Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '06

 
Kategori
Ramazan
 

Ramazanda ilk sahur

Ramazanda ilk sahur
 

Herbirinin farklı bir ayrılık öyküsü vardı; herbirinin başka başka aile öyküsü vardı; herbirinin sevgisizliği, yalnızlığı, çocukluğu vardı.

Bunlar ayrılık çocuklarıydı. Anneden ayrılar, babadan ayrılar, evden ayrılar, sevdikleri oyuncaklardan ayrılar, nazlanma şanslarından ayrılar; çocuğu çocuk yapan küçüklü büyüklü hayatlardan ayrılar...

Bir o kadar da tatlı, sevecen, ayaklarının üzerinde duran, hayatı çok erken yaşlarda tanıyan çocuklar... Zorluklarını erken tanımışlar hayatın...

Devletin yatılı okulunda okuyan otuz kadar çocuk bunlar. Aynı okulda okuyorlar; okulları hem evleri hem de okulları... Okul şirin mi şirin, ağaçlarla dolu bir bahçe; öğretmenlerin her biri candan, birer anne, birer baba gibi... Yemekler hep aynı saatte, aynı yemekler ve aynı masalarda yeniyor. Kitap bol, defter ve kalem de bol. Sık sık da sinemaya ve tiyatroya gidebiliyorlar. Hem üzgünler, hem de çok mutlular. Üzgünler çünkü ayrılık var; herbirinin ayrı bir ayrılık öyküsü var. Mutlular çünkü okullarında tam bir sevgi ve adalet var.

İşte bu sevimli çocuklarla bu yılın ilk ramazan sahurunda beraberdim. Ali Baba dedikleri görevli sahur saatine kadar uyumamış, her çocuğa dolu dolu hazır yemekleri ısıtmış, tabaklar dolusu yemeği sahur saatinde hazır etmiş. Çocuklar ne isterse anında hazır. Ali Baba tam bir baba, annece sabırlı yaklaşımıyla...

Bunca ramazan ayları içinde hiç unutamıyacağım bir ramazan sahuru. Ramazanda ilk sahuru bu güzel, bu tatlı, bu candan vatan evlatlarıyla beraber yaptım. Herbiri yedinci, sekizinci yaş grubunda yaklaşık olarak. Okullu olmada çoğu geç kalmış bunların. Bu tatlı devlet yuvasında okuyorlar, okutuluyorlar; bir daha ağlamasınlar, ağlatılmasınlar; ağlamayalım, ağlatılmayalım diye...

Okumayan milletler, tarih boyunca hep ağlatılmışlardır. Ağlatılmışlardır çünkü okumayan milletler kendilerine hep kendi içlerinde düşmanlar, düşmanlıklar bulmuşlardır. Sonu gelmez çalkantılarla huzuru, mutluluğu, rahatlığı görememişlerdir. Tarih boyunca da hiçbir millet başka bir millete kendi mutluluğunu sunmamıştır. Bu gerçekten hareketle Türk milletinin her evladı en iyi şekilde okumalıdır; okutulmalıdır. Okumada tarih bilinci, yurt bilinci, ülkü bilinci, ideal bilinci, kültür bilinci, inanç bilinci, aile bilinci derinlemesine işlenmelidir.

Bu ramazanda sevgi dağarcığımız iyice bir dolsun; milletimizin her ferdinin sevgiye bolca ihtiyacı var... Güzel Konuşma Yazma adlı ders kitabından bir sözle nokta koyalım; ''Milletleri büyük sevgiler kurtarır.'' (Not sözün kime ait olduğu belirtilmemiş.)

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..