Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '15

 
Kategori
Güncel
 

Roman Ateşi... Hıdrellez'de yandı tutuştu İzmir'de

Roman Ateşi... Hıdrellez'de yandı tutuştu İzmir'de
 

Objektifimden...


‘’İzmir… Yaşayan şehir… Yaşanacak şehir…’’

Demokrasinin beşiği. Özgürlüğün ülkesi. Aydınlığın simgesi. Güzelliklerin şehri, güzel İzmir…

Her yıl büyük bir coşku ile kutlanır Hıdrellez İzmir’de. Yedisinden yetmişine. Baharın müjdesine ateşler yanar, her köşede. Dilekler dilenir. Eğlenceler zirvede.

Yine bu yıl ‘’Roman Ateşi Festivali’’ var dediler, Gündoğdu Meydanında. İş güç bir yana, gittik kutlamaya.

5 Mayıs’ı, 6’sına bağlayan gece; Hızır ile İlyas peygamberlerin buluşmasını, baharın gelişini kutlamak için akın akın Gündoğdu’ya aktı izmirliler, Kordon Boyu alabildiğine renkli. Ya gelemeyenler? Her köşe bucakta, sokaklarda kutladılar bu ritüeli.

Önce günü, Güneş’i uğurladılar denize. Tüm kızıllığının görkemiyle. Eğlenceler, kutlamalar gece boyunca sürdü tüm haşmetiyle.

Sabahın ilk ışıkları ile dilekler atıldı denize.

DENİZ kokuyordu 6 Mayıs sabahı her yer. DENİZ soluyordu Gökyüzü alabildiğine.

3 gülfidanı devleşmişti denizin üstünde.

Gözlerde yaş, yüreklerde tarifi mümkünsüz hüzünle.

Yıllar var ki her 6 Mayıs sabahı hüzünle sevinç karışır bir birbirine! Yürekler sevinsin mi baharın gelişine, gözler yaşlansın mı fidanların talihsiz gidişine!

&&&

Kültür Park Fuar alanında devam etti gün boyu Hıdrellez kutlamaları.

Bir ben değildim ki merakına yenilip de soluğu fuarda alan. Hıdırellezi kutlamak için gelenler, kutlamaya gelenleri izlemek için fuarda kendini bulanlar. Çoğu İzmirli oradaydı.

Romanlar ise ayrı bir dünya. Süslüsü püslüsü, davullusu zillisi, allısı pullusu, karanfillisi güllüsü. Çiçekçisi, turşucusu, baloncusu, davulcusu, klarnetçisi. Yaşlısı genci…

Ritimli ritimsiz çalınan davulların sesleri, çocukların şen kahkahaları eşliğinde; tam bir cümbüş havasındaydı fuar alanı. Acaba bu kadar çok davulu bir arada görmüş müydüm ki ömrümce? Hayır!

Bir metre kare yer bulmak ise tabiri caizse imkânsızdı. Fuardaki devasa ağaçların altındaki çimlere serilen kilimler halılar, çimlerin üstünde kendine yer arayanlar.

‘’Kardeşim, az biraz açıl da şu kilimi bir kıyıya yayalım’’

‘’Daha havamızı bulamadık!’’ diye hayıflananlar.

Davulun sesini duyup da oynayanlar. Mangalları tutuşturmak için uzun süre uğraşanlar. Ellerindeki karanfil ve gül demetlerini gelenlere dağıtmak için dolanan genç kızlar. Neler vardı neler.

Ve…

Sitemler!

‘’Çingene dediniz bize’’

‘’Yemeğini yemezsen, Çingeneler çalar seni’’ diye korku saldınız çocuklarınızın içine!’’

‘’Oysa sizin orda burada, camide yolda kaderine terk ettiğiniz kaç çocuğu bağrımıza basıp, büyüttük biz, kendi çocuklarımızdan ayırt etmeden! Bilir misiniz?’’

‘’Hayır!’’

‘’Bilmezsiniz!’’

‘’Gamsız, tasasız! Kapı gıcırtısına oynar’’ dediniz!

‘’Evet, yeri gelir oynar, yeri gelir ağlarız. Sevincimizi de acımızı da ta içimizde yaşarız.’’

‘’Yok, aslında bizim de sizden hiçbir farkımız! Ama sizler, bizi horlamaktan, bunun farkına varamadınız!’’

‘’Biz de insanız!’’

‘’Her yıl Hıdrellezi büyük bir sevinç ve coşkuyla kutlarız. Kadın erkek ayırt etmeden. Bu senin benim değil hepimizin… Bahar bayramımız.’’

‘’Bak bakalım! Var mı kavgamız?’’

‘’Vuranımız, kıranımız? Bayrak açıp, ayrımcılık yapanımız! Bayrak bizim, vatan bizim, ülke bizim canımız.’’

Aslında ne kadar doğruydu dile getirdikleri. Biz onların hayatının içine hiç girmedik bu güne değin. Sadece uzaktan izlemekle yetindik. Anlamaya ya da tanımaya çalışmadık!

Kimi zaman çiçek alırken iletişim kurduk, kimi zaman bakla falında, pazarda alışverişte…

Yaptıkları müzikleri dinledik. 9/8 lik ritimleri ile tempo tuttuk eğlendik, kıvrak dansözlerini seyrettik! Sadece uzaktan uzağa izledik! ‘’Siz kimsiniz, nedir derdiniz? ‘’ demedik!

Şimdi içlerinden biri. ‘’Bizim Özcan’’ dedikleri, bircanları (Özcan Purçu)milletvekili adayı.  ‘’Var gücümüzle destekliyoruz. O bizim canımız, bizi temsil edecek’’ diyorlar.

Hıdrellez, Roman Ateşi derken, sosyal konuların içinde buldum kendimi.

Her bir birey, insan doğar ve insan yaşar. Şartlar iyileştikçe daha iyi yaşar.

Seversen sever, değer verirsen değer katar, hem kendine, hem yaşama, hem topluma.

Bu hepimiz için geçerli değil midir?

Hıdrellez’in kutlu, dilekleriniz kabul ola…

Sevgilerimle…

Ay Şen…

 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..