PKK'lılar yol kesip araçları yaktı…

İşte size iç acıtıcı bir başlık daha. Öyle günlerden geçiyoruz ki, iç ferahlatıcı bir haberi, mikroskopla arıyoruz. Adeta acıların içinde yaşamaya alıştık. Şehitler ardı arkasına geliyor. Önceleri oluşan toplumsal tepkilerde yok. Sadece ateş düştüğü yeri yakıyor. Çoktandır şehit cenazelerinde boy gösteremeyen iktidar erkânı bile yavaş yavaş cenazelere gelmeye başladı. Sanki defakto bir duruma yavaş yavaş alıştırılıyor gibiyiz.

Son haberimize bir bakalım. “Bitlis-Baykan Karayolunu akşam saatlerinde kesen bir gurup PKK'lı 3 aracı ateşi verdi. Akşam saat18.55 sıralarında Bitlis Baykan karayolunu 30'ncu kilometrede Buzlupınar mevkisinde kesen bir grup PKK'lı araçları durdurup kimlik kontrolü yaptılar. PKK'lılar daha sonra araçlardan indirdikleri vatandaşlara bir süre örgüt propagandası yaptıktan sonra 3 aracı ateşe verdiler. PKK'lı grup olay yerinden ayrıldıktan sonra güvenlik güçlerine haber verildi. Olayı cep telefonuyla kaydeden ismini vermek istemeyen vatandaş, askerleri nasıl korumaya çalıştıklarını da şöyle anlattı: "Yaklaşık 10 kişiydiler. Önce araçları durdurdular. Arkasından da propaganda yapıp orada bulunan 3 TIR'ı ateşe verdiler. Daha sonrada PKK'lı grup yakıt dolu tankerin içinde bulunan benzinin vanasını açarak benzini yola boşalttı. Bu sırada elektrikler kesildi. Biz araçlarımızdayken arkadaki minibüsten sesler duyduk. Ben ve arkadaşlarım bu minibüse doğru gitmeye çalıştık. İçindekiler bize asker olduklarını söyledi. Bizde askerlerin kaçırılma ihtimaline karşı elektriklerinde kesik olmasını fırsat bilerek, onları yakında bulunan dinlenme tesislerin mescidine götürdük. Onlara biz sizi alıncaya kadar buradan çıkmayın dedik. Asker kardeşlerimize yardımcı olmaya çalıştık. PKK'lı teröristler daha sonra olay yerinden ayrılarak kayıplara karıştı.”

Haber mealen bu. Olay yeri Bitlis. Yani Türkiye cumhuriyetinin bir ili. Yoksa biz mi öyle sanıyoruz? Yol denetimi yapan, kimlik kontrolü yapan, istediğini alıp götüren, istediğini yakanlar teröristler.

Hep biliyoruz, askeri birliklerimize polisimize saldıran, hatta vur kaçtan giderek vaz geçen de teröristler.

Acilen cevap verilmesi gereken soru şudur. Biz ne yapıyoruz? Kendine her türlü büyüklüğü hak gören, komşu ülkelere esip gürleyen,  hükümetimiz ne yapıyor?

Balık hafızalı olmayanlarımız çok iyi bilir ki, birilerinin kara günler dediği 2001-2002 yıllarında verdiğimiz şehit sayısı bu günlerde bir haftada verdiğimizden azdı. O günlerde uydurulan bir ekonomik kriz ve satın alınan bir koalisyon ortağı sayesinde erken seçime gidilip ülke bu günkü iktidara teslim edilmişti. Bu gün gelinen noktayı sadece aklı çalışanların düşünüp yorumlaması yetmiyor, aynı zamanda uyuyanlara da anlatması ve uyandırması gerekiyor.

İç işleri bakanı genelgesinde hangi cenazelere bayrak sarılacağını tek tek anlatmıştı. İçlerinde teröre kurban verdiğimiz, hatta şehit saydığımız evlatlarımız yoktu. Dikkat ediniz, o kadar alıştırıldık ki, böyle bir rezalete bile tepki veremiyoruz.

Gazetelerin verdiği kısıtlı haberlerden anladığımıza göre güney doğuda denetim maalesef olması gerektiği gibi yapılmıyor ve teröriste teslim edilmiş. Biz sadece savunma yapıyoruz.. O zaman Hakkâri bizim denetimimizde değil diyen Osman Pamukoğlu’na neden kızılıyor ki? Yukarıda aktardığımız haberden sonra Bitlis’te denetim bizde diyebilir miyiz?

Bir başka soru da geldiği güne göre terörün bu kadar azmasına bir önlem alamayan hükümet neden hala ceylan derisi koltuklarda oturuyor? Neler oluyor?

İzmir 2012-09-06