Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '11

 
Kategori
Futbol
 

Rüşvet, şike, teşvik

Rüşvet, şike, teşvik
 

milliyet.com.tr den alınmıştır.


Burada yazacaklarımdan sonra belki birileri beni araştırıp ne demek istediğimi adli yollardan soracaklar. Ama bugün yaşananları dehşetle izleyen bir Fenerbahçe taraftarı olarak bunları yazma gereği hissettim kendimde. 

Rüşvetle başlamakta fayda var. Çünkü rüşvet bu ülkenin neredeyse vazgeçilmezi olmuş durumda. O kadar ki, sanıyor musunuz sadece devletin kurumlarında rüşvet var... Ya da devleti yönetmeye talip olanlar bile rüşvet vermiyorlar mı? 

Mesela; seçimlerde dağıtıldığı aşikar olan kömür, un, şeker, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi vs.vs. sizce seçmenin yasal hakkı mı? 

Özel sektörde yok mu? ÖzelliklehHizmet sektöründe. Örneğin tedarikçisiniz. Büyük bir firmanın işlerini yapmaya ya da o firmaya hammadde temin etmeye talipsiniz ve satın alma müdürünün masasının üstünde teklifiniz var.. Sizce bu teklifin değerlendirilmesi için tedarikçiden hediye isteyen satın alma müdürü hiç mi yok Türkiye ‘de ya da bu teklifi değerlendirmesi için satın alma müdürüne hediye teklif eden hiç mi tedarikçi yok bu ülkede? 

Ya gümrükler, ya tapu daireleri vs. kurumlar. Rüşvetle mücadele adına düzenlenen operasyona rastlamadığımız bir sene var mı? 

Nedir bu rüşvet? Aslında çocukluktan başlar. Ebeveynler çocuklarına yapmasını istedikleri bir şeyi yaptırabilmek adına hediyeler vaat ederler. Çok masumane haliyle işte rüşvetim çıkış noktası ve bir hayat tarzı olması burada başlar. 

Rüşvet Türk Ceza Kanununda iki şekilde tanımlanır. Adi rüşvet ve rüşvet. 

Adi Rüşvet, “Yapılması gereken bir işi yapması için o işi yapmaya yetkili memur ya da görevliye hediye ya da para verilmesidir.”  

Rüşvet ise, “Yapılması yasaklı, ya da yapılmaması gereken bir işi yapması için yapmaya yetkili memur ya da görevliye hediye ya da para verilmesidir.” 

Benim bu tanımlardan anladığım ve bugün yaşananlara uyarladığım şekli ise şu; 

Rakibinizle oynayan bir takımın oyuncularına işini adam gibi yapması için yani kıyasıya oynaması için (olması gerektiği gibi) ona vaat ettiğiniz ya da verdiğiniz hediye ya da para teşvik yani adi rüşvet. 

Sizinle oynayan bir takımın oyuncularına ya da herhangi bir oyuncusuna size yenilmeleri için vaat ettiğiniz ya da verdiğiniz hediye ya da para şike yani rüşvettir. 

Öncelikle şunu bilmenizi isterim ki her ikisini de onaylamıyorum ve hatta nefret ediyorum. Fakat aşağıda anlatacağım kısa hikayenin bu ülkede başına gelmeyen insan var mıdır onu da merak ediyorum? 

Bir kamu kuruluşuna gidiyorsunuz. İşiniz var. Belgelerinizin hepsi tamam. Başvurunuzu yapıp kayda aldırıyorsunuz. Düşünün ki aynı anda benzer bir başvuruyu da başkası yaptı ve o da aynı anda kayda verdi. Diğer kişinin işi 10-15 dk içinde sonuçlandırılıyor, sizin işiniz ise saatler geçmesine rağmen sonuçlandırılmıyor? Merak edip birilerine sormak istiyorsunuz ve bir odacı bulup sorduruyorsunuz? 2-3 dakika sonra odacı ile size şöyle bir haber geliyor. “Abi sen gereğini yaptın mı?” 

Siz o gereğinin ne olduğunu öğrenmiş bir şekilde tekrar aynı kuruma başvuru yapmaya gittiğinizde artık bir dosyanın belgelerinin ne zaman tamamlandığını öğrenmiş işini hallettirebilen bir vatandaş sınıfına atlamış oluyorsunuz? 

Bu tür bir hikayeyi bizzat yaşamasa bile en azından Levent Kırca’nın Olacak O kadar parodilerinde defalarca kez izlemeyenimiz yoktur sanırım. 

İşte şimdi sıkı durun. Sakın bunun bir savunma biçimi olduğunu düşünmeyin. Tekrar ediyorum Fenerbahçe Yöneticilerinin düştüğü durumu tasvip etme şansım yok ve etmiyorum da. Ama lütfen anlatmak istediğim şeyi dikkatlice okuyarak çözmeye çalışın. 

Fenerbahçe popüler bir takım doğru mu? (Doğruluğu Fenerbahçe takımının deplasman maçlarında Fenerbahçe taraftarına uygulanan fahiş bilet politikasıyla sabittir.) İyi bir kadroya sahip bu da doğru mu? Ve şampiyonluğa oynuyor. 

Fenerbahçe’ ye bu yolda çelme çakacak bir takımın ve oyuncularının popülaritesinin ne kadar artacağından kuşku duymak anlamsız olur doğru mu? 

Bir de Fenerbahçe‘nin şampiyonlukta yarıştığı kıyasıya bir rakibi var. 

En basitinden size 4 adet maç yazacağım. Fenerbahçe – Bursa, Trabzon- Bursa, Fenerbahçe – Gaziantep, Trabzon – Gaziantep. 

Bu 4 maçta Fenerbahçe”ye karşı oynayan Antep ve Bursa ile Trabzona karşı oynayan Antep ve Bursa arasında siyah ile beyaz gibi fark var. Bunu kabul etmeyen var mı? Hatta bu durumdan zevk duyanlar olduğunu da biliyorum. 

Aslında Antep ve Bursa ‘nın Fenerbahçe”ye karşı oynadığı oyun tüm rakiplerine karşı oynaması gereken takdir edilecek oyun. Yani bu takımların böyle mücadele etme kapasitesi var. 

Hal böyleyken bu takımların Trabzonspor ile yaptıkları mücadeleye bakıyorsunuz ve şu sonuca ulaşıyorsunuz. Bu adamlar işini yapmıyor. 

Derken birileri geliyor size ve diyor ki, (O birilerini de anlatacağım) bakın Trabzona karşı diğer takımlar size karşı oynadıkları gibi oynamıyorlar. Biz bu işi çözeriz. Onların adam gibi oynamasını sağlarız. 

Aslında siz bunun da nasıl olacağını zaten çocukluğunda öğrenmiş ve hele bir de iş adamıysanız bu konuda ciddi anlamda sınıf atlamış vatandaşsınız. Ve sadece, Trabzona karşıda takımların ADAM GİBİ TOP OYNAMALARI için yani yapmaları gereken işi yapmaları için ve de bir şekilde aracılar tarafından aslında bu konuda tehdit edildiğiniz için gereğini yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu tehdit nedir biliyormusunuz? Derler ki “Abi bak bu adamları memnun edelim, etmezsek bir de üstüne üstlük yatabilirler” 

Yani sizi Teşvik’e teşvik ederler. 

Rüşvete dönmem gerekirse; Rüşvet 3 ayaklı bir şeydir. Rüşveti alan, rüşveti veren ve aracılık yapan. Rüşveti alan hayatından memnundur. Hele hele yapılması gereken bir işi yapması gereken hayatından fazlasıyla memnundur. Çünkü risk sıfır. Kanuna aykırı hiçbir şey yok. Sadece rüşveti aldığı belli olmasın yeter. 

Rüşvet veren hayatından memnun çünkü işi halloluyor. Aracı ise belki de en memnun kişi, çünkü hiçbir zaman rüşveti alan rüşveti verene ya bana şu kadar gönderecektin demez ya da mümkün olduğunca diyaloğa girmez. Bu durumda aracı ne yapar? Rüşveti verenden 10 alır, ama bunun 6 sını rüşvet olarak verir. Aracının da cukkasının sağlam olduğunu söylemek lazım. 

Bunları neden mi hatırlatıyorum ya da açıklıyorum. 

Bugün bir temizlik yapılıyor ve bu sadece Fenerbahçe ile sınırlı kalıyorsa ben buna cidden gülüyorum. Çünkü bu ara ara gümrüklerde de olur, tapu dairelerinde de olur. Kurbanlar seçilir. Kamuoyuna deşifre edilir. Suçlu olmasalar dahi kamuoyunda suçlu intibasının uyanması sağlanır. Devlet güç gösterisi yapar. Ama dikkat edin bu operasyonlar her iki senede bir ya da bazen her sene yapılır. 

Çünkü rüşvet bizim yaşam biçimimiz. Bu hiçbir zaman son bulmaz. Ben 40 yaşındayım. Sadece çalıştığım sektörde bir keresinde kurban olarak yaşamakla beraber en az 7-8 kez bu tür operasyonlara şahit olmuşumdur. Ne değişti. Hiçbir şey. Her şey aynı şekilde yürümeye devam ediyor. 

Aracılar ve yapması gereken işi yapmayanlar mevcut olduğu sürece de bu böyle devam edecek. 

 
Toplam blog
: 85
: 1006
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1971 yılında Ankara'da doğdum. İzmir'de yaşıyorum. En büyük tutkum FutBol. Ve tabi ki Fut-Bol da bil..