Rahim Ağzı Kanseri

Diğer adıyla Serviks Kanseri gelişmiş ülkelrde sık karşılaşılan bir rahatsızlık olmakla beraber ülkemizde jinekolojik kanserler arasında üçüncü sırada gelir. İlk iki sırada yumurtalık ve rahim kanserleri bulunur. 92-96 yılları arasında ülkemizde yapılan araştırmaya göre her yüzbin kişide 5 kişi bu kansere yakalanma riski taşımaktadır.

Etken HPV denen bir virüstür. Ancak yaş, sigara kullanımı, cinsel yaşam tarzı bu rahatsızlığa yakalanma riskiyle ilişkilidir. Hastalık erken dönemde vajinal akıntı ile başlar. Dikkatli değerlendirme yapılmalıdır. PAP SMEAR adıyla yapılan önemli bir testte rahimağzı ve buradan dökülen hücreler bir fırça yardımıyla örneklenerek inceleme amacıyla hücresel incelemeye gönderilir. Herhangi bir anormallik durumunda ise kolposkopi ile örnek tekrarlanır. Eğer sonuçlar düşük riskte kansere dönüşme riski taşıyorsa 6 -12 aylık periyodlarda hastaya pap-smear tekrarı ve takip uygulanır. Eğer kolposkopi sonucu yüksek riskte rahimağzı kansere dönüşme olasılığı taşıyorsa lazer , kriyoterapi , konizasyon gibi minimal cerrahi girşimlerden rahimin çıkarılmasına varan bir yelpazede tedavi gerektirir.
Tedavide sınıflama kullanılır. CIN ile sınıflanan lezyonlar derecesine göre tedavi yöntemleri uygulanır. Rahimağzı kanserleri tedavi sonrası % 30 nükseder. Bu durumda hasta jinekolog onkolog , medikal onkolog ve radyasyon onkologlarınca değerlendirilip ona göre tedavi biçimi hastaya özel belirlenmelidir. Hastalık erken evrede yakalanırsa seyri yüz güldürücüdür. Sağkalım oranları erken evrede yakalandığında oldukça artmaktadır. Bu sebeple pap-smear testinin önemi oldukça büyüktür. Kitle çapının büyük olması , lenf nodlarında kanser yayılımı , ileri evrede olması filmi olumsuz etkileyen kriterlerdir. Evre I ‘ de 5 yıllık sağkalım % 81 ken Evre IV ‘ de bu oran % 12 ‘ ye gerilemektedir.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve sorularınız için doktorunuza danışabilir ya da sitemden bana ulaşabilirsiniz.