Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '14

 
Kategori
İnançlar
 

Peygamberimizin (s.a.v.) engellilere bakışı

Hz. Peygamber, insanlar arasında ırk, renk, zengin-fakir, sakat-sağlam, makam ve şöhret gibi dışa yansıyan hususlarda hiç bir ayırım yapmamıştır. Onun insanlarla olan ilişkilerinde sürekli evrensel kriterler geçerli olmuştur. Dolayısıyla çevresinde varolan engelli insanlarla ilişkilerini en güzel bir şekilde yürütmüş, insanlara İslam hümanizmasını göstermiş ve ümmetine bu sahada da örnek olmuştur. Engellileri, kamu hizmetleri dahil, hak ettikleri hiçbir haktan mahrum etmemeye azami çaba sarf etmiştir.

Topal/ortopedik özürlü bir sahâbî olan Amr b. el- Cemûh, yükümlü olmadığı halde azimet yolunu tercih ederek Hz. Peygamber’den savaşa katılma iznini almış ve şehit olmuştur. Hz. Peygamber, savaş esnasında onu görmüş ve ona şöyle demiştir: “Ben sanki seni cennette bu ayağın iyileşmiş bir vaziyette yürürken görüyor gibiyim. ”(1)

Hz. Peygamber’in, önde gelen sahâbîlerden Muaz b. Cebel’i ortopedik özrü olmasına rağmen Yemen’e vali olarak göndermiş olması (2) kayda değer bir olaydır. Engellilerin gerek bu vazifelerde görevlendirilmelerinde, gerek savaşlara katılmalarına izin verilmesinde ve gerekse mescide gidip- gelmelerinde güçlük olmasına rağmen Hz. Peygamber’in görme engelli sahâbîlerin cemaate devam etmelerini ısrarla istemesinde, onların toplumdan tecrid edilmemeleri, yeteneklerine uygun alanlarda istihdam edilerek üretici bireyler olmaları, ideallerini gerçekleştirmelerine engel olmama ve onların kişiliklerini gerçekleştirmelerine yardımcı olma gibi hikmetli bir espri yatmaktadır. Nitekim günümüzde de, pek çok engellinin arzu ettiği şey budur ve onlar, toplumun kendilerine acımalarından rahatsız olmaktadırlar. Birçoğu, çevresinin yardımlarıyla hayatını sürdüren bir tüketici olmayı değil, her şeye rağmen kendilerine verilen imkanlar nispetinde üretici olmayı tercih etmektedirler. Birincisinde çoğu zaman hayata küsme, kabuğuna çekilme ve psikolojik rahatsızlıklara maruz kalma söz konusu iken; ikincisinde ise kendilerini daha mutlu ve umutlu hissetmektedirler. İşte Hz. Peygamber’in gerçekleştirmek istediği de budur. (3) İslâm dini, insanın Allah ile olan ilişkilerini nasıl yürüteceğini bildirdiği gibi, insanın insanla olan ilişkilerini nasıl yürüteceğini de bildirmiş ve bu alanda uygulanması için ilkeler koymuştur. Hz. Peygamber, bunların pratikteki uygulamasını insanlara göstermiştir.

 

Efendimiz (s.a.v.):

 

“Kim Allah’ın KADER SIRRINI anlarsa, musibetler o kimseye kolay gelir” (s: 11)

“Zorluk gelip şu kayanın içine girse, mutlaka kolay- lık peşinden gelip içeri girer ve oradan ZORLUĞU ÇIKA- RIR” (S: 26)

“Gözün kör olması, günahlara kefarettir. Kulağın sağır olması da günahlara kefarettir. İnsanın vücudundan kaybet- tiği her şey günahına mağfiret sebebidir” (s: 28) 4-5

KAYNAK;

1 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 299.

2 Câhız, el-Bursân ve’l-Urcân ve’l-Umyân ve’l-Havlân, thk., Muhammed

Mursî el-Hûlı, Beyrut, 1987, sh., 214 (naklen Erul, agt., sh., 8). Ayrıca bk. Ebû Davud, Akdiye, 11; Tirmizî, Ahkâm, 3; Ahmed. b. Hanbel, Müs- ned, V, 230, 236.

 

3 Erul, agt., sh., 8.

4 HZ. PEYGAMBER’İN ENGELLİLERE KARŞI BAKIŞ AÇISININ

TESBİTİ Doç. Dr. Saffet SANCAKLI**

5 Said ALPSOY-BELA VE MUSİBET Niçin Gelir ve Nasıl Korunulur?

-Gelenek yayıncılık-Sayfa: yukarda belirtildi

 
Toplam blog
: 358
: 662
Kayıt tarihi
: 22.12.12
 
 

4 Aralık 1982'de Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde doğdu.Tavşanlı Fevzi paşa ilköğretim okulu,İmam h..