Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '12

 
Kategori
Seçim
 

Rusya ''Yeni'' Liderini ''Yine'' Seçti

Rusya ''Yeni'' Liderini ''Yine'' Seçti
 

Vladimir Putin seçim zaferi sonrası konuşması sırasında.


Meydanlardaki kalabalıklarıyla, otobüslerle taşınan seçmenleriyle güçlü bir liderin yine sandıktan çıktığı seçim. Çok tanıdık değil mi? Rusya seçimleri  yapıldı. Sandıktan beklendiği gibi yine Vladimir Putin çıktı. Karizmatik lider tanımlamasının sözlükteki karşılığı olan Putin büyük bir aksaklık olmazsa iki dönem daha Rusya’yı yönetecek gibi. Glasnost ve Prestroyka (Açıklık ve Yeniden Yapılanma) poltiklarından sonra 1990’lı yılların başında tarihe karışan Sovyetler Birliği’nin sonrasında kurulan Rusya’yı; yine 90lardaki kaoslu günlerinden çıkarıp, ülkesine yepyeni bir yüz, istikrar ve ekonomik refah kazandıran Putin, halkın bir kısmının hala sevgilisi. Ülkede; komünizm sonrası özelleştirmelerle oluşan ani oligarşileşmeyi, başarılı devletleştirme politikaları ile kontrol altına alan Putin, yeni dönemde de ülkesindeki istikrarın sembolü olacak.
 
4 Mart günü yapılan seçimleri %64 ile kazandığı açıklanan Putin muhaliflerinin yoğun protestosu ile karşılaştı. Meydanlarda toplanan kalabalıklar ''Putinsiz Rusya'' sloganları atarken ortada müzmin ikinci 67 yaşındaki Komünist Parti lideri Gennady Zyuganov’dan başka ciddi alternatif olmaması da önemli bir başka konu. Putin’in yasal olarak 3. kez aday olamadığı 2008 seçimleri sonrası Dimitri Medvedev in göreve geldiği ilk günlerde batı tarafından büyük bir sempati ile karşılanması, hatta görev süresi boyunca yakın markajda tutulması onu Putin’in karşısında yeni ve güçlü bir aday görmek isteyenlerin umudu haline getirmişti. Yılların geçmesi ama Medvedev’in Putin ile olan işbirliğinin değişmemesi bu umutları çok gelişemeden söndürürdü. Medvedev ülkeyi Putin ile beraber yönetirken ''geleneksel Putin Rusya’sı duruşu''nun da çizgilerini pek aşmadı.  Askeri caydırıcılık politikalarının yerini enerji musluklarını elinde tutmanın getirdiği güç alırken, enerji satmanın sağladığı dış kaynak ile de ekonomiye büyük oranda girdi sağlandı. Bu gibi pozitif hamlelerle elini güçlendiren Moskova yönetimi için artık geriye kalan bölgesel politikalarda söz sahibi olmaktı. Hatta yeniden başlı başına bir kutba dönüşmekti. Bunun ilk sinyallerini 2008 yılında Rusya-Gürcistan Savaşı sırasında veren Moskova, ordusunu Gürcistan’ın başkenti  Tiflis’in yaklaşık 30km yakınlarına kadar getirerek; Batı destekli renkli devrimlerden Gül devriminin lideri Mikheil Saakashvili’ye  gözdağı verdi. Yine 2011’in sonunda Suriye’deki kriz sırasında 3 savaş gemisini Suriye’nin Doğu Akdeniz’deki Tartus limanına göndermesi, yine Suriye’deki kriz sırasında BM Güvenlik Konseyi’nde Suriye’ye müdehale kararının çıkmasını veto etmesi bölge politikalarında belirleyici olmayı amaçladığının göstergesi. Bölgesinde yeniden güçlü bir oyuncu olma niyetindeki Rusya’nın bu tür çıkışları Batı açısından hoş karşılanmasada, bu durum yakın gelecekte yoğunlaşacak gibi görünüyor.
 
Batılı uluslararası medya kaynaklarından edinilen Rusya perspektifi; ülkenin dağınık olan fakat azımsanmayacak sayıda bir Putin muhalifi gruba sahip olduğunu ortaya koyuyor. Yine bu kaynaklarca Moskova’daki muhalif kalabalıklar haberleştiriliyor, muhalif aktivistlerle ropörtajlar yapılıyor. Seçimin yaklaştığı günlerden beri yüksek sesle dillendirilen seçimlerin adil geçmeyeceği endişeleri konusunda çeşitli uygulamalar yapan Moskova yönetimi, batılı kamuoyunu ikna edememiş durumda.  Ünlü Muhalif blogger Alexey Navalny gibilerin yıldızları parlatılıyor. Her bültende kendilerine yer veriliyor. Yeni bir lider figürü peşindeki Batı medyası şimdilik çok başlarda görünüyor. Rusya’ya da bir bahar gelir mi? Ya da bir turuncu devrim başarılabilecek mi? Bunu gelecek günler gösterecek. Şimdi görünen daha yakın gerçek: Rusya’nın bölgede ABD politikalarına gerçek bir alternatif olmak için savunma gücüne ağırlık verebileceği. Bunu Putin’in ağzından haberleştiren uluslararası medya; onu korku unsuru kılmak için mi bunu yapıyor? Yoksa yakınlaşan gerçeğin altı mı çiziliyor? Silah sektörünü elinde tutan bir ABD ile bir rekabet hedefleniyorsa bu kaçınılmaz görünüyor.
2024’e kadar Putin’li görünen Rusya için öngörü yapmak pek de zor değil. Artık tanıdığımız ve ne yapıp ne yapmayacağını kestirebildiğimiz bir lider Putin. Onun ''Bölge’de uygulayacağı olası güç artırımı politikası bölgeyi nereye götürecek?'' gelecek için önemsenmesi gereken esas soru bu.

 
Toplam blog
: 10
: 306
Kayıt tarihi
: 03.03.12
 
 

Uludağ Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü 3. sınıf öğre..