Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '11

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Rauf Usluer ile Derindeniz Balık Avım.

Rauf Usluer ile Derindeniz Balık Avım.
 

Sanaldan gerçeğe dönüşüm sürecinde en fazla dikkate aldığım, kişilerin sanal âlemde sergilediği duruşudur! Bilgi ve becerilerini samimi şekilde, hiç bir menfaat gözetmeden paylaşıma sunan, insanda; tanışma ve sohbet arzusu yaratan renkli kişiler ile ortama uyum gösteren sağduyulu samimi insanlar, benim, her zaman kendime yakın bulduğum ve yüz yüze görüşmekten haz duyacağım insanlar olmuşlardır. 

Rauf Usluer, bunlardan birisidir. Kendisini sanal ortamda paylaşıma açtığı konulardan tanıdım. Tuttuğu balıklarla, çekildiği fotoğrafları büyük bir hayranlık ile izledim. Yazdığım veya yazılan yorumlara verdiği cevaplar da çok samimiydi. 

(Sanal âlemden gerçeğe dönüşümlerde şu ana kadar yoluma firesiz devam etmekteyim...) 

Rauf Bey ile kararlaştırdığımız gibi Saat 07.15 Alanya yat limanında buluştuk. Samimi bir kucaklaşmadan sonra, Rauf Beyin o birbirinden güzel derya kuzularını yakaladığı şirin teknesine konuşlandık. Balığa çıkmadan evvel tekneyi ve jig kamışlarını hazır hale getirmek tam 30 dakikamızı almıştı. 

Nihayet Alanya yat limanından 07.45 gibi sırtı çekerek esas av mahallimize doğru yol alıyorduk. Rauf Beyin yaptığı avları internette üye olduğum sitelerden herkes gibi bende izliyordum. Bugün burada kendisiyle av yapma şansını yakaladığım için kendimi çok şanslı hissediyordum. 

İlk jig denemelerimizi Alanya sırtındaki Toros dağlarından görünen ikisinin ayaklarının yere değdiği vadinin karşısında, kıyıya 2-3 km mesafede 70-90 metreler arasında saat 08.30 gibi yaptık. Deniz, bazen kıpraşıyor bazen çarşaf gibi oluyordu. Akıntı ve ağır dalgalar aksiyonunu bozmadan şirin teknemizin altından sabun köpüğü gibi kayıp, kıyıya; sabah suyuna, dere ağzına levrek avlamaya gelen kıyı balıkçılarına selamımızı iletiyordu! 

Oltalarımız bazen dipsiz bir kuyuya düşer gibi kanala düşüyordu. Deniz dibi coğrafyasının bu kadar değişken ve bizi ilgilendiren durumu karşısında şaşkındım. Evet, daha önce Karadeniz de İğneada da liman burnundan kerteriz alıp iki saat açıklarda ki deniz dibi adalarının varlığına, kalkan ağları atarken şahit olmuştum; ama ilk defa kıyıya bu kadar yakın bir yerde bu müthiş derinlik karşısında şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım. 

Rauf Bey ceketini çıkardı ve iç cebinden aldığı not defterine bakıp, daha önce balık aldığı kerterizlerinin yerlerine baktı. Yeni koordinatları balık bulucuya vererek başka bir noktaya hareket ettik. Saat 09.00 olmuştu. Rauf Bey jig kamışını ustaca kullanıyordu. Ben ise “aşağı yukarı” klasik tarzda kullanıyordum. Ama üstadın hareketlerini, tarzını beynime ufak ufak kaydediyor, gözlerimle bu stili prova ediyordum! 

Rauf Bey tekrar ceketini giydi, gözlüklerini taktı ve yeni koordinatları balık bulucuya verdi. Saat 09.42 ve yeni noktamızdayız. Oltalarımızı suya saldık saat 09.46 Rauf Bey “Yakaladım onu” dedi. Ve aşağıdan gelen misafirin ne olduğunu merakla beklemeye başladık. İki dakika sonra gelen balığın, hatırı sayılır altın benekli bir lagos olduğunu gördük. 

İlk defa canlı canlı yanımda jig ile bir balık yakalandığına şahit olmuştum. Üstelik bunu videoya kaydetmiştim. Üstadımı tebrik edip birkaç resim çektikten sonra oltalarımızı tekrar suya bıraktık. Bu kez gözümle aşina olduğum jig taktiğini yeni stilim ile kullanmaya başladığımda Rauf üstadımdan tam not aldım :) Bölge değiştirmek için oltalarımızı sudan çekerken, saat 10.12 suları son yirmi metrelerde aldığım bir vuruş ile bende “Yakaladım seni” diye heyecanla bağırdım. 

Kamışın ucundan gelen misinaya bakılırsa bu muhtemelen orta veya yüzeye yakın sularda dolaşan ve yaşamını dibe bağımlı kalmadan sürdüren bir balık olmalıydı. Daha önce jig ile balık yakalamadığım için aksiyondan gelen balığın cinsi hakkında yorum da yapamıyordum. Bir iki dakika sonra gelenin bir palamut olduğunu gördük. 

Rauf Bey bu anı videoya çekerek ölümsüzleştirdi. Bu benim jig ile yakaladığım ilk avımdı. Ayrıca bu balığın kanının hemen akıtılması gerekiyormuş! Sevgili üstadım balığın başaltına bir bıçak darbesi atarak, kanını denize akıttı. 

Saatler 10.30 

Jig avcılığını bırakıp derin su avı için hazırlığımızı yapmaya başladık. Üstadım not defterine bakarak yeni kerteriz ve yeni derinlik için balık bulucuya yeni komutları verdi. Saat 11.30 sularında manüel el çıkrığı ile 350-400 metrelerde ilk mercan gelmişti. Balık vardı ama çıkrığın beklenmedik arıza yapması balıkların hayatını kurtarmıştı. :) 

Tam on parça balık almıştık. Bunlardan biri de sevimli küçük bir lipsöz; onu güzel bir törenle suya salarken, kulağına büyük babalarına selam söyleyip, yarın beni görmeye gelmelerini tembihlemiştim! :) Saat 14.30 gibi derin su avımızı noktalayıp Alanya yat limanına dönüş yoluna girmiştik. 

Dokuz mercan bir palamut ve bir lagos ile Akdeniz’deki ilk balık avımızı sonlandırmıştık. Limana geldiğimiz de balıkları küçük çocukların misket sayması gibi saydık, yan yana getirip resimlerini çektik. Sonra, sırayla elimize alıp resimlendirdik. Bu bizim için büyük bir mutluluktu. Sabah 07.15 de buluştuğum Rauf Beyden saat 16.00 da ayrıldığım, yaklaşık dokuz saatlik süre içinde; bu beraberliğin her anından müthiş bir keyif almıştım. 

Bizler İnsan olarak; sevmeye, güvenmeye, arkadaşlığa, dostluğa önem veren bir toplumuz. Belkide son yıllarda, kaybolan değerlerimizden kalanlara sahip çıkma duygusu ile hareket ediyoruz! 

Günden güne asimile olan insan ilişkilerimizi değerlerimizi, kaybetme korkusunu, içinde taşımayan insan var mı? 

Her ne için olursa olsun hayat güzel ve onu insan hak ettiği gibi yaşamalı. 

Sevgili Rauf Beye bana bu güzel günü yaşattığı ve ilk defa jig ile balık yakalama şansı verdiği için kendisine çok teşekkür ediyorum. Umarım yolumuz tekrar kesişir. Allah yolunu açık etsin reis; rastgele... 

Kardeşin: 

M.Talip Girgin. 

 

 

 

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..