Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '07

 
Kategori
Anılar
 

Rakı ve deniz ile buluşma...

Rakı ve deniz ile buluşma...
 

Rakı ve deniz ile İzmir’de tanıştım…

1950 yılında çocuk yaşta ilk kez gittiğimiz İzmir’de Kordon boyunda gördüm denizi. Deniz miydi, neydi o yaşlarda çok anlamış değildim ama suyun kenarında “Duvarı” vardı…

Söz buradayken Muğla’lı Şair Arkadaşım Arif KARAKOÇ’tan “Kordon”un başlangıç noktası olan “Konak Meydanının” özelliğini paylaşayım sizinle…

Arif KARAKOÇ şöyle diyor; “Kadın bacakları ve İzmir, Konak’ta kırık santim daha güzeldir.”

Kordon ve Konak’ın kadın bacağına “Güzellik” etkisi nedir bilemem ama “Yaşamaya” ilişkin güzelliklere katkısını yadsıyamayız.

Evet… O yılarda ilk kez gördüğüm denizin duvarı vardı… “Duvarlı deniz” ile İzmir’de Rakı ile de Germencik’te tanıştıktan sonra…

Aradan yıllar geçti ve bu kez babamın tayini Zonguldak’a çıktı… Oradan da bu gün 15 dakikada gidilen ama o zaman bir saatte dağlardan tepelerden aşılarak ancak varılan Kilimli Nahiyesi’ne gittik.

İlkokulun üçüncü sınıfına gidiyordum o zaman. Kilimli’deki ilkokula kayıt olduktan sonra “Sınıfınız bura” diye bizi okul dışında bir yere gönderdiler. Denizinin kenarında hem de. Ev de denizin kenarında.

Lakin…

Beni ürküten şey, denizin duvarının olmayışı. Evet, yanlış okumadınız, denizin duvarı yoktu. Oysa bizim İzmir’de Kordon’da gördüğümüz denizin “Duvarı” vardı.

“Duvarsız deniz” nasıl olur, bunu anlamam epey uzun sürdü. Anlayıncaya kadar da deniz kenarına elli metreden fazla yaklaşamadım.

Bir gün sabah kalktığımda hayretle gördüm ki, denizin kenarına “Duvar” çekmişler. Fırsat bu fırsattır deyip “Deniz”e koştum.

Amanıııın…

O gördüğüm “Deniz duvarı” değilmiş. Kömür madenlerine tomruk getiren gemilerden denize atılan tomrukları kenara çeken “Dubadan halat” imiş meğerse... Ama olsun, denizin kenarına ulaştık ya, o da bir gelişme…

Eski “Deniz mahfili”nden sınıfımızın bulunduğu yerin denizin tam kenarında ve kumsalda olmasının da yararları ile ilk kez “Duvarsız deniz” ile burada, Karadeniz ile tanışmış oldum…

Sonra Zonguldak’a geçtik. Terakki Mahallesi Gazipaşa İlkokulunda okurken, okulun karşısında, Haydar Baba’nın evinde oturduk iki yıl daha…

Zonguldak limanı, evimizden kuşbakışı görünürdü. Haftada bir yolcu gemisi gelirdi İstanbul’da doğu sahiline doğru geçer, sonra geri dönerdi.

Geminin limana girişini izlemekten zevk alırdım doğrusu.

Deniz ile tanıştık, yakınlaştık ve birbirimizi de sevdik ama bir şey söyleyeyim mi, birbirimize bir türlü güvenemedik o yıllarda…

Ta ki Antalya’ya gidene kadar…

07 MAYIS 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..