Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '11

 
Kategori
Söyleşi
 

Röportaj konuğum Öykü yazarı Sn. Cemal Şakar

Röportaj konuğum Öykü yazarı Sn. Cemal Şakar
 

Cemal Şakar ile röportaj


Selma Gürbey: Merhaba Cemal bey, sizin gibi değerli bir yazar ile söyleşi yapma şansını verdiğiniz için öncelikle teşekkür ederek sorularıma başlıyorum. 

Cemal Şakar: Bana bu fırsatı verdiğiniz için, ben teşekkür ederim. 

Selma Gürbey: Cemal Şakar kimdir, öncelikle bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? 

Cemal Şakar: 1962 yılında Gönen/Balıkesir'de doğdum. İlk ve orta öğrenimini aynı ilde tamamladım (1979). Gazi Üniversitesinde işletme okudum (1983). İlk öyküm 1982 yılında Aylık Dergi'de yayınlandı. Bir gruparkadaşımla birlikte Kayıtlar, Hece ve Hece Öykü'nün çıkışında yer aldım. Edebistan.com adlı internet sitesinde öykü editörlüğünü yürütmekteyim. Öykülerim: Aylık Dergi, Mavera, Yönelişler, Kayıtlar, Yedi İklim, Hece ve Hece Öykü'de yayınlandı. Esenlik Zamanları adlı öykü kitabımla 1999 yılında TYB tarafından yılın öykücüsü seçildim. Hâlen öykü ve denemelerimi: Hece, Hece Öykü ve Yedi İklim dergilerinde yayınlamayı sürdürmekteyim. 

Selma Gürbey: Balıkesir doğumlusunuz ve orada yaşıyordunuz. Sonrasında İstanbul’a geldiniz, İstanbul ile Balıkesir’i kıyasladığınızda iyi ki gelmişim diyor musunuz? 

Cemal Şakar: Elbette, iyi ki gelmişim diyorum. İstanbul tarihiyle kültürüyle insanlara oldukça fazla malzeme sunuyor. Kozmopolit hayatıyla önünüze ilginç insanlar çıkarabiliyor. Bunlar başlıbaşına bir zenginlik. Gözlem şansını alabildiğine arttırıyor. 

Selma Gürbey: İstanbul günlerin yoğun yaşandığı bir şehir(!) bu şehirde bunca gürültü ve karmaşanın içerisinde yazmak zor olmuyor mu? Yoksa tam tersi size ilham mı oluyor? Aslında şunu da merak ediyorum yaşanılan şehirler yazılan yazıları etkiliyor mu? 

Cemal Şakar: İstanbul her sokağıyla her köşesiyle sanki bir mucizeye açılıyor gibi. Benim için hemen her sokak sonu bilinemez, kestirilemez bir yolculuk; hep sürprizlere açık. Böylesine ucu açık yolculuklar elbette ilham duygusunu kışkırtıyor. Bir de bunca yıllık tarihle birlikte yaşamak yazılara doğrudan sızıyor. 

Selma Gürbey: Öykü yazmaya ne zaman başladınız? 

Cemal Şakar: Ortaokul yıllarında bir roman karaladığımı hatırlıyorum. Şimdi kayıp, bulamıyorum. Öykü yazmaya ise lise yıllarımda başladım. Çokça yazıp yırttığım bir dönemdi. Bir yandan dilin diğer yandan öykünün imkânlarını öğrenme çalışmaları olarak bakılabilir o yıllardaki karalamalarıma. 

Selma Gürbey: Aylık Dergi’de, 1982 yılında “Bir Yıldız Kayar Bir İnsan Ölürmüş” adlı ilk öykünüz yayınlanmaya başladı. Öykünüz yayınlandıktan sonra hayatınızda neler değişti? 

Cemal Şakar: O zamanlar öğrenciydim; kendime güvenim geldi. ‘Tamam, oldu bu iş!’, diye düşündüm. Güzel duygulardı. Sonra… sonrası bu kadar. Hayatımda hiçbir şey değişmedi. Okumak ve yazmak insandan ağır bedeller istiyor. Bu bedelleri ödemeden, yazar olunamıyor. 

Selma Gürbey: Öykülerinize bu kadar ilgi gösterilmesinin sebebi sizce ne olabilir? 

Cemal Şakar: Ben yazı hayatımda hep samimiyete inandım; insanlara hiç numara çekmedim. Yazarken hep kendimde olandan; yani kendimden yola çıktım. Kimseyi yanıltmadığımı düşünüyorum. Belki bundandır. 

Selma Gürbey: Öykü serüveninde genelde yol ve yolculuk temalarına yer veriyorsunuz bunun özel bir sebebi var mı? 

Cemal Şakar: İnsanın yeryüzünde bulunma macerasının, en güzel biçimde yol ve yolculuk imgeleriyle anlatılabileceğini düşünüyorum. Çünkü insan cennetten yeryüzüne çıkarılmıştır, kalpler ancak cennette sükûn bulacaktır. Belki de bu yüzden insandan söz ederken, durmaksızın onun acılarından, hüzünlerinden dem vuruyoruz. Mutluluk anlatılamıyor. 

Selma Gürbey: Kitap okumayı sever misiniz? Kitap okuyan iyi yazar mı olur? Kimlerin kitabını okursunuz? 

Cemal Şakar: Elbette kitap okumayı severim. Kitap okumadan yazar olunmaz, ama kitap okuyan herkes yazar olur, diye de bir şey yok. Dünya klasikleri ve Türk klasikleri her zaman okunmalı. Bir de her yazar kendi kuşağını daha iyi anlamak için günceli de kaçırmamalı. 

Selma Gürbey: Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi? Yani yazmaya devam ediyor musunuz, ne zamana kadar? 

Cemal Şakar: Hayat boyu sürecek bir serüven olsun isterim elbette. Çünkü yazmamak diye bir şey olamaz; öncelikle bunca yıllık birikime nankörlük olur. Ölünceye kadar yazmak isterim tabii ki. 

Selma Gürbey: Sadece öykü üzerine düşünen ender yazarlardan birisiniz, öykülerinizde hiç engelli temasına, engellilik ile ilgili konulara yer verdiniz mi? 

Cemal Şakar: Pencere diye bir öyküm var, aynı zamanda kitabıma da adını veren bir öyküdür. Orada felçli bir kahraman vardır, belden aşağısı tutmayan. 

Selma Gürbey: Engelsiz gazetenin engelli okuyucularına bir mesajınız var mı? 

Cemal Şakar: Ben duyguların, düşüncelerin bir cümleyle ifade edilebileceğine inanmıyorum. Çünkü bunca duygu ve düşünce bir cümleye sığmaz. Ayrıca hariçten gazel okuyan biri durumuna düşmek istemem. Hayat hepimiz için zor; ağır bedeller ödüyoruz. Ancak sabredenler kazanacaktır. 

Selma Gürbey: Bazen düşünüyorum da sizce biz ‘Hayatı fazlaca mı umursuyoruz’? 

Cemal Şakar: Bence hayat her zaman fazlaca umursanmalı; yoksa o da sizi umursamaz. Ben hayatın bir sınav olduğuna inanırım; üstelik ikmali de olmayan bir sınav: ya kaybedeceğiz ya da kazanacağız. Kazanmak için hayatı umursamamız lazım. 

Selma Gürbey: Cemal bey mutlaka düşleriniz vardır, (herkesin olduğu gibi) yazılarınızı okuyan ve böyle derinden yazan bir yazarın hayattan beklentilerini merak eden okuyucularınız olarak sormak istiyorum, hayattan beklentileriniz neler? 

Cemal Şakar: Yaşarken düşüyoruz, kalkıyoruz. Sonra yine düşüyoruz, kalkıyoruz. Temiz, ahlaklı, adil, bir anlamda hesabı verilebilir bir hayatım olsun istiyorum. Yoksa her günümüz ahret, her günümüz kıyamet; sonuca bakmak lazım. Sonucu hesaplarımızdan, hayattan beklentilerimizden çıkarmamalıyız. 

Selma Gürbey: Değerli vaktinizi ayırıp içtenlik ile bu soruları yanıtladığınız için teşekkür ediyorum. 

Cemal Şakar: Ben de çok teşekkür ederim. 

 
Toplam blog
: 108
: 2338
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Bu Blogda; Engelleri her şeye rağmen aşarak hayatı engelsiz yaşamaya çalışan; eş, anne, çalışan, ..