Ruhsal Sözleşme ile Geliriz

1994'te Yüreğinin Götürdüğü Yere Git ile aylarca liste başı olan Susanna Tamaro’ya bir röportaj esnasında sorulan soru: “Siz yüreğinizin götürdüğü yere gidebildiniz mi?” Yanıt: “Evet, elbette. Ne yazık ki çocukluğumdan beri daima yüreğimin beni götürdüğü yere gittim ama bu durum hayatımı daha da zorlaştırdı. Yürek genellikle bizi sıra dışı seçimler yapmaya yönlendirir.”
Bunu bile bile yüreğimizin götürdüğü yere gitmek isteriz güçlü olan kimilerimiz… :) Çünkü ruhumuzun tekâmülüdür bu… Ruhsal sözleşmemiz diyelim. Babam ve Oğlum filminde bir replik vardı: “Görüyon mu Hüseyin Efendi... gidecem diyen adamın önünde dağ olsa durmaz..” İşte böyle… :))

Neyse, 10 yıl aradan sonra yazdığı yeni romanı Büyük Bir Aşk Hikâyesi üzerine şu soru soruluyor: “Aşk sizin için ne ifade ediyor?” Yanıt: "Aşk geleceğe inanmak ve güçlüklere, en derin duygusal gerçekliğimizin zaman içinde oluşacağına olan inancımızla karşı çıkmaktır. Bunu yapabilmek için de güven, saygı, dinleme ve sabır gerekir."

Ne istediğimizi bilmek kadar ne istemediğimizi bilmek bir güç. Bugün bir danışanıma özellikle bunu vurguladım. Biri size kendi isteklerini ve istemediklerini sıralayıp ancak sizin istekleriniz bir yana, istemediğiniz şeyleri rahatça yaparak bencillik enerjisi çalıştırıyorsa, bunu gerçekleştirmesine izin vermeyin. Ata’mızın dediği gibi “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır.” Bu satıh kişinin beden-zihin-ruh bütünlüğünü düşünerek kendi benlik vatanı olarak da değerlendirilirse, bir kurban değil savaşçı olarak kimsenin sınırlarınızın hiçbir tarafından bir bütünlük halini koruyarak geçmesine izin vermemelisiniz.