Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '10

 
Kategori
Anılar
 

Pembe dizi

26.01.2010-Paris. Bu üçüncü haftam… Gene başladık yaşamaya. Paris’e dönüş tatsız, tuzsuzdu. Bazen merak ediyorum bu yalnızlık geçici mi yoksa bu hayatın kendisi mi? Ne yani bu zamana kadar yaşadıklarım hayat değil miydi? Görüyorum bunu. Fanustan öteye gidememişim şu yirmi üç yıldır. Pembe dizi tadındaki hayatımız bir son buldu nihayet demek. Bunu insan hemen anlamıyor. Boş dolabını doldurduğunda, gece hayallerinde kendi kendine konuşup eğlendiğinde fark ediyor. Gelir gelmez nasıl bir tecride soktum kendimi. Allahım bu nasıl bir yalnızlık? Bu yalnızlığa alışmak fikri uyuşturucu gibi… Yalnızlığa, ıssızlığa bu denli alışmak, sessizliğin orkestrasını dinlemek… İçindeki çığlığı kâğıda dökmek… Değişiyorum ve hep değişmekten korktum bu zamana kadar. Duvarlar bana, ben duvarlara bakıyorum. Hayatlarımız bu denli izole edilmişken, gelip komşum kapımı çalsın diye hevesle için kıpır kıpır ederken ve en sonunda bu bekleyişin bir sonu olmadığına kanaat getirmişken mutlu olmaya zorlanıyoruz. Gerçekten mutluluk bu mu? Tek tip midir mutluluk? Ya mutluluk oyunu oynamak asıl nankörlük ve günahsa hayata ve Tanrı’ya karşı? Bir mutlu adam tanıdım ben. Belki bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar. Sonsuz bir çalışma temposuna koşuyoruz kendimizi sırf katlettiğimiz hayat peşimizi bıraksın diye. Oysaki peşimizi bırakanın kendimiz olduğunu anladığımız zaman çok geç olacak. Yoksa hayat hep aynı hayat… Nefesini al, nefesini ver. Nefesini al, tut! Bırakma. Sonra nefessizlikten kudurunca birden patla. Kana kana çek içine hayatı. Vücudumuz bile bu sanal mutluluğa göre programlanmışken gerçeği nerede bulacağız biz? Ya da o bizi nerede vuracak? Mutsuz bir akşam daha, yarın arşiv var.
 
Toplam blog
: 37
: 541
Kayıt tarihi
: 03.06.10
 
 

2011 Sorbonne Üniversitesi (Paris-IV) Modern ve Yakın Tarih Doktora •2009-2010 Sorbonne Ünive..