Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '15

 
Kategori
İlişkiler
 

Peki, beğenmek neydi?

Peki, beğenmek neydi?
 

Kişilik mi?
 
Ruh mu, beden mi, görüntü mü?
 
Akıl mı? Kalp mi? Gönül mü?
 
Neydi beğenmek?
 
Peki, sen nasıl beğeniliyorsun sordun mu kendine?  
 
Aynalara bakma çünkü yalan söylerler. Bir başkasının gözünden bak kendine mesela senden nefret edene sor bakalım ne diyecek. Soramazsın çünkü kendini haklı bulursun ama bir kere düşünmeli insan.
 
Ne kadar güzeldin ne kadar insandın ne kadar hoşgörülüydün ne kadar sevimliydin, istediğin neydi bir insandaki özelliğin. Ve duyduğun o söz ‘’pek beğenmedim’’ diye ve soruyorum sen ne kadar beğenilirsin?
 
Peki, sen neredeydin onca soruların içinde.  Beğenmek kişinin özünde biriken sevgi tomurcuklarına rüzgâr olmaktı, açmak için ruhunda. Sesin inceliğinde zarafetinde yaşayıp ruha bedene sahip olmaktı. Öyle duygularını tatmin edipte pek beğenmedim demek değildi beğenmek. Parayla ilişki kurulacaksa duygularını tatmin etmek için yaşanılacaksa zehri zıkkım olsun o insana ömrü boyunca. Servetin değildi beğenmek. Çünkü en güzel servetin içinde biriken hasretin uçuştuğu o bakışlarından esen damlacıklardı mutluluğun çığırında. Paramla elde ederim ben bu kadını diye düşünmemeli insan, çok güzel mankenler vardır ama kalbi kötüdür. İnsan ne istediğini biliyorsa şayet doğruyu ve yanlışında söyleyebilecek kadar cesur olmalıdır. Sol yanına öyle demlenmeli ki insan kurduğu ve düşündüğü her cümleyle sadık olmalı. Öyle bir cesurum, adamım, iyi niyetliyim, hoşgörülüyüm, mütevazıyım, zekiyim, iyiyim vs…  demekle olmuyor ancak yaşatmakla yaşamakla olur. Adam dediğin doğrunun ve yanlışın arkasında durmalı dik ve cesurca halini arz edebilmeli.
 
Hayatta beklentin gerçeğin kendisi olmak istiyorsan kalp kırmamalısın ne istediğini bilip ve yanlışını doğrunu adamca insanca söylemelisin öyle duygularını bedenin arzularını gider ipte beğenmedik demekle olmamalı. Sesiyle güven vermeli ah almadan düşünmeli benim evladım, benim anam atam, benim kardeşim var diye düşünmeli ve sonra bir işe kalkışmadan kendine çeki düzen vermeli. Şükür ki sevebilecek yüreğe sahibim. Bedene değil, paraya değil kalbin sesine kulak verdiğim o ruhu sevebilecek ruha sahibim yalansızca. Seven hep sever sevilmese de sevilse de koşulsuzca, karşılıksızca, beklentisizce sever. Çünkü seven gerçektir giden sahtedir, riyakârdır, yalandır, hileli düşlerle yüklüdür; ne kaybettiğini bilmez ama hep kazandığıyla meşguldür kafası ama paspas olur ayaklar altında düşüncesi.
 
Karşındakine sor bakalım beğenmiş mi seni. Sen kendini beğenmemekle üstün mü sanıyorsun ya o seni beğenmediyse ne olacak. Hiç düşündün mü? Ah aldın mı çıkmaz o leke ömrün boyunca. Zamane insanlarımız hep böyle önce tadına bakarlar sonra beğenmedim der başka gönülden otlanmaya çalışırlar. Güven ve samimiyet kalmamış derim. Egolarını tatmin edip ihtiyaçlarını giderip sonra bunu söyleyenleri Allaha havale ediyorum. Hiç mi düşünmedin insanın günahına giriyorum diye hiç mi?
 
İnsanlık yalan olmuş ben doğruyum diyen herkes kendini baştan ele veriyor ama dağ eteğinde çiğdemler hep eziliyormuş. Yalnızlığın dibini bulduğunda avuçlarında gözyaşlarını biriktirirlermiş.
 
Yazık günah diyen var mı o cümleleri kurmadan alın yazılarına leke koyduğunuzda.
 
Gönül vermedikçe gönül alamazsın. İnceliğin ve latifeliğin kıyılarından dahi geçilemez. Ömrün hikâyesini bulmak istiyorsan değişmelisin bakışlarınla düşlerinle yaşamınla. Seyirlik olmamalı ilişkiler ömürlüğün peşinde olmalı. Her şey fedakârlık ister peki fedakâr olan kimdir sevgide. Hoş geldin diye yinelenmeli her uyandığında. Öyle takım giyerek değil beğenmek kalbine ne kadar giyindirdin o kırışmadan düşüncelerini, öyle çiçekle kandırmamalı çiçek gözlerinde kalbe damlayan nakış olmalı ömürde. Hayatın tadı koynuna girerek değil her anını paylaşarak yaşamalı insan dediğin insan.
 
Herkes her şey istiyor ama asıl istenilen unutuluyor. Sevince cennetime yol olmalı diye bunu bilmeli diyorum. Hiç kimse dört dörtlük değildir ama hayatı dört dörtlük yapan sabır, fedakârlık, hoşgörü, yardımsever olmalı.
 
Özlemin kıyısında beklemek değil her gün içinde yaşayarak düşünerek yaşamaktır. Seviyorum demek kolay, iyisin demek kolay ama sen ne kadar bunları veriyorsun karşına düşünmeli insan. Şu fani dünyada isteyeceğin şey o ışıkta yok olmaktır her hücrelerinde. Delisiyle dolusuyla yaşamaktı gücenmeden yoksunmadan yalın ve sade olmaktı. Eğer söylediklerin arkasında değilsen bir insanın günahına girmeye kalkışmayacaksın ki insan olasın.
 
Bir düş kurun eğriyi doğruyu bir araya getirin ve ben neredeyim ne olmak istiyorum ve nereye gidiyorum. Bazen doğru bildiklerimizin içinde de yanlış vardır ve yanlış dediklerimizin içinde de doğru vardır. Taşlaşmış kalplerden Allah'ım uzak eylesin.
 
Dilerim ki insan olan kazansın ah almadan kalp kırmadan günahına girmeden insan olan kazansın.
 
(Kent şarkıları: Yarım şarkısından alıntıdır;
 
Kalk git gözlerimden bir kere
 
Dök ak gitsin kirpiklerimden
 
Dönme bu kente bu kent küstü bir kere.
 
Kalmasın geride senin sözün, sazın, mızrabın
 
İçimde sızın, izdirabın yanarım yeter bu yangın bana
 
Kalk git durma geç kalma, dönme geri bu kente bu kent küstü sana bir kere…)
 
Toplam blog
: 360
: 1251
Kayıt tarihi
: 12.06.09
 
 

İnsanlar için en güzel hediye, hiçbir masrafa ihtiyaç göstermeyen tatlı bir  gülümseyiştir. Hz. S..