Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '11

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Ruhunuz kendi kendini yakıyor olabilir

Ruhunuz kendi kendini yakıyor olabilir
 

Irene Kasırgası'nın zararlarına maruz kalan ülkelerden birinde yaşanan su baskınından bir fotoğraf


Bazen; hayat bir yük gibidir.Başta hafif gibi gelen, fakat taşıdıkça ağırlaşan, ağırlığıyla zorlanan kaslarınızın yandığını hissettiren bir yük. Hele bir de yokuşlar varsa gideceğiniz yolda; kendinizi her an daha fazla zorlar, daha fazla sıkar, daha çok nefessiz kalırsınız. Oysa derin nefeslerle alacağınız oksijene ihtiyacı vardır, enerji harcayan kaslarınızın. Ne yaparsınız böyle bir durumda Öleceğiniz bilseniz de; bir dakikalığına olsun, dinlenmek için bırakırsınız yükünüzü. Çünkü; sabredecek takatiniz kalmamıştır. Bedeninizle taşıdığınız yükleri, taşıyamayacak duruma geldiğinizde kırılacak, kirlenecek, bozulacak da olsalar, kolayca bırakabilirsiniz. Küçükte olsa bu mola; enerji harcanmadan hücrelerinize oksijen gideceği bir an olduğu için, bedeninizin normale dönme sürecini başlatacaktır. Hatta yeterince dinlenebilirseniz, yükü ilk elinize aldığınız anki hafifliğine geri dönecektir.


Peki ya ruhunuzun taşıdığı yükler! Nedir mesela onlar. İnsanın hayatındaki ilk yükü ruhuna; sevgidir. Çünkü; hiçbir bebek nefret etmeyi öğrenmez önce. Annenizi seversiniz, babanızı, kardeşlerinizi çocuklukta yakın çevrenizde size hislerinizde karşılık verme ihtimali bulunan; kadın erkek, genç yaşlı ayırt etmeksizin herkesi seversiniz. Sonra; birilerinin sizin hislerinize karşılık vermediğini görürsünüz. O zaman ki yetilerinizle; istediğinizi yapmamalarından, sizinle oynamamalarından yada size gülmemelerinden çıkarımlar yaparak, varabilirsiniz bu kanıya . Ama çoğu zaman, o insanları ruhunuzda etkileşimde bulunmaktan çıkaramazsınız ve birer yük olurlar ruhunuz için. Yükleriniz yaşınızla doğru orantılı artar. Tıpkı bedeninizin zaman geçtikçe, yükleri daha ağır hissetmesi gibi. Evlat olmak; bir yüktür bazen, kardeş olmak, eş olmak, anne-baba olmak, arkadaş olmak, beraber çalışmak, aynı evi, aynı sokağı, aynı mahalleyi paylaşmak hatta hatta tanışıyor olmak bile bir yüktür bazen.


Kendinizi düşünün şimdi. Çoğu zaman yeterli süre uyumuş olsanız da yorgun kalkıyorsanız yataktan, hiç bir iş yapmadığınız halde artıyorsa yorgunluğunuz gün içinde, yediğinizden, içtiğinizden tad alamıyorsanız, yalnız kaldığınızda çoğu defa gözlerinizi bir noktaya sabitleyip ne olduğunu bilmediğiniz düşüncelere dalıyorsanız, bir dakika önce yaptığınız şeyin doğruluğundan emin olamıyorsanız, uzun süren sessizliklerden sesiniz kısılıyorsa, kimse sizin ne istediğinize aldırmadan sizden isteklerde bulunuyor, çevrenizdekilerin sizden beklentileri hiç bitmeyecek gibi geliyorsa; durun! Bedeniniz kadar bariz tepkiler veremese de, cayır cayır yanmaktadır ruhunuzun kasları; taşımaya bir an bile ara veremediğiniz yükleriniz yüzünden. Ruhunuzun artık taşıyamadığını hissettiğiniz anda, her şeyi göze alarak, bir hafta, bir gün, en azından bir saat olsun bırakın bütün yüklerini ruhunuzun. Nasıl; kirleneceklerine, kırılacaklarına, bozulacaklarına aldırmadan bir dakikalığına olsun bırakıyorsanız bedeninizdeki yükü; öylece bırakın ruhunuzdakileri de. Kırılacaklarını, kirleneceklerini, bozulacaklarını düşünmeden ne hissettiğinizi, ne istediğinizi söyleyin açıkça. Kendi kendini yakmasına izin vermeyin ruhunuzun. Çünkü; eğer siz ruhunuzu yitirirseniz, yaratıcınız dışında, herkes için komşularınız, ev arkadaşınız, patronunuz, arkadaşlarınız, hatta aileniz için bile yok olacaksınız.
 

 
Toplam blog
: 11
: 392
Kayıt tarihi
: 29.07.11
 
 

Ne yazık ki; hukuğun insan ilişkilerinde en alt sıralarda yer aldığı, güzel ülkemde; üst düzey bi..