tez elden dünya çapında ‘özel bir gün’ kutlamaya başlamalıyız. Bu anlamda adına Birleşmiş Milletler denilen kuruluşun içerisinde bulunan Silahsızlanma Kurumu da silahlardan korkmayı bir yana bırakarak hangi ülke olur ise olsun en geç altı ay içerisinde bütün silah fabrikalarını kapatmak için harekete geçmelidir. Bütün devletler de utanmadan sıkılmadan ve bile bile izin verdikleri ‘bireysel silanlanma’ adlı uygulamaalrını yönettikleri topluma hesap vererek, özür dileyerek tek tek toplatmalıdır.

Dr. Erdal  Ceyhan’ın aşağıda size sunacağım Patriot adlı şiiri son gelişmelere göre, günden güne  çevremizi sarmaya başlayan savaş tamtamlarına karşı bir şiir olmuş. Bir yandan ülkemizi maddi ve manvi yönlerden kemirmekte olan kimin kazandığı belli olmayan yirmi dokuz yıllık ‘terör savaşı’na karşı kendinden menkul ‘barış görüşmeleri’ içerikli bir süreç dayatılması içerisind ebulunmuyor muyuz? Ayrıca İran ile Suriye'nin olası saldırılarına karşı NATO eşliğinde 'savaşa meydan okumak' gibi bir tavır içeridinde bulunmanın nasıl bir siyaset olduğunu çözebilmiş değilim.

Türkiye komşuları karşısında savaşla barış arasında sıkışmıştır

Dr. Erdal Ceyhan’ın yer yer Mehmet Akif gibi seslenişler de içeren aşağıdaki şiiri umarım gerekli durulmayı sağlayacaktır. Kim bilir Adana, Gaziantep ile Kahramanmaraş'taki sessiz çoğunluk ile kanları kaynayan nice şairlerimiz gizli gizli de olsa nice beddualar yanında nice yorumlamalar ve şiirler yazmışlardır. Oysa bizim toplum olarak ne İran ne İsrail ne Suriye ne de yanıbaşımızdaki bir komşumuz ile ‘kan dökecek kadar’ ne gibi bir sorunumuz va ki?

Daha dört yıl önce Komşularla Sıfır Siyaset arayışına kalkışan iktidarın birden bire savaş ve barış arasında kalmasının şakınlığını çoğu yurttaşımız gibi ben de yaşıyorum. Oysa en güzeli, gerektiğinde kimselere saldırmamak ya da salddırıya uğramamak için ‘denge siyaseti gütmek’ değil midir? Ne yazık ki Batı ile kuurlmuş olan teknolojik bağımlılıkları yanında askeri, siyasi, ticari ve güvenlik anlaşmaları yönünden Türkiye özellikle komşuları arasındaki çekişmelerde 'denge siyaseti' yerine kuyruk siyaseti' gütmek zorunda kalmak gibi bir bunalıma girmiştir.

Osmanlı Devletimizin çağına göre bazı savaşları fetih arayışları yanında özellikle İngiltere ile Fransa’nın yönlendirmesine de kapılarak Rusya ile savaşlara tutuşması değil midir? O süreçlerde Girit Adası, Mora ve Yunanistan Yarımadası yanında Balkan ülkeleri Kırım, Kafkaslar, Irak, Filistin ile Suriye elimizden kayıp gitmedi mi erenler? Giden bir kaç milyon dönümlük toprak parası olsa gam değil, diye düşünülse bile tek tek ve topluca öldürülenler ve göçe zorlanan milyonlarca Müslüman Türkün kanının hesabını bugün kime soracağız?

Tarihin tekerrürünü önleyebilmek için geçmişten dersler çıkartmak gerekiyor

‘Ölen ölür kalan sağlar bizimdir’ diyerek yan gelip yatmak da olmuyor bence. Hiç yakışık almıyor birilerinden hesap sormadan yaşamak. Diyelim ki o günlerin katilleri toprak oldu. Oysa onları cesaretlendiren bazı kinci ve canlara kıyıcı düşünceler ile o eski silahların daha etkililerini üreten fabrikaları kapattıralım el birliği ile. Olmaz mı? Bugün onların çocukları bile bizimle görüş birliğine yanaşmazlar mı dersiniz? Eğer bu tür bir düşünce birliği bulunamaz ise gelecekte korkunç savaşların çıkmamasını hiç kimse engelleyemez.

Korkarım ‘tarihin tekerrürü’ nasıl bir süreçtir bunu da tadacağız gelecek bir iki yıl içerisinde. Bakalım bu sefer hangi toprak parçalarımızı kaptıracağız birilerinin keyfi için yok yere birilerine? Kaldı ki Ortadoğu'nun yeniden yapılandırılması sürecinde Irak ile Afganistan'da uygulanan Ulus İnşası siyaseti Türkiye için güvenlik, kalkınma, enerji kaynakları ve yeni bir anayasa yazdırılması bakımlarından nasıl bir dar boğaza girildiğini de iyi görmek gerekmektedir.

Yetkililerce İran ile Suriye'ye karşı konuşlandırıldığı açıklanan o Patriotlar, umulur ki hiç bir 'kardeş kanı' dökülmesine yol açmadan en kısa sürede sökülerek Batı'nın gizli hangarlarına götürülecektir.

Batı'nın ileri karakolu durumundaki İsrail'in  son hava saldırısı bardağı taşıran son damla olmasın?

Son gelen haberlere göre İsrail uçaklarının, gizlice silahlandırılan bazı güçlerin Suriye'de ele geçirmek istediği hedefleri vumaya başlaması üzerine Suriye üzerinde dolaşan kara bulutların daha da yoğunlaştığı söylenebilir. Bu bağlamda 'teyakkuz' durumunda bulunan Rusya Dışişleri Bakanlığı, 'İsrail Hava Kuvvetleri’nin Suriye’nin Şam şehri yakınlarına düzenlediği hava saldırısından dolayı derin endişe duyduğunu' bildirmiş bugün öğle sonu. Konu ile ilgili olarak İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ise, 'İsrail’in Suriye’deki bazı askeri hedefleri vurduğu iddiasıyla ilgili olarak, saldırıyı şiddetle kınadıklarını' ve 'İsrail’in saldırısı, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne yapılan saldırıdır' açıklamasında bulunmuş.

Gelişmelere göre 'tam zamnında konuşlandırılmış gibi olan'  NATO Patriot Füze Üsleri olası bir İran ya da Rusya saldırısı durumunda ateşlenebilir. Her konuda olduğu gibi dünya kamuoyu karşısında da haklı olabilmek için bazı gelişmelerin çok iyi değerlendirilmesi geketiği çok açık. Görülen o ki Suriye Ordusu'na karşı içerisinde Türkiye'nin de bulunduğu Batı cephesi güdümündeki Özgür Suriye Ordusu adlı örgütlenme Şam'ı düşürebilmek bakımından oldukça zorlanıyor. Beşar Esad'ın komutasındaki Suriye Ordusu'nun da oldukça zorlandığı ve karşılıklı katliamların yoğunlaştığı ülkede artık son dönemece yaklaşılmakta olduğunu anlıyoruz.

Hey Patriot!

Dr. Erdal Ceyhan‘ın geleceğimize bir armağan olarak düşündüğü Yaman Şiirler dizisinin Patriot başlıklı ilk şiirini sizlere sunuyorum erenler:

Hey patriot, patron, hoş geldin
Bakalım kimin kafasında patlıyacaksın
İçinde atom matom da var mı acaba?
Yoksa, sadece soba borusu gibi misin?

Kaç lira verdiler sana
O kamyonuna, o geniş kollarına, namlularına
Vallahi pek hazin bir görünüşün var da
İran Baba niye öyle huylanıyor orada.

Ne yapacağız bunu, söylesenize
Suriye’ye karşı mı kullanacağız
İran’a karşı mı, kim düşman,  ha bir söyleseler
Bir bilsek düşmanımızı, kimdir yani.

Hey Patriot, kimbilir içinde ne bilgiler saklı
Kurdular mı, gider misin iki bin km kanatlı
Peki şu Rusya dostumuz niye pireleniyor ki
Moskova’ya kadar uçup gider mi mermileri.

İsrail dostumuz (dostumuz mu) memnun mu
Onu bunu bilemem, sen geldin geleli herkes
Pek bir huylu, herkes savaştan filan sözediyor
Sen sessiz seyrediyorsun Maşallah pek uslusun

Peki, o arkandan gelen adamlar ne öyle
Bakıcıların mı, askerlerin mi, bayağı giydirilmişler
Her birisi memleketin bir tarafına dağıldılar
Kimi Alman, kimi Amerikan kimi bilmem ne beşer.

Valla benim aklım ermez, getiren seni boşuna değil
Yani bir şeye yarasın diye getirmiştir.
Bu işin üzerinde epey bir düşünmüştür
Yoksa, valla Batı için çok karlı alış veriş.

Hoş gelsin diyorum ama diyemiyorum
Karnımın içinde bir gürültü var fena patlıyor
Senin patladığını henüz görmedik  ama
Ama olursa eğer, bir patlarsan her yer
Yek ila yeksan! Onu bilesin. Sakın ha…(27.01.2013)

Şiirin bulunduğu yayın alanı:

http://blog.milliyet.com.tr/yaman-siirler-1--patriot/Blog/?BlogNo=399350

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..