Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Prenses Ahu ve acılara değmek

Prenses Ahu ve acılara değmek
 

Prenses Ahu'yu, Büyükdere sahilde ağlarken bulduk ve tabii ki bırakamadık!


İnsan her an mutlu olmak, gülümseyerek sokakta dolaşmak istemez. Bazı günler, özellikle kendi içine dönmeyi seçer. Bu kendine dönüş, hayatta nelerin iyi gidip gitmediğine kuşbakışı bir dalıştır. Dün benim için de, en yakın dostum için de öyle bir gündü. Bunun için, kendi içimize bakmayı, Büyükdere’de Sev-Say Çay Bahçesi’nde denizin şıpırtısını ve rüzgarın içimizi üşütmesini, burnumuzu akıtmasını seçtik. Baş başa kalmanın en büyük lüksümüz olduğunun bilinceydik tabii…

Neler mi konuştuk?

-Hayatın, duruşum isabetsizliği ya da isabet etme noktalarını,

- “Kadın” ve “erkek” diye kesin çizgilerle ayırdığımız cinslerin, bencillik söz konusu olunca nasıl da aynı cinste buluştuğunu,

-‘Kadın olarak doğulmaz, zamanla olunur’ cümlesinin hayatımıza nasıl darbe vurduğunu,

-Seçmek istediğimiz kimliklerin yanına, farkına varmadan koyulan sıfatlar, durumlar ve hallerinin insanı nasıl ruh emicilerin istilasıyla karşı karşıya bıraktığını…

Biz; bu konuların içinde, bu konuları konuşarak nefessiz kalıp, nefes almanın ne kadar değerli olduğunu bilen iki genç kadınız. Soru sormadan bir hayatın geçemeyeceğini, bir konuyu tartışırken gözlerimizden süzülen yaşların, ikimizin yaralarına iyi geldiği bilen iki yakın dostuz. En sıkıntılı, üzüntülü günlerimizde, “ben sana inanmıştım” dediğimiz insanların yaptığı kötülüklerde, hastabakıcı gibi saatlerce birbirimizin başında duran iki genç kadın, dost ve kardeşiz…

Ve sonra…

Onca tartışılan konudan –iş, rekabet dediğimiz canavar, okuma listemiz de var tabii- sonra, kendimizden öyle geçmiş bir halde hesabı ödedik ki, ruhani bir havada, Hindistan’da, tapınağımıza geri döner gibiydik. Ve tam o anda, bir minik bebeğin ağlamasını duyduk. Güzel gözlü bebeğimizdi ağlayan. Hemen kucakladık, üşüyen bedenini ısınsın diye kollarımız arasına aldık, göğsümüze yasladık. İki adımlık eve dönüş yolunda, bir canlının hayatını, başına üşüşen insanlardan kurtardığımıza sevindik. Hayat böyle bir şey işte; kurtulmaya ya da kurtarmata çalıştığın onca şey varken, birinin canını kurtardığında, her şey geride kalıyor, sıkıntın sıfırlanıyor.

Belki de insan olmak bu demek… Bir aylık Prenses Ahu’nun hayatını kurtarmak, akan onca gözyaşının bir ödülü...

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..