Recep Tayyip Erdoğanın siyasi bir görüşü yoktur, çünkü o görüşünü siyasileştirmeye çalışıyor

Görüşünü siyasileştirmek gerçekten iç görüye dayanan olağan üstü bir güçtür. Çünkü bu tutum; temelde yeni bir dünya yaratma fikrine dayandığı için dünyanın gücünü de içinde taşır. 

Görüşünü siyasileştirmek kendinden öncekinden (kişiler, kurallar, kanunlar, temayüller , mevzuatlar gibi şeylerden) bağımsız bir irade geliştirmek demektir. Buna spirituel bilinçte kendini yeniden yaratmak denir ki: bu tanrının gücünü kullanmak demektir. Bundan dolayı görüşünü siyasileştirmek siyasette tamamen farklı bir var etme deneyimidir. F .Sultan Mehmet’ten, Napolyon’a; Atatürk’ten , Hitler’e kadar hepsi bu farklı deneyimlerin yaratıcılarıdır. Onları orijinal kılan bu tutumlarıdır. Bundan dolayı siyasi bir görüşe esir olmuş kimselerin, görüşünü siyasileştirmek isteyenler karşısında hemen hemen hiç şansı yok gibidir. Çünkü siyasi bir görüşe angeje olmuş, içine düşmüş yada, vazife gereği kabul etmiş olanlar ya taklitçidir, ya taşıyıcıdır ya da tekrarcıdır ve bunların siyasi edimleri kuru, klasik ve mekaniktir. Makina gibi onları istediğiniz gibi yağlayıp kullanabilirsiniz. 

Siyaseti bir giydirilmiş görüş olarak benimsemiş olanlar, silahlandırılmış kıtalar gibi emir kullarıdır. Siyasi görevlerini aynen kışla talimi gibi emir komuta zinciri içinde rahat hazır ol talimatı ile yerine getirirler. Bizim siyasi tarihimizde Atatürk, İsmet İnönü, Turgut Özal hariç bu gibi giydirilmiş görüş birlikçileri ile doludur ve şimdi R. Tayyip Erdoğan tarihin bu zamanında kendi görüşünü siyasileştirerek yeni bir siyasi görüş yaratma modundaki çarkını hızla döndürmektedir. Çark kendi evreninde dönüp kendine uygun modellerle kendi yörüngesini yaratırken, kendi yoluna çıkan ve yörüngesine uymayan unsurları da dişlileri arasında öğütüp un ufak etmektedir. CHP nin; R. Tayyip ERDOĞAN'NIN '' tükürdüklerini yalayacaklar'' sözü ile hazin bir şekilde sonlanan '' yemin etmeyeceğiz '' zavallılığı da bu çarka yem olmuştur.(tıpış tıpış yemin taraf gazetesi 12.07.11) 

Böylece giydirilmiş bir siyasi görüş taşıyan Kılıçdaroğlu’nun , Baykal’ın bir bağırmasıyla üstü, başı dökülürken; görüşünü siyasileştirmek yolunda ilerleyen R. Tayyip Erdoğan yakın arkadaşlarına, anayasaya, kanunlara hatta Cumhur Başkanına rağmen kendi sözünü yerine getirterek görüşünü siyasileştirmeyi başarmıştır. Görüşünü siyasileştirmek gerçekten çok özel bir durumdur. Çünkü temeli kişisel olarak kendini gerçekleştirmeye dayanır ki: bu zamanın ve mekanın ötesinde şimdide mevcut olmaya dayanan bir enerji gücüdür ve onun başarısının iksiri kelimenin tek anlamıyla burada yatmaktadır .Çünkü böyle bir kişi çok hızlı düşünür hatta çoğu zaman düşünmeye ihtiyaç bile duymaz, kendi üzerindeki mevcudiyetinden dolayı karşılaşacağı sorulara ve vereceği cevaplara neredeyse iç güdüsel olarak hazırdır. Kendi mevcudiyet hali içinde rakiplerinin kaçtığı, korktuğu, gizlendiği alanları bir şahinin avını tarayan gözleri ve yüksek sezgileri ile tarayabilir. Ondan dolayı görüşünü siyasileştirmek isteyen birini klasik yollarla yenmek mümkün değildir. Bu siyasette olduğu gibi sporda da böyledir. 

Bütün dünya şampiyonları öncelikle taktiklerin ötesinde kendi orijinal tarzlarını yaratmış olanlardır. ‘’Giydirilmiş siyasetçilerin’’ gereksinim duydukları zamanı, aklı , danışmanlığı, mantık yürütmeyi, bağlantı kurmayı; ‘’görüş siyasetçileri’’ ruhlarında hazır halde hissederler. O adeta ellerinin altındadır ve bunun böyle olduğunu bilmek gerçekten öyle baş döndürücü bir şeydir ki: rakiplerinin midesini bulandırır, şaşkına uğratır, tökezletir. Kürsüde böyle bir mevcudiyet halinde bulunan birinin karşısında rakip olarak durmak nerdeyse imkansızdır çünkü o aynı zamanda kelimelerin gücüne de sahiptir ki: kelimeler güçlü ve yerinde kullanıldıkları zaman kemikleşmiş bir yapıyı dahi dağıtabilirler ve böyle bir siyasetçiyi aşabilmenin ve farklı bir siyasi görüş yaratabilmenin tek yolu daha özgün daha özgür ve daha özel ve güçlü bir dünya görüşünü; siyasi görüş olarak yaratmaya çalışmaktır. O zaman R.Tayyip Erdoğan'ın bugün siyasileştirdiği dünya görüşü de sadece eski bir siyasi görüş olarak tarihteki yerinde kalacaktır ve iyi haber şudur ki her zaman daha iyisi ve daha yenisi vardır çünkü daha iyiye ve daha yeniye doğru gidiş evrenin işleyiş (tekamül) yoludur (mehmet ali şirin tarih öğrt)