Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '09

 
Kategori
Kitap
 

Portobello Cadısı- Paulo Coelho

Portobello Cadısı- Paulo Coelho
 

http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.tulumba.com/_



Adında ya da tanıtımında "büyü, cadı, hayalet, şeytan" gibi sözcüklerin geçtiği kitap ve filmlere uzak durmama rağmen, yazarının hatırına bu kitabı okumak istedim.

Fantastik öykülerin yazarı olarak bildiğimiz Paulo Coelho, önsözünde de belirttiği gibi, kendi ağzından değil, kahramanın yakın çevresi ve sosyal, duygusal ya da ruhsal ilişkiler kurduğu kişilerin ağzından birebir anlatıyor olayları, böylece okurda daha iyi bir etki bırakacağını söylüyor.

Bu anlatım tarzı okuyucuyu biraz zorlasa da ve kopukluk yaratsa da, sanki TV ekranlarından izlediğiniz gerçek bir belgesel gibi etki bırakıyor insanın gözünde. Yazarın ağzından ya da kahramanının ağzından anlatılsaydı aynı zevki alır mıydım acaba, sanmıyorum. Yazar iyi bir iş yapmış.

Kitabın konusuna gelince; Transilvanya'da bir yetimhaneden, yıllarca çocuk hasreti çeken Lübnanlı bir çift tarafından, bakıcıların " bu size yaramaz, çingene!" uyarılarına rağmen onlarca çocuğun arasından seçilip alınan gizemli bir kızın ilginç yaşamöyküsü.

Şirin Halil, evlat edinen ailenin yaşam koşullarının da iyi olması nedeniyle sıkı ve iyi bir eğitim görür, müzik ve dini konulara eğilimi nedeniyle sık sık kiliseye gider. Sosyal dünyasında bir Sindrella olmasına rağmen, ruhsal dünyasında Külkedisi olarak yaşamaktadır. Sürekli rüyalarından bahseder. Beyrut'ta kanlı olayların başlamasıyla birlikte tedirgin olan aile, Şirin'in önsezisi olarak algıladığı bir durum üzerine İngiltere'ye göç etme kararı alır, orada sosyal yaşamında rahat etmesi ve kökeninin açığa çıkmaması için ona "Athena" adı verilir.

Athena, dolu dolu yaşamasına rağmen içindeki boşluktan rahatsızdır ve sürekli ani kararlar alır:

Üniversiteden ayrılıp erken yaşta evlenir ve çocuk sahibi olur, yine ani bir kararla boşanır, işleri yolunda gitmesine rağmen ayrılıp Dubai'ya gider, çöl hayatını ve hat sanatını tanır, gerçek annesini arayıp bulur. Müzik ve dansla gelen tutku, mistik konularla birleşince, onu sonu baştan belli olan ırmakta sürüklenmeye götürür.

Sonu mu, onu yazmayayım, merak edin!

*****
Kitaptan Alıntılar:

*Dışa dönük kişilerin içe dönük kişilerden daha mutsuz oldukları, bunu gidermek için de sürekli olarak ne kadar mutlu, hayatla ne kadar barışık olduklarını kendilerine kanıtlamaya çalıştıkları söylenir. (S. 21)

*Özgürlüğün özlemini çekecekleri yerde, kendilerine bir çoban arayanlara acımak gerekir. (S. 23)

*Kim olduğumuzu anlamanın en iyi yolu, çoğu zaman başkalarının bizi nasıl gördüğünü öğrenmektir. (S.26)

*Müzik yalnızca bizi rahatlatan ya da alıp götüren birşey değil, bundan öte birşey, bir ideoloji. Bir insanın ne tür müzik dinlediğine bak, nasıl biri olduğunu anlarsın. (S. 45)

*Ağızlar açılmıyorsa, söylenecek önemli birşey var demektir. (S. 59)

*Yazının kusursuz olmasını istiyorsan, zarafet doğru duruştur. Hayatta da böyledir. Tüm fazlalıklardan kurtulduğumuz zaman yalınlığı ve konsantrasyonu keşfederiz. (S.86)

*Oradan oraya göç edip duranlar için zaman yoktur, yalnızca mekan vardır. O yüzden olup biteni bugün gibi hatırlarız. (S. 108)

*Eğer zihnin yaşadığın an'a odaklanmışsa her şey tapınmadır. (S. 150)

*Gruplar kolektif bir enerji yaratırlar ve herkes herkesi etkilediği için daha kolay vecde gelirsin. (S.153)

*Sadaka ne demek, almanın cesaret ve güveninden dah büyük bir erdem olabilir mi? Malından mülkünden verdiğinde çok şey vermiş sayılmazsın. Ancak kendinden verdiğinde gerçekten vermiş olursun. (S.159)

*Yalnızlık insan göre değildir, kendimizi ancak başkalarının gözünde gördüğümüz zaman tanıyabiliriz.


Arka kapak Notu:

Gizemli bir kadının öyküsü
Onu yakından tanıyan, belki de hiç
tanımayan dostlarının ağzından
Kim olduğumuzdan emin olmasak da, kendimize karşı her zaman içten olma cesaretini nasıl ediniriz?
Paulo Coelho, yeni romanı Portobello Cadısı’nda bu sorunun yanıtını arıyor. Portobello Cadısı, Athena adlı gizemli bir kadının öyküsünü, onu çok iyi tanıyan -ya da hiç tanımayan- yakınlarının ağzından anlatıyor.

İnsanlar bir gerçeklik yaratıyorlar, sonra da kendi yarattıkları gerçekliğin kurbanı oluyorlar. Athena işte buna başkaldırdı ve bunun için büyük bir bedel ödedi...

Heron Ryan, gazeteci

Athena, duygularımı biraz olsun göz önüne almadan kullandı ve yönlendirdi beni. Hocamdı, kutsal sırları aktarmayı, aslında hepimizde var olan o bilinmeyen gücü uyandırmayı üstlenmişti. O yabancı denize atıldığımızda, bize yol gösterenlere körü körüne güveniriz, çünkü bizden daha fazla bildiklerine inanırız...

Andrea McCain, tiyatro oyuncusu

Athena’nın en büyük sorunu, 21. yüzyılda yaşayan bir 22. yüzyıl kadını olması ve bu gerçeği hiç gizlememesiydi. Bir bedel ödedi mi? Kuşkusuz, ödedi. Ama coşkuyla taşan gerçek benliğini bastırsaydı, çok daha büyük bir bedel ödeyecekti. Durmadan başkaları ne der diye kaygılanan, kırgın ve mutsuz biri olacaktı.

Deidre O’Neill, Edda diye biliniyor
 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..