Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '13

 
Kategori
Reklam
 

Reklam olmayan Reklamlar

Reklam olmayan Reklamlar
 

eklamlar


Popüler kültürün deforme olmuş, sözde Türkleştirilmeye çalışılan saçmalıklar dizgesi. Hiçbir emek yok, alt yapı yok, üreticilik yok, otomot ve kötü bir taklitle kültür hırsızlığı yapılarak anlamsız ve özgün olmayan, evrensel hiç olmayan vasat izlenceler. Çok mu ağır oldu bilmem ama günümüz reklam kuşağı için tam da bunları düşünmekteyim ve hatta rahatsız ve taciz edici buluyorum. Bana göre, resmen kültürümüzü taciz ediyorlar, abuk subuk ürünlerini kültürümüzle yamayıp şahdık şahbaz olduk pozisyonuna sokarak ürünlerini kullanmamız için bize dayatıyorlar.

Reklam sektöründen ya da bu işin inceliklerinden, getirisinden götürüsünden anlamam zaten kullanacığım ürünleri de reklamına bakarak almam, mümkün mertebe alacağım üründe Türk markaları varsa ilk tercihim onlardır, eğer yoksa da alacağım ürün çeşidine göre farklı ayrıntıları inceler ona göre tercih yaparım. ” Herkes öyle yapmıyor ama bir ürünü sadece reklamlarını beğendiği ya da sevdiği sanatçılar oynadığı için alıyor insanlar ” gibi itirazlarınızı duyar gibiyim. Bu itirazların sadece reklamcı zihniyetin ürettiği bir teselli olmasını ne kadar isterdim ama ne yazık ki bu tarz düşünen ve sırf bu sebeplerden dolayı ürün alan insanlar yok değil. Neyse konumuz bu da değil zaten burada insanların tercihlerini eleştirecek ya da yargılıyacak değilim benim zorum reklam sektörünün kültürümüze uyguladığı deformasyon ve tacizdir. Ramazan sofralarına Karagöz' le Hacivat' ı sokup alın aç karnınıza bunu için, yemekden sonra da  ne olduğu belirsiz dondurma kıvamındaki kremaları kendi tatlılarınızla yiyin de mideniz bayram etsin edasıyla… Ve daha pek çokları. Kör gözüm parmağına der gibi cidden bıktırdılar artık, bu tarz reklamlarda direk kanal değiştiriyorum. Bu firma sahiplerini de ürünlerini de reklam şirketlerini de protesto ediyorum: Müslüman mahallesin de salyangoz satmaya son verin artık, hadi bunu size sattırıyorlar anladık amma yeter da kardeşim kültürümüzü de bu kadar deforme etmeyin, taciz de bulunmayın. Amacınız dünya markası olmaksa bunu özgün, evrensel ve daha yaratıcı fikirler bularak gerçekleştirebilirsiniz. Hem reklam dediğin özgün olmalı, evrensel olmalı, yaratıcı olmalı, insanların sempatisini kazanmalı antipatisini değil ki o ürünü almaya teşvik etsin. Sizinkiler böyle olunca inanın çok antipatik, satış odaklı çünkü, yani siz şunu diyorsunuz: ” Ya bizim ürünümüz beş para etmez ama biz onu sizin kültürünüzle giydirdik bi de böyle deneyelim ne kadar satarsak kar “ aslında bu büyüdüğünüzün ya da dünya markası olduğunuz anlamına gelmiyor bu tam da tersi olan; küçüldüğünüz, kuyruğunuzun sıkıştığı, tüketilmediğiniz, gerçek yüzünüzün ortaya çıktığı anlamına geliyor bence. Çünkü; dünyadaki bir çok halk savaşların sizlerin tekelinde olduğu bilincinde ve aklı başın da hiçbir insan ne zaman kendisine yöneltileceği belli olmayan bir silaha mermi almak istemiyor. Neyse madalyonun bu yüzü çok su götürür de konu şuan bu değil. Ben bir dünya ve Türk vatandaşı olarak sizleri kınıyor ve protesto ediyorum kültürümüzü deforme ve taciz etmeyi bırakın artık. Özgün olun, evrensel olun, yenilikçi olun,farklı olun …

Bu arada;  kendilerini bir dönem tiyatrocu zannedip olmadıklarını fark edip hadi bi kaç film yapalım belki tutulur deyip orada da başarı elde edemeyip ee çeşme akarken kovayı dolduralım mantığıyla hareket ederek reklam sektörüne bodozlama dalan oyunculukda eskitemedikleri emek ve yüzlerini reklam sektörün de tüketen genç arkadaşlar da o kadar bizden o kadar Türk usulü reklam izlenceleri çekiyorlar ki seyreylemeye doyamıyorsun. Ah be kardeşim kaç bölüm reklam için imza attınız bu kadar, yeter da sıkıldık artık, her türlü şebekliği yaptınız da bir reklam yapamadınız dersem üzülürler mi ki?

Oysa sevgi ve evrenselliği şeker tadında harmanlayan, hem bizden olan hem evrensel olan hem bam telimize dokunup yüreğimizi titreten seyredilesi reklamlar da yok değil. Sevgili yapımcılar; keşke bu kadar absürd bir şekilde tüketim endeksli reklamlara odaklanmasak...

Bu işe birde reklamcı gözüyle bakarsak ki onların mantığı da şu: En kötü reklam da reklamdır. Subliminal reklamlar, kör gözüm parmağına reklamlar, deneme yanılma reklamları, 25’ inci kareler vesair vesair. İnsan beyni kendi kendini tüketen bir çöplük haline getirilmeye çalışılıyor bence Murat Menteş’ in: Ruhi Mücert isimli kitabında ki gibi, bir de beynimize çip yerleştirilip kendi aramız da reklamca konuşmaya da başlarsak” işte biz o gün tükeneceğiz” o da bunun ironisini yapmamış mı? zaten. Fikirlerine sağlık Murat Menteş, mutlaka okuyun, ben de mi reklam yaptım ne? 

 
Toplam blog
: 48
: 175
Kayıt tarihi
: 19.08.13
 
 

Çok bildiğimden değil anlamak ve anlam kazanmak için yazıyorum, anlamlarla var olmak adına, herke..