Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '11

 
Kategori
Gece Hayatı
 

Rakı, balık, Kadıköy ve bir dost

Rakı, balık, Kadıköy ve bir dost
 

Kadıköy balık çarşısı....


Gerekli malzemeler: Bir adet İstanbul gecesi.( Boğaza nazır bir mekanda olması tercih edilir ama biraz pahalıdır bu nedenle Kadıköyde de olur.) 

Herkese birer dilim olmak üzere beyaz peynir 

Ortaya, Haydari, patlıcan ezme, şakşuka 

Izgarasından mevsim balığı 

Yaş üzüm olması tercih edilen, içilebilecek kadar rakı. (35’lik de yeter) 

Uzun zamandır zihinde biriktirilmiş kelimeler, cümleler, olaylar... 

Bir adet kadehini kaldırıdığına değecek, sohbetinin tadı damağında kalacak bir dost, Füsun.. 

Yapılışı: 

Uzun zamandır planlanan, hep söylenen bir gün çıkıp kafaları dağıtalım denilen ama nedense –aslında nedeni gayet belli olan, çoluk, çocuk sahibi olmak gibi- bir türlü yapılamayan o sakız gibi dilimize dolanan geceyi nihayet yaptık. 

Herşey, Rihanna yüzünden oldu. Anlatayım. Benim kuzen geldi Aydın’dan. Yıllardır göremediğim kuzenimin ilk İstanbul’a gelişi olunca kendime görev bilip onu gezdirmeye çalıştım, yağan yağmura ve Yiğit Tuna’ya rağmen. O gezilerimizden birinde arabada 3 defa denk gelen Rihanna’nın bir parçası dilimize dolandı ama bir türlü hangisi olduğunu çıkaramadık. 2 gün boyunca tüm parçaları dinleyip yahu acaba Rihanna değil miydi diyerek başladık ofisteki arkadaşlarla radyoların top tenlerini dinlemeye. Ofiste bu kadar çıstaklı müziği dinledikten sonra diskoya gidelim olmayacak böyle dedik. Ancaaak; ben onları ekip kuzen ve eşimle aktık İstanbul gecelerine, arkadaşlara da bir güzel satış yapmış oldum haliyle. 

Ama Füsuncuğum’a verdiğim söze sadık kalıp; ekmiş olmanın da verdiği eziklikle Cuma akşamı için Kadıköy'de buluşmak üzere anlaştık. İşte o gecenin ortaya çıkışının tek suçlusu. Rihanna’nın o parçası yani. 

Füsun ile; Füsun’un talebi üzerine Migros’un önünde buluşma kararı aldık. Aldık da ben Migros’un önünde onu beklerken, telefonda “Ne işin var senin orada” diye çıkışarak “Allahım ben nerdeyim? Nereye geldim böyle” dedirterek, bir an için kendimden şüphe etmeme sebep olsa da ; doğru yerde doğru Migros'un önünde olduğumuzu anlayıp buluşma başarısını gösterdik. 

Rakı ve balık yapacağımıza göre en uygun mekan olan Rakı Balık’a gittik oturduk. Önce mezelerle demlenirken yavaş yavaş kimlere kimlere sataşmadık ki. O ne giymiş, bu ne demiş değil canım? Kadın kısmı bulur sataşacak, çekiştirecek birilerini. Evli bir kadınla bekar bir kadının sosyal yaşamlarındaki farklılkların sosyo ekonomik açıdan degerlendirilmesi gibi felsefik konulara basit bir yaklaşım, ne olacak bu TT nin hali, CRM nereye kadar?, Füsun’un yeni aldığı evine banyoyu hazır mı alsak, yaptırsak m ı? Hatta bir ara konumuz Ceyda ve Ali’ye bile geldi. Ceyda ve Ali’nin kim olduğu, Berke’nin ve Sıla’nın durumunu konuştuk.:) 

Hep rakı sofralarındaki erkek muhabbeti denir ya, bayan olarak bilemeyiz tabii biz o muhabbetlerin derinliğini, bizde rakı sofrasında kadın muhabbeti yaptık keyifle, kahkahalarla. 

Izgara balıklarımız geldiğinde rakı, balık, roka üçlemesine soğanı da katık ettik. Rakının en güzel mezesi keyifli muhabbettir. Onu bilir, onu söylerim. Meze bahane. 

Gece yarısına gelmişti sanırım şişenin dibini gördüğümüzde. Gelmeyen beyaz peynirin parasını da ödedikten sonra, garsondan alacaklı olarak, bir daha hangi 40 yılın başında yaparız bilmiyoruz diyerek ayrıldık Kadıköy’ün o kalabalığından. 

 
Toplam blog
: 91
: 1012
Kayıt tarihi
: 24.02.09
 
 

Yazmak bir tutku benim için. Yıllardır yazmayı seven biri olarak, bilgisayarın icadı ve gelişen t..